Bölüm 26

286 16 1
                                    

Bana gelmişti,rüya gibi bir anda ortaya çıkmıştı,gelmişti,bizi bir araya getirmek için, biz olduğumuzu hatırlayalım diye gelmişti...ama bu kez...sanırım ben çok korkuyordum,evet evet korkuyordum,tekrar onsuz kalmaktan,yalnız kalmaktan,nefessiz kalmaktan korkuyordum.Belki de sadece hayaldi,ben bana geldi zannettim ama gelmemişti belki de...


Üzerimde ki beyaz önlüğü çıkarıp yolda üzerimden atmıştım,kararmaya başlayan yolda kaç saattir yürüyordum acaba,kollarımı birbirine dolamıştım,üşüyordum,kendime gelmeye başlamıştım,sanırım cidden delirmiştim,destek almam mı gerekti,iyi değildim.


Ben onun fırtınasında daha fazla boğulmamak için için yaşadığım yeri değiştirmiştim,neden gelmişti ki,neden tekrar beni fırtınasına çekmek istiyordu,bu kez yeniden bir araya gelirsek kasırga çıkardı buna eminim,bu kez düştüğüm yerden kalkamazdım,dizlerimde ki yara kapanmaz biliyorum,kalbimde ki kırıkların çoğalması beni daha çok ölüme sürükleyecek biliyorum.


Kafamı gökyüzüne kaldırıp sabır diledim,derin bir kaç derin nefes alıp verdim"ne olursun daha fazla canımı yakma...lütfen daha fazla ağlamak istemiyorum"omuzlarıma konulan ceketle yavaşça geriye döndüm"hasta olacaksın"saatlerdir peşimde miydi?Ve fırtına dediğim varlığı peşimden geliyordu,ve ben ne kadar direnirsem direneyim sanırım bu fırtınanın içerisinde kaybolup,savrulacaktım.


Ellerime uzandığında ellerimi hızlıca uzaklaştırdım,tekrar ellerimi tutmaya yeltendiğinde,kafamı hayır anlamında salladım"sakın...bu elleri sen yıllar önce bırakıp gittin"yüzünde o hep bilindik gülümsemesi oluştu"izin ver her şeyi sana anlatayım,izin ver ellerini tutayım"kırık bir gülümseme yerleştirdim yüzüme"ben sana defalarca izin verdim,hep sana geldim,hep ellerimi sana uzattım"tam bir şey söylemek için yeltendiğinde lafını kestim"bu kez bitti"üzerimde ki ceketini üzerimden indirirken kokusunu içime çektim,ceketi ellerimin arasında yere bıraktım"ben üşümeye alıştım,bu yollarda,kendi yolumda yalnız yürümeye alıştım,sana ihtiyacım yok"ona ihtiyacım vardı,sevgisine ihtiyacım vardı,hayatımda ki tek gerçeğim sanırım Demir'di... 


Arkamı dönüp yürümek için hamle yaptığımda kolları arkamdan dolanmıştı"bırakmam seni artık"kendimi çekmeye çalıştığımda daha sıkı kendine sardı"bırakırsam düşeriz"gözlerimi kapadım ellerimi ellerinin üzerine koydum"bırak beni..."derin bir nefes alıp verdim"biz seninle defalarca düştük,biz seninle her düştüğümüzde en çok ben yara aldım,sen hep kendi halinde devam ettin"derin bir nefes alıp enseme doğru nefesini bırakmıştı"göründüğüm gibi değildim,sen ne kadar öldüysen bende senin öldüğün kadar öldüm"dolan gözlerimi kapayıp damlaların kayıp gitmesine izin verdim"sen bizi aldattın"ellerinin üzerinde ki ellerimi indirdim. 


Benden ayrılıp hızlıca kollarımdan tutup kendine çevirdi,dolu gözlerle bakıyordu,her an yağmaya hazır İstanbul'un havası gibi,yüzüne hüzün çökmüştü,bedeninde galata kulesinin ağırlığı var gibiydi,ruhunda kız kulesi darbeleri...


