Evimiz sıcaktı. Uzun zamandır bu kadar sıcak olmamıştı. Koltukta bacaklarımı kendime çektim ve beni sorguya çeken aileme cevap vermeye çalıştım.
CCTV bulunamadığı için serbest bırakılmıştım. Ucuz yırtmıştım ama hâlâ şok içindeydim. Birkaç saat içinde o kadar çok şey yaşamıştım ki bünyem bunu kaldıramıyordu.
Ailem bu olanların gerçek olup olmadığını soruyorlardı bana. Onlara Yoongi hyungtan bahsedemezdim.
"Ben gerçekten hiçbir şey yapmadım. Ordan geçiyordum sadece. Bunalmıştım, hava almam gerekiyordu."
Bana inanmışlardı. Günlerinin yüzde doksanını işte geçirdiklerinden kendi oğullarını bile iyi tanıyamıyorlardı. Söylediğim yalanı bile anlamayacak kadar...
"Peki oğlum. Sen çok yoruldun. Hadi odana gidip dinlen biraz. Sooyeon, Jimin'i odasına götür hayatım." Babamın sesi aceleciydi. Annemin beni tutmasından hemen önce koltuktan kalktım.
"Kendim giderim."
Bana nasıl baktıklarını bilmiyordum ama şu an bu umurumda değildi. Yavaş yavaş duvarları yoklayarak odama geldim.
Kapıyı kapatıp yatağımın olduğu yere doğru yürüdüm ve elimle yoklayarak yatağa oturdum. Gece yarısı olmuş olmalıydı. Derin bir nefes aldım.
Yoongi hyung gerçekten kafamı karıştırmıştı. Bu gece başka biri gibiydi, bambaşka biri...
Sanırım onu yanlış tanımıştım. Yorganın içine girip cenin pozisyonunu aldım. Bir anda aklıma Yoongi hyungun mandalina kokulu atkısı geldi. Siktir, annemler onu görmüşler miydi?
Eğer görürlerse kimin olduğunu sorarlardı. Gidip atkıyı aramam gerekiyordu ama odadan çıkarsam "Bir şey mi oldu Jimin?" diye başıma üşüşceklerini biliyordum.
Atkıyı şimdilik aramaktan vazgeçtim. Bir yalan uydurmak daha iyi bir seçenekti.
Yorganıma sarıldım ve bacaklarımı iyice karnıma çektim. Düşüncelerim karman çormanken zihnimdeki mandalina kokusuyla uyuyakaldım.
[θ]
"Sadece Jiyeol noonaya gideceğim anne. Hadi ama, yine kapkaççılıkla suçlanmam, merak etme."
Bunca yıldır ne yaptığımı umursamayan annem şimdi dışarı çıkmama izin vermiyordu.
"Jimin, tek başına dışarı çıkman zaten tehlikeli. Bir de hava da çok soğuk. Bugün evde otursan? Okuldaki hiçbir arkadaşın tatil günlerinde evden çıkmıyor." diyerek beni ikna etmeye çalıştı.
Bu cümlenin altında şu yatıyordu: Körler fazla dışarı çıkmamalıdır. Onlar lanetlidir ve evde oturmalıdırlar.
Bokum.
Dışarı çıkmayı ve gezmeyi seven bir kör, pekâla olabilirdi.
"Dün Jiyeol noonaya uğramıştım. Bana bir atkı vermişti, onu geri vermem gerek. Hemen gelirim." diye direttim. Bu yalanı sabah düşünmüştüm.
"O kırmızı atkı Jiyeol'ün müydü? Ben de nereden çıktı diye merak etmiştim."
Demek rengi kırmızıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
first snow ❅ yoonmin ✓
Fanfiction"Bulutların nasıl göründüğünü merak ediyorum. Şu anda nasıllar?" diye sordum nefesinin geldiği yöne doğru dönerken. Derin iç çekişini duydum. Beni kollarının arasına aldı ve mandalina kokulu nefesi yüzümü okşadı. "Gerçekten bilmek istiyor musun kar...