medyaya uzun süre bakmayın hormonlarınız için tehlike yaratabilir
[Θ]
Sıkı sıkı sarıldım ona. Elimden ne kadarı geldiyse o kadar sarıldım. Sırtında seyahat etmek mucize gibiydi. Eşsiz kokusu burnumda, onun sırtına yaslı olan kalbim ise anlamsız bir şekilde firardaydı.
Bu sefer yolumuz biraz uzun sürmüştü. Bu hoşuma gitmişti çünkü onun arkasında seyahat etmek güzel hissettiriyordu.
Kaskatı bedenine arkadan sarıldığım anda gevşemesi cidden huzur doluydu. Neler olduğunu anlayamıyordum. Sadece... Onunla olmayı seviyordum işte.
Motor sonunda homurtusunu kesip durduğunda dalmıştım. Kollarımı onun belinden ayırmadım. Yoongi hyung bir süre bekledi.
"Jimin, geldik."
Bir anda sıçrayarak kollarımı ondan çektim. Yanaklarımın yine kırmızı denilen o rengi aldığından emindim.
Güldü ve elimden tutarak beni motordan indirdi. Sonra bir anlığına benden uzaklaştı. Duyduğum sesler sayesinde motoru köşeye çektiğini anlayabilmiştim.
Hemen yanıma geldi ve yine elimi tuttu. Yapma şunu...
Ellerimizi ayırmak istedim. Bu hoşuma gidiyordu gitmesine, ama biraz tuhaf geliyordu. Neden benim elimi tutmaya bu kadar meraklıydı ki?
"Hyung," diye mızmızlandım. "Neden sürekli ellerimi tutuyorsun cidden?"
Bunu dememle birlikte elleri biraz daha sıkılaştı. "Ellerin çok soğuk da ondan. Onları her zaman ısıtmam gerekecek."
"Ama bunu sen yapmak zorunda değilsin. İnsanlar yanlış anlayabilir."
Bir kapıdan içeri girdiğimizde gürültü arttı. "Nasıl yanlış anlayabilirler?" diye sordu. Sesinde bir alay havası sezdim.
"Yani şey... Genelde sevgililer elele tutuşur-"
"Arkadaşlar da elele tutuşbilir, Jimin." diye sözümü kesti. "Hatta kardeşler de elele tutuşabilir. Mesela ben hep Jungkook'un elini tutarım. Onun elleri de her zaman soğuk olur çünkü."
Utanmıştım. Sanırım haklıydı. Konuyu dağıtmak için nereye geldiğimizi sormayı akıl ettim.
"Hyung, burası neresi?"
Yavaşça beni bir sandalyeye oturdu. Burası çok sıcaktı. Yanımda bir kaloriferin yandığını sonradan fark ettim.
Karşıma oturduğunu tahmin ediyordum. Elimle masayı yokladım ve yuvarlak, küçük bir masa olduğunu fark ettim.
"Burası bir kafe. İçim üşüdüğünde sıcak bir şeyler içmek için genelde buraya geliyorum."
Kafamı eğdim ve bir anda aklıma gelen soruyla yeniden kafamı kaldırdım.
"Peki bu kafenin adı ne?"
"First Snow," dedi tok bir sesle. İngilizce aksanı biraz komikti. "Bizim tanışmamıza ne kadar uyuyor, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
first snow ❅ yoonmin ✓
Фанфик"Bulutların nasıl göründüğünü merak ediyorum. Şu anda nasıllar?" diye sordum nefesinin geldiği yöne doğru dönerken. Derin iç çekişini duydum. Beni kollarının arasına aldı ve mandalina kokulu nefesi yüzümü okşadı. "Gerçekten bilmek istiyor musun kar...