Biri önüme atladı. Yırtıcı bir hayvan gibi kendimi koruma iç güdüsüyle bir ateş topu fırlattım önüme atlayana.
Kim olduğunu görmemiştim, yere yığılana kadar. Bu And'dı. Bedeni neredeyse tanınmaz hale gelmiş, kül olmuş And'dı. Ama onu tanıdım. Onu her zaman tanırdım. Onu öldürmüştüm.
Onu görür görmez, dizlerimin üzerine düştüm. Çocuğunun ölümüne sebep olmuş bir anne gibi.
Ateş yok olmuş, bedenime geri dönmüştü. And'da uzandım. Onu kollarımın arasına aldım. Kollarımın arasında, gözyaşlarımın içinde toz olup gitti... Külleri, kucaklarıma döküldü.
Meftun, beni dürttü. "Ateşi söndür Dilhun ! Ateş"
Etrafıma bakındım. Her yer yanıyordu. Ağlamaya başladım. Sel gibi boşalıyordu göz yaşlarım. Gözyaşlarım yere değer değmez çoğalmaya tüm yeri kaplamaya, yangını söndürmeye başladı. Bir kaç dakika içinde yangın durmuştu.
And'ın küllerini avuçlarımda toplayıp feryat figan ağlamaya başladım.
"Dilhun ! Bir şeyler yapmalısın Dilhun ! Ne açıklayacağız ? Bir şeyler yap Dilhun !"
Ağlamaya devam ediyordum. Meftun beni kendine çevirip bana sert bir tokat attı. "Bencilliği bırakta, kendine gel ! Her şey daha kötü mü olsun istiyorsun !?"
Haklıydı. Ayağa kalktım. Bana dehşetle bakan suratlar vardı.
Ellerimi havaya kaldırıp, gözlerimi kapattım. Doğaçlama yapmam gerekiyordu.
"Yaşanmadı hiçbiri. Yanmadı hiç burası. Hepsi birer rüyaydı. Uyuyacaklar şimdi."
Yüzlerdeki dehşet bir anda kayboldu ve hepsi yavaşça yattığı yere geri dönüp, kıvrılıp uykusuna devam etti.
Sonra sırtımı odaya döndüm. "Bu odada oldu bir felaket ama düzelmeli her şey."
Oda yanmadan önceki haline geri döndü.
"Peki ya binadaki diğer insanlar ne olacak ?"
"Bilmiyorum Meftun. Düşünemiyorum şuan! Marcus'u çağır hemen buraya."
"Çağırdım bile."
"Ne yapacağız şimdi?"
"Bilmiyorum Meftun!"
Biraz sonra öfkeli suratıyla Marcus gelmişti.
"Dışarıdaki insanlar ne olacak?" Diye sordu Meftun ilk olarak.
"Büyü sadece bu odanın içinde gerçekleştiği için dışarıdaki kimse bir şey görmedi." Dedi Marcus. Ellerini beline koymuştu.
Ben ise And'ın küllerinin başında oturuyordum.
"Peki ya And ne olacak?" Dedim.
"Ondan önce daha büyük sorunlarımız var." Dedi Marcus. "Dönüşeceksin."
Şaşkınlıkla ona baktım. "Ne yapacağım?"
"Dönüşeceksin!"
Tüm bu olanların üzerine tuz biber olmuştu bu. Hazır değildim, kesinlikle hazır değildim ve artık tüm bu güçlerden arınıp, normal bir insan olmak istiyordum. Bunların hiçbirini istemiyordum. Benden söküp alınsaydı ne kadar da güzel olurdu.
"And'a intihar süsü vereceğiz." Dedi Marcus. Küllere çatık kaşla bakarken.
"Ama o kül oldu, bu nasıl olacak? Hangi ateş onu böylesine yakabilir ? Hem evdeki herkes bunu fark ederdi." dedi Meftun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ AKADEMİSİ -DİLHUN'UN EFSANESİ
ChickLitGençtim yani toydum. Başka hiçbir seçeneğim yoktu. Daha doğrusu başka hiçbir seçenek bırakmamışlardı. Kandırılmış mıydım ? Belki de. Yinede günden güne alevleniyordu intikam ateşi. Kim bilir belki de küllere dönüşecektir bu ateş. Fırtına öncesi sess...