Merhaba arkadaşlar, geçen haftada dediğim gibi elimden geldikçe haftada iki bölüm paylaşacağım. ama MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK'ın yeni bölümü yılbaşı özel bölüm olduğundan, özel-ara bölüm yayımladım. umarım beğenirsiniz.
***
Yıllar mı unutturacak seni yoksa başka kollar mı?
Bilmiyorum. Ama en adisini seçtiğim kesin. Şuan yanımda olmasan da, bana ait olmasan da sana ihanet etmişim gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Neden yaptım, nasıl yaptım bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Mazeret mi bu? Tabi ki değil. Kendimi kaybetmemem gerekiyordu. Kendimi kaybettiğim tek yer senin gözlerin olmalıydı...
Olmadı...
Seni o adamla görmek ölümdü be...Mısra okuduğu satırlarla yüzünü buruşturdu. Hangi adam? Yoksa... kahretsin...
3 YIL ÖNCE
Mısra için yıllar kolay geçmedi. Kuzeni Işıl’ın yanına gelmişti, Antalya’ya. Çünkü bir tek burada rahat ağlayabilir, rahat nefes alabilirdi. Annesini ve babasını kaybettikten sonra kimsesi kalmamıştı.
“Mısra iyi misin? Anlatmak ister misin neler olduğunu?”
“Okulu bıraktım Işıl.”
“O ne demek o?” Işıl ellerini tutup, kendine çevirdi genç kızı. Kardeşi gibi gördüğü, çok sevdiği kuzenini.
“Ben... Biz... Yani Poyraz ile çok yakındık Işıl. Aynı evde-“ hıçkırıkları konuşmasını engelliyordu. ama Işıl anlamıştı.“Siz? Yapma bebeğim, bu mu sebep? Poyraz seni seviyor. Bırakmaz.”
Başını sağa sola salladı ve kolunun tersi ile, yüzü sildi. “Sebep bu değil. Ben hamileydim. Ama- ama bir sorun oldu ve bebeğim- bebeğimiz gitti.”
Işıl’ın ağzından “Hi!” nidası çıktığı an, ağzını kapattı. Diğer eli ile kuzenine destek verir gibi, avcunun içindeki eli sıktı.“Ama o bana inanmadı Işıl, dinlemedi bile. Ben şok halindeydim. Konuşamadım. Sustum. Beklemedi, çekti gitti.
Bebeğime kıydığımı sandı.”
Işıl daha fazla konuşmaması için onu sardı. “Burada istediğin kadar kal. İstediğin kadar ağla. Ama lütfen toparlan.”Günler Mısra için içinden çıkılmaz halde geçiyordu. Ne yiyordu, ne içiyordu bilmiyordu. Ama yaşıyordu bir şekilde. Birgün Işıl’ın yanında gördüğü kalabalıkla yüzünü buruşturdu ve kitabını alıp, yukarı sıvışmaya çalıştı. Ama adının Umut olduğunu öğrendiği adam onu kolundan tuttu.
“Birileri sesinin çok güzel olduğunu söyledi ve bizde dinlemeye geldik.”
“Ben şarkı söylemiyorum. Bunu da demedi mi?”
Işıl surat astı. “Bugün doğum günüm kuzen. Beni kırmaz belki bir şarkı söylersin diye düşündüm. Hediye babında.” Suratı sevimli bir hal aldı.Başını sağa sola salladı. “Işıl lütfen. Başka bir şey iste.”
“Bunu istiyorum canım kuzenciğim ve sen bugün artık hayatına döneceksin. Tamam ağladık, zırladık ve bitti. Toparlan artık. Bırak o kaybettiğini düşünsün.”Mısra bir an gitara baktı. Umut göz kırptı. Çocuktaki arkadaşça tavır ona cesaret verdi. Hiç öyle asılan bir tip değildi.
“Peki.” Dedi.
Bahçedeki hazırlıklar bitince Umut gitarın başına geçti. Mısra da yanına kuruldu.
Çimlere yayılan herkes hevesle bekliyordu.“Ne istiyorsunuz bakalım doğum günü çocuğu?”
“Tabi ki Nil...”“Seviyorum sevmiyorum
Kaç yaprak var bilmiyorum
Ben seni kopardım attım
Kendimi toparlıyorumVar mı şimdi başka biri?
Onu bana benzettin mi?
Ne yaparsan o ben olmaz
Parçaları sana uymazKendimi bunun için mi yorucam ben?
Kalbimi bunun için mi kırıcam ben?Hm haha hmhm ha ha hmhm haha
Yok ki senin bir yedeğin
Kötü kedi Şerafettin!
Söyle nasıl kıydın bana?
Hem canındım, hem ciğerinKendimi bulamıyorum
Geri alamıyorum
Ben her gece rüyalarda
Hep sana hak veriyorumKendimi bunun için mi yorucam ben?
Kalbimi bunun için mi kırıcam ben?Hm hm haha hmhm haha hm hm haha
Yok ki senin bir yedeğin...”
(Nil K.-Seviyorum Sevmiyorum)Herkes bu şarkı ile eğlenmişti. Mısra uzun zaman sonra ilk kez kendini ve ruhunu özgür hissediyordu ve devam etti şarkı söylemeye.
Bir ara mutfaktan bir şey almaya giden Işıl, kapıda birini gördü ve dikkatlice bakınca bunun resimlerdeki adam olduğunu anladı. Hızla dışarı çıkıp, kapıyı açtı ve adamın konuşmasını fırsat vermeden çemkirdi."Senin ne işin var burada?"
“Ben-ben...” sahi ne işi vardı burada. Ama burada olduğunu öğrenince düşünmeden gelmişti işte.
“Senin kim olduğunu gayet iyi biliyorum. O yüzden şimdi yollan arkadaş.”
“Ben onunla konuşmak-““Yok konuşmak. Ben senin arkanı toplayana kadar neler çektim senin haberin var mı? Onu görmek mi istiyorsun?” adamın kolundan tutup, arka bahçenin oradaki duvara götürdü. “Bak, bu senin değil benim eserim. Senin öldürdüğün kızı, yeniden hayata döndürdüm ben. Bana geldiğinde komadaydı. Ama şimdi iyi. O yüzden git arkadaş.”
Poyraz gördüğü manzara ile yumruklarını sıktı. O aylardır kendini yiyip bitiriyor, pişmanlıktan ölüyordu. Ama o... Burada...
“Geldiğimi bilmesin.” Dedi gözünü ondan ayırmadan.
“Bilmeyecek zaten.”“Ona iyi bak.” Deyip, uzaklaştı. Hayatına, hayaline, her şeyine son kez baktı. Mutluydu. İyiydi. Yanında onu güldüren biri vardı. Bu onun için yeterliydi. Bu veda ona yeterdi.
***
“Rüzgar bey?”
“Evet benim buyurun?”
“Abiniz, Poyraz bey-“
“Ne oldu Poyraz’a?!” diye gürledi.
“Efendim Antalya yakınlarında kaza yapmış.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK / Y.S.S. III - FİNAL
Romance"Sen şarkılarımda öyle bir estin ki O yüzden notalarım darma duman benim... Poyrazının etkisiyle, enkazlarda kaldı mısralarım..." 'YENİDEN SEV Serisinin üçüncü kitabı MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK... 'Rüzgar'ın Beste'si'nden bildiğiniz Poyraz ve Mısra'...