Elleri sürekli ensesi ve kalbi arasında gidip geliyordu,daralıyormuş gibi bir hali vardı"beni dinlemek zorundasın,yorulan ve ölen bir tek sen değilsin"kafamı hayır anlamında salladım,arkamı döndüm pansiyona az kalmıştı"BENİ DİNLEMEK ZORUNDASIN,BENİ DUYMAK ZORUNDASIN,BEN SENİ SEVERKEN BİR BAŞKASINI SEVMEDİM,BİR TEK SENİ SEVDİM"sustuğunda olduğum yerde kaldım"ben seni aldatmadım,senin yokluğunu bir  başkasıyla doldurmadım"bağırmasa da söyledikleri bana ulaşmıştı"ama sen başka bir adamla evlendin"sinirle Demir'e dönüp hızlı adımlarla yanına ulaşmıştım,yüzüne sert bir tokat attım,kımıldamıyordu,gözlerini gözlerime sabitlemişti"sen sanki çok farklı bir şey yaptın o kadınla aranda ne vardı"ellerimi saçlarıma götürüp sessizce "lanet olsun"kendi kendime saydırmaya başlamıştım"ama pardon sen evli değildin dimi"gülümsedim,daha sonra diğer yanağına da bir tokat attım"sen beni kandırdın,senin yüzünden başka adamla  evlendim"tekrar vurmak için elimi kaldırdığımda elimi havada tuttu"yeter anlatma ..."güldüm diğer elimi de kaldırdığımda elimi kendim aşağıya indirdim"ben başka adamın elini tuttum,bu eller senin elini ararken başka elleri buldu,hayallerimizi öldürdün"havadaki elimi bıraktığında gözünden bir dama yaş kayıp düşmüştü"her şey oyun yüzünden oldu,Almanya'da ki şirket batmak üzereydi babam kötü işlere soktu bizi,seni kötü hayatımın içine sokamazdım,sana zarar gelmesine izin veremezdim,oyunların içinde intikamların içinde ben ikimizin yerine öldüm"diğer gözünden de bir damla yaş düştüğünde biraz daha yaklaşıp gözünden düşen yaşı ellerimle sildim,elleri ellerimi bulduğunda alnını alnıma yasladı"Affet beni,Affet bizi...biliyorum yaşadıkların,yaşadıklarımız kolay değil belki ama bizi affetmek zorundasın"hayır Eylül,HAYIR...



Kollarımı sıkıca sevdiğim adamın bedenine doladım ellerim saçlarını okşarken,sırtımda hissettiğim kollarla huzuru yıllar sonra ilk defa içten hissetmiştim"seni unutmadım,unutamam,seni o kadar derinde yaşadım ki,o kadar canımın içinde büyüttüm ki,en çok seni büyüttüğüm yer bana acı verdi....sen şimdi bana sarıldın ya,acıyan her yanım sakinleşti,kanayan her yanım kabuk tuttu"sessizce söylediği şeyler kafamda harfi harfine kazınıyordu.


Bedenlerimiz birbirinden ayrıldığında üzerimizde ki büyük ağaca döndüm,benimle birlikte Demir'de döndü"bu ağaca iyi bak Demir....her sonbaharın sonunda çiçekler acar,bu ağacın dalından düşen yapraklar tekrar çiçekler olarak açacak"derin bir nefes alıp verdim,elimi kalbimin üzerine koydum diğer elimi Demir'in eline götürdüm,ikimizin birleşik olan elini ağacın gövdesinin  üzerine koydum"biz bu ağaç gibiyiz,gövdemiz göz yaşları yüzünden sürekli ıslak ve kurumak için güneş vurmuyor,içten içe çürümeye başladık aslında ama acayip bir şey oluyor güneş Doğudan doğmak yerine ilk defa Batıdan doğuyor,gövdemize güneşin ışıkları doğuyor,sıcaklığı gövdemizi ısıtıyor,canlanıp yeniden çiçek veriyoruz....tek bir sorun var,güneş eğer gövdemiz kurumadan batarsa ağaç kırılıp hayat bağlarını kesecek..."

HER ŞEY GÜZEL OLACAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin