Akşam olduğunda Taehyung Jungkook'la gezmeye çıkmak için Yoongi'den izin almıştı. Yoongi her ne kadar başta bunu istemese de sonra benim ısrarımla kabul etmişti.
Şimdi o ikisi gidip evde bizi yalnız bırakmışlardı. Ne yapacağımızı bilmiyorduk.
"Ne yapsak ki?" dedi Yoongi dizlerine koyduğum başımı okşarken. Dudaklarımı birbirine bastırıp düşündüm. Burda kendime ait olan çok az eşyam vardı. Kırmızı atkım, çok sevdiğim kazağım ve günlüğüm.... Doğru ya! Bana günlüğümde yazanları okuyabilirdi. Jiyeol noona gibi...
"Yoongi, birlikte günlüğümü okuyalım mı?" diyerek fikrimi belirttim.
"Çok güzel bir fikir Jiminie." dedi alnımdan öperken. "Benim odamda bir yere koymuştum, sen burda bekle ben getireyim."
Kafamı dikkatlice indirdi ve beni koltuğa yatırıp yavaş adım sesleriyle içeri gitti. Adımlarının aksak sesinden topalladığını anlayabiliyordum. Ama bir saat önce ağrı kesici içmişti ve muhtemelen şu an ağrıyı fazla hissetmiyordu.
Birkaç dakika sonra yanıma gelip beni göğsüne çekerken kalbim yine onun varlığıyla deli gibi atmaya başlamıştı. Ona ne zaman bu kadar yakın olsam kalbim göğsümden fırlayacakmış gibi hissediyordum.
"Hmm, bana yazmayı nasıl öğrendiğini anlatmamıştın." dedi çenesini omzuma bastırırken.
"Benim için zordu ama iki yılda okulda öğrenebildim. Yazmayı seviyorum, günlüğüme içimi dökmek hoşuma gidiyor."
Hala çenesi sağ omzumdaydı. Derin bir nefes aldım.
"Ne güzel... Ama bu senin özelin değil mi? Okumam doğru olur mu ki?" dedi telaşla. Gülümsedim.
"Buradaki her şey seninle ilgili zaten Yoongi. Benim senden sakladığım bir şey yok ki, hepsini biliyorsun."
Dudaklarını kısa bir süreliğine boynuma bastırdı ve kokumu derince içine çekti.
"Tamam güzelim, okuyacağım o zaman. Sen de beni dinle."
Sayfaların açılma sesini duydum önce. Sonra Yoongi'nin tok sesini...
"Ah, bunu biz tanışmadan önce yazmışsın. Bakalım hmm... Sevgili günlük, bugün yine kütüphanedeydim. Jiyeol noona bana bir sürü yeni şey anlattı ve bana yeni kitaplar önerdi. Onu herkesten daha çok seviyorum. Ailemden bile fazla..."
Derince yutkundum. Şimdi ailemden daha fazla sevdiğim biri daha vardı. Sevgilim...
Sayfayı çevirdi.
"Sevgili günlük. Ben renkleri çok merak ediyorum. Acaba insanların renk dedikleri şey nasıl bir şey... Bir kez olsun bir rengi görebilmek isterdim. Bize okulda görebildiğimiz tek rengin siyah olduğunu söylediler. Meğer gözlerimin açık olmasına rağmen gördüğüm bu şey, siyah denilen renkmiş. En azından bir rengi görebiliyorum. Bu mutlu edici."
Yoongi yanaklarını yanaklarıma sürttü ve beni sevgisiyle kucakladı.
"Keşke elimde olsa da sana tüm renkleri gösterebilsem." dedi acı dolu bir sesle. Biraz geriye döndüm ve kollarımı ona sardım.
"Bana kırmızıyı görmek yetiyor."
Dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu ve beni göğsüne yaslayıp sayfayı çevirdi.
"Sevgili günlük. Bugün çok tuhaf bir olay oldu. Aslında abartılacak bir yanı yok ama benim için büyük bir olay... Her zamanki gibi kütüphanedeydim. Jiyeol noonanın çok işi olduğu için kendi kitabımı kendim almak zorundaydım. Kabartmalı kitapların olduğu rafın önündeydim ve ellerimle kitapların kabartmalı isimlerine dokunup istediğimi bulmaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
first snow ❅ yoonmin ✓
Fanfic"Bulutların nasıl göründüğünü merak ediyorum. Şu anda nasıllar?" diye sordum nefesinin geldiği yöne doğru dönerken. Derin iç çekişini duydum. Beni kollarının arasına aldı ve mandalina kokulu nefesi yüzümü okşadı. "Gerçekten bilmek istiyor musun kar...