Elimde ki papatya buketiyle mezara yaklaştım,derin bir nefes alıp mezar taşını üzerini okudum DENİZ TALAN gözlerimden kayan yaşlarla Rüzgarla Toprağa döndüm onlarında benden farkı yoktu,papatyaları mezarın her yanına dağıtmıştım,ellerimi açıp onun için dualar etmiştim.
Yere oturup sırtımı mezarına yasladım"ben geldim kardeşim,rahatsındır inşallah,bizi bırakıp gittin,kötü olursan bozuşuruz sonra bak"söylediğim şeyle salak salak güldüm sonra Deniz'in ölmeden önce zar zor söylediği sözler aklıma düştü"hiç ayrılmayın,beni unutmayın,birbirimizden başkası yalan,aile olmak için kan bağına gerek yok"gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim yanıma oturan Toprakla başımı omzuna yasladım"görüyordur bizi değil mi"sorduğum soruyla sarsıla sarsıla ağlamaya başlamıştı"rüyalarıma giriyor,görüyordur elbet bizi"o güzel yüzü unutulmuyordu,yerleşmişti bir kere bilincimize,hiç bir şey olmamış gibi devam edememiştik biz,bütün acılarımızı kalbimizin içine koymuştuk,Rüzgar,Toprak ve ben acılarımıza rağmen gülümsemeyi bırakmıyorduk,arkadaştık,dosttuk,kardeştik,aileydik,biz bambaşka bir şeydik....
*******
Ölüm kendini göstere göstere gelir,insan görmek istemez,olan her şey ortadadır aslında.Kollarımın arasında ki bebeğe uzun uzun baktım,bir yandan ölümler olurken,bir yandan da yeni nefeslerle insanlar doğuyordu"bebeğimin bir şeyi mi var Doktor hanım"sedyede yatan anne adayına baktım gülümsedim"gayet sağlıklı"bebeği annesinin kollarına bırakmıştım.
Ameliyathaneden çıktığımda Uraz yanımda ki yerini almıştı,günlük hasta raporlarını sayıyordu"tamam Uraz,teşekkürler"bana tuhaf tuhaf bakıyordu"Eylül hanım iyi misiniz"kafamı sallamakla yetindim,arkamı dönüp odama ilerlemeye başlamıştım ki telefonuma gelen çağrı sesiyle elimi cebime attım,acilden çağrı geliyordu.
Hızlı adımlarla acile giriş yaptığımda kalabalıkla güvenliğe seslendim"hastalar hariç yakınları dışarıya çıkarın"yerde ki kanlarla sedyede yatan hastaya ilerlediğimde baygın bir şekilde bulmuştum"Uraz"yüksek sesle seslendiğimde yanımda yerini almıştı"hastayı kim getirdi"ambulans görevlileri yanımıza geldiklerinde hastanın geçirdiği kazayı ve yaptıkları ön tedaviyi saymışlardı"Cerrah Oğuzu çağırın"ben diğer hastaya ilerlediğimde ömrüm boyunca görmek istemediğim adamı görmüştüm ve sedyede yatan kadına döndüm sıkı sıkı Demir'in elini tutuyordu,kendimi toplamak için nefes alıp verdim,ona bakmamak için direniyordum"bebeğim,doktor hanım kanamam var"demek hamileydi,ellerim titrese de sakinleşmek istiyordum"Ultrason cihazını getirin"Uraz cihazı ittire ittire bana getirmişti,Demir'in karısıydı demek ki,yıllar önce evlendiği,yeniden aşık olduğu kadın....
Bebekleri düşme tehlikesi geçirmişti,elimden gelen her şeyi yapmıştım,şimdi anne ve bebekte biraz daha olsa iyiydiler,bugün üst üste gelen şeylerle nefes alışlarım bozulmuştu,Demir Türkiye'ye dönmüştü demek ki,Almanya macerası son bulmuştu demek ki,müşahede odasının önünde çökmüş bir şekilde oturuyordu,iyi görünmüyordu,yanına da gidemiyordum,derin bir nefes alıp önünden hızlıca geçecekken birden bileğimden tutulmuştum,kafamı onun tarafına çevirdiğimde yıllarca hasret kaldığım gözlerle karşı karşıyaydım ve o gözler tuttuğu elimde ki yüzüğe takılmıştı"evlenmişsin"güldüm,ama bu gülüş öyle keyifli bir gülüş değildi"evlenmişsin"aynısını bende söylediğimde elimde ki elini çekti"karım ve bebeğim iyiler değil mi,daha iyi olacaklar dimi"çekingen sormuştu,gözlerim dolmuştu,artık bu göz dolmalarını umursamıyordum"iyiler,daha iyi olacaklar"titrek sesimle karşılık vermiştim,arkamı dönüp ilerleyecektim ki"seviyor musun,aşık mısın"Demir'e geri dönmüştüm anlamamıştım,ne demek istiyordu"evlendiğin adamı seviyor musun"ne diyecektim şimdi,seni sevmeme rağmen,seni unutamama rağmen,sırf sen evlendin diye bende gidip evlendim mi diyecektim"Eylül"karşıdan seslenen Bora ile Demir'den gözlerimi alıp Bora'ya döndüm"Hayatım,kaç kere aradım neden cevap vermiyorsun"sitem ede ede yanıma gelmişti,Demir'in gözleri Bora'nın üzerindeydi"sabah mezarlıktaydım,hastanede zaten açamıyorum zamanım oluyor"Bora'da dikkatlice Demir'e bakıyordu"Demir hayırdır ne oldu"Bora şaşkınca Demir'e sorular yöneltirken benimde şaşkınlığım büyüyordu"kaza geçirdik,Tuğçe düşük tehlikesi atlattı"Bora elini Demir'in omzuna koymuştu"siz"derin bir nefes verdim"siz tanışıyor musunuz"Bora gülerek beni kollarının altına almıştı"Almanya'da ortak bir iş yapmıştık"kafamı sallamakla yetindim Demir'in gözleri adeta şimşekler çakıyordu"Demir bu güzel kadın benim aşık olduğum kadın,Eylül,tanıştırayım Demir"Demir alayla gülerek elini uzatmıştı"memnun oldum Eylül hanım bende Demir"uzattığı elini tutup sıktım,bir süre öylece kaldık,elimi öyle tutuyordu ki,eskiden sıkıca tuttuğu zamanlar gelmişti,derin bir nefes alıp elimi elinden çektim Bora'ya döndüm"gidelim mi sevgilim"Boraya ilk defa böyle hitap ediyordum,yüzünde keyifli bir gülümseme olmuştu"gidelim bir tanem"eliyle elimi kavradığında Demir'e kafasıyla selam verip"biz kaçar"demişti,Demir'e son kez bakıp Bora'ya ayak uydurup Demir'le olan ortamdan uzaklaşıyordum.
********
Kafamı yataktan kaldıramıyordum belime dolanan kollarla Bora'ya döndüm"güzelim neyin var"sahteden de olsa gülümsedim"bir şeyim yok"dediğimde kaşlarını çattı"ahh çok özür dilerim bugün kardeşin Deniz'in ölüm yıl dönümüydü"kafamı salladım"öyleydi"alnıma öpücük kondurmuştu"her şey güzel olacak,her şey istediğin gibi olacak,inanman yeter"söylediği şeye o kadar çok inanmak isterdim ki,yıllarca dediği şeyi uygulamıştım,hayat Demir'i bana getirmişti ama çok geçti artık,o evliydi ben evliydim üstüne üstelik artık Demir'in birde bebeği olacaktı.
Başımı Bora'nın göğsüne yasladım destek almak istercesine bir sarılmaydı bu"hayatım,çıkıp gezmeye ne dersin"iyi gelirdi aslında ama gece nöbetim vardı"nöbetim var,2 saat sonra çıkacağım"saçlarımı okşadığında gevşediğimi rahatlamıştım,Bora'ya karşı bir şey hissetmiyordum,sanırım alışmıştım tam 3 senedir beraberdik.
********
Üzerime giydiğim önlüğümle elime hasta raporlarını alıp hastalarımın olduğu kata çıktım,ilk olarak Demir'in eşinin yanına gidecektim,masanın üzerinde ki kalemimi ve telefonumu cebime atıp odadan çıkmıştım.
Koridorlar her zaman ki gibi boştu,acil eminim ki doluydu,185 nolu odanın kapısına geldiğimde iki kere tıklatıp odaya girmiştim,Tuğçe yatakta yatıyordu,Demir koltukta iki büklümdü,bir süre Demiri izledikten sonra Tuğçe'nin yanına yaklaşmıştım,Tuğçe'ye karşı hiç bir şekilde kötü bir duygu barındırmıyordum,çok güzel bir kadındı,kumral ve kıvırcık saçları vardı,iri gözleri,dolgun dudakları,sivri çenesiyle modelleri aratmayan bir görüntüye sahipti.
