Telefonu açmadı.
Bu on ikinci arayışımdı ve her seferinde telefon uzunca çaldıktan sonra kapanıyordu.
Başım ağrıyordu ve halsizleşmiştim. Bedenimi yatağa bıraktım ve telefonuma son bir kez daha komutu verdim.
"Sevgilimi ara."
Uzun uzun gelen bip sesleri ve cevaplanmayan bir telefon...
Telefonu sinirle yatağa fırlattım ama sanırım yere düşmüştü, korkuyla yataktan inip ellerimle parkeyi yokladım. Telefonumu bulduğumda parmaklarım hafifçe çatlamış olan ekranı tüm gerçekliğiyle hissetti.
Bugün kesinlikle uğursuz bir gündü. En azından telefonum hâlâ çalışıyordu. Bunu bir kere daha Yoongi'yi arayarak test etmiştim ama yine açmamıştı.
Neden telefonuna bakmıyordu. Başımdaki açlık ağrısı beni çıldırtıyordu. Odamda kilitliydim. Burda yiyecek bir şey de yoktu. Sikeyim, ne yapacaktım?
Korkuyla tırnaklarımı kemirdim ve düşünmeye başladım. Yoongi'ye bir şey mi olmuştu? Neden onlarca kez aramama rağmen açmıyordu?
Yoongi telefonu açmıyorsa Jungkook'u arayabilirdim. Heyecanla telefonum sarıldım ve komutu verdim.
"Jungkook'u ara."
Telefon çalmaya başlarken kalbim çok hızlı atıyordu. O da cevap vermezse bu sonum olabilirdi. Geriye sadece Jiyeol noona kalıyordu ve o da çalıştığı süre zarfında telefonunu teslim ediyor ve asla telefon görüşmesi yapamıyordu. İzin almadığı sürece...
Derince nefes aldım. Telefon hâlâ çalıyordu ama Jungkook açmıyordu. Büyük ihtimalle hastanenin son günleri olduğu için Taehyung'la yeni bir fantezi deniyor olmalıydılar. Telefonları da her zamanki gibi sessizdeydi.
Hat kesilince sinirle yatağa bıraktım kendimi yeniden. Eğer Yoongi akşama kadar o lanet telefonuna bakmazsa burda açlıktan fenalaşacaktım.
Ne zamana kadar dayanabileceğimi bilmiyordum. Dün akşam da bir şey yiyememişim. Başım çok fena ağrıyordu. Kafamı dağıtmam lazımdı. Belki Yoongi onu aradığımı fark edip bana geri dönerdi.
Yalpalaya yalpalaya kitaplığımın önüne geldim ve el yordamıyla rastgele bir kitap seçtim. Kabartmalı kitaplarla dolu rafım bana Yoongi'den sonra en çok huzur veren şey olmalıydı. Yoongi yoksa ben de kitap okurdum.
Yatağıma geri geçtim ve yorganın içine girip kitabı dizlerime dayadım. Parmaklarım ilk harfin üzerine dokunduğunda en azından beni biraz yatıştırabilecek bir şey olduğu için seviniyordum.
[θ]
Alnım terliyordu. Bilincim kapanıyor gibiydi. Saatler geçmesinde rağmen Yoongi bir kere bile aramamıştı. Artık dayanabileceğimi sanmıyordum. Sokaktan geçen insanlara bağırsam beni kurtarırlar mıydı? Yoksa "Şu deli çocuğa da bakın, gözleri de tuhaf bakıyor boşverin." deyip beni umursamadan uzaklaşırlar mıydı?
Bugün cidden şanssız günümdü. O kadar güçsüz ve açtım ki pencereye gidecek halim bile yoktu. Yatağımın içinde titremeye başladım. Suyum bile yoktu. Çıldıracaktım.
Bilincim yavaş yavaş uzaklaştı. Tatlı bir rüyaya dalar gibi kendi karanlığıma yeniden boğuldum.
[θ]
[Jungkook]
Dudaklarımızı çıkan hoş sesle ayırırken Taehyung'un bedeni yanıma düştü. Kapıyı kilitleyip güzel şeyler yaptığımız bir hastane günüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
first snow ❅ yoonmin ✓
Fanfiction"Bulutların nasıl göründüğünü merak ediyorum. Şu anda nasıllar?" diye sordum nefesinin geldiği yöne doğru dönerken. Derin iç çekişini duydum. Beni kollarının arasına aldı ve mandalina kokulu nefesi yüzümü okşadı. "Gerçekten bilmek istiyor musun kar...