Omzuna hafifçe dokundum"Tuğçe hanım"bir kaç kere daha seslenmem de gözlerini aralamıştı"Doktor hanım"endişeyle bakıyordu"sakin ol bir şey yok,kontrol amacıyla geldim"gülümsedi,yattığı yerden doğrulup oturma pozisyonuna gelmişti"ağrın yada sancın var mı"gözlerini ovuşturup elini karnına götürdü"gayet iyiyiz,her şey için çok teşekkür ederim,bebeğime bir şey olsaydı,gerçekten ben yaşayamazdım"gülümsedim,elimi tuttuğunda kalbimde sıkışma gibi bir his olmuştu"inşallah bir gün sizde annelik duygusunu tadarsınız"acıyla gülümsedim"hayırlısı"gülümsediğim de gözlerinin içi dolmuştu"4 gün sonra cinsiyetini öğrenecektik ama sabah sizin söylemenizi istiyorum"nefesim boğazımda tıkanmıştı adeta,diğer taraftan gelen öksürmeyle kafamı oraya çevirmiştim"Tuğçe doktoruna ayıp olur"Demir'in sesiyle ne yapmak istediğini az çok anlıyordum.
Kontrolünü yapıp dosyasını kapatmıştım"sabah çıkış işlemlerinizi yapa bilirsiniz,iyi geceler"odadan çıktığımda sırtımı yan tarafımda ki duvara verip yere oturmuştum bacaklarımı kendime çekip kafamı dizlerimin üzerine koymuştum,derin derin bir kaç nefes alıp vermiştim,bana olan bakışları,karısına olan tavrı,ne yapmaya çalışıyordu bu adam çıldıracaktım,kafamı toplayamıyordum cebimde ki telefonumu elime alıp Toprağın numarasını bulup aramıştım,açtığında uykulu sesle"Alo"demişti,kafamı geriye doğru yaslayıp gözlerimden yaşların akmasına izin vermiştim"o geldi,karısına baktım,hamile"aklımdan geçenleri söylediğim ağzımdan kaçan hıçkırıkla ağlamam şiddetlenmişti"kim geldi,iyi misin,Rüzgar kalksana Eylül ağlıyor"telefonun diğer tarafından gelen sesle,içimde ki bütün duygu patlaması daha da artmıştı"neredesin,kim geldi Eylül"Rüzgarın konuşmuştu,konuşmak için kendimde güç bulduğumda"Demir"zorlanarak da olsa ismini söylemiştim,diğer tarafta uzun bir sessizlik oldu"hastahanede misin "kafa salladım,beni görmemesine rağmen sallamıştım konuşmaya gücüm yoktu"evet"arkadan derin bir nefes gelmişti"geliyorum"telefon kapandığında telefonu yan tarafıma koymuştum.
Ellerim titriyordu,tansiyonum düşmüştü büyük bir ihtimal gözümün önü kararmaya başlamıştı,zar zor ayağa kalktığımda her yer dönmeye başlamıştı duvardan tutunup bir süre bekledim bir süre yürümeye çalışsam da kendimi yere bırakmıştım,dizlerimin üzerinde öylece oturuyordum"doktor hanım"sesler kulağımda yankılanıyordu"Eylül hanım"sesler sanki uzaklardan geliyordu,burnuma tanıdık gelen kokuyla bulanık görmeme rağmen uzaktan da görsem tanıyacağım adamı kokusundan tanımıştım"her üzüldüğünde tansiyonun düşerdi,hiç değişmemişsin kelebek"canımı yakan son kelime olmuştu 'kelebek',çekip gittiği günden beri kelebeklerden nefret ediyordum.
Sırtım sert sedyeyle buluştuğunda Uraz'ın sesini duymuştum,bu çocuk evine gitmiyor muydu"Uraz içtiğim ilaçtan başka ilaç verme"ensemden tutulup hafifçe kaldırılmıştım ağzımda hissettiğim hapla suyu yutmuştum"Bora'ya haber veriyorum gelip seni alsın"Uraz'sın sesiyle birlikte gözlerimi yumdum,bedenimde garip bir hissizlik vardı,garip bir yorgunluk vardı"seni unutmadım kelebek"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ŞEY GÜZEL OLACAK
Genç KurguYağmurdan ıslanmaktan korkanlar,birbirinin fırtınasında kaldığında yaşama cesareti bulurlar...