#16# Degisiklikler

1.3K 73 11
                                    


Günışığı...

Ellerimi gözlerime siper ettim. Güneş, kapalı gözlerimi alev alev yakıyordu. Daha önce hiç bu kadar yakıcı gelmeyen güneş şimdi adeta gözlerimi kavuruyordu. 

Kafamı yastığa gömdüm. Uyumaya çalıştım ancak içimde huzursuz bir kıpırdanma, bir rahatsızlık vardı. Sağa dönsemde, sola dönsemde geçmiyordu. İçim içimi yiyordu.

Ve beynimde koca bir boşluk vardı dün geceye dair. Geceyi hatırlamaya çalıştığımda karanlıktan başka hiçbir şey canlanmıyordu hafızamda. Bu içimdeki huzursuzluğu arşa çıkarıyordu. Böyle bir gecede ne yaptığımı  bilmemek, hele de gücüm böyle sınırsızken... 

Bir kaç kez daha dönüp durduktan sonra yatağın içinde dayanamayarak yataktan doğruldum. Üzerimde ıslak iç çamaşırlarımdan başka hiçbir şey yoktu. Saçlarım nemliydi. Nasıl bu hale gelmiş, nasıl çıplak kalmış ve nasıl ıslanmıştım bilmiyordum. 

Sessizliğin hakim olduğu odada bir göz gezdirince kimsenin olmadığını fark ettim. Bu huzursuzluğumu iyice arttırmıştı. Güneş ise bir diğer etkendi huzursuzluğumu arttırmakla birlikte sinirlerimi bozan. Tenimi, bir kağıdı yakarmışcasına hafif hafif yakıyordu. 

Ayaklandım ancak bu normal bir ayaklanma değildi. Aniden ayaklanmış ve kafamdan pencereleri kapatma düşüncesi geçtiği an kendimi yine aniden pencerede bulmuştum. 

Bu kadar hızlı ayaklanmak başımı döndürmüş, gözlerimi karartmış , sendelememe neden olmuştu. Hızlıca perdeleri kapatıp, aniden yatakta otururken buldum kendimi. 

Kafatasımın kemikleri eziliyor da beynim altında sıkışıp kalıyormuş gibi bir his vardı ve bu ağrıyla düşünemiyordum. Tıpkı bir asalak gibi yatağın ucunda öylece oturuyordum bomboş bir beyinle. Hiçbir şey düşünmüyor,  hiçbir şeye anlam veremiyordum. 

Bu durum ise beni sinirlendiriyordu. Sinirliydim. Hiçbir şey hatırlamama, başımın ağrısına, midemin bulantısına, beynimin durmasına, şu an yanımda kimse olmamasına ve perdeleri kapattığım halde güneşin sanki hala odamın içindeymiş gibi olmasına... 

Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkama  kararı almam bile bir kaç dakika sürdü.  Tuvaletin kapısını açar açmaz gördüklerime anlam vermem de...

Yansımamda ki kadını ilk bir kaç saniye içinde tanıyamamış afallayarak bakmıştım. Kan çanağı olmuş gözlerimin beyaz kısmının altında, simsiyah göz bebeklerimin  çevresinde irisim, göz rengim... Kan kırmızısıydı... 

Vücudum yara bere, morluk içindeydi ancak öncekinden daha farklı bir bedendi bu. Tüm bu yaraların, morlukların altında daha pürüzsüz, daha iyi, daha sıkı, daha kaslı, daha simetrik hatta mükemmel derecesine yakın bir vücut vardı. 

Geniş dik omuzlarımdan ince, yağsız tamamen kastan oluşan bir çift kol sarkıyordu. Bu kollar, kadın bedenine göre kaba görünecek kadar kaslı değildi. Aksine, birbirine eş büyüklükte, simetrik iki dik göğsün, incecik yağsız bir belin,  dik yuvarlak bir kalçanın yanından sarkarken çok kadınsı ve  çekici gözüküyordu.

Yüzüm de nasibini almıştı bu değişimden. Yüzümdeki tüm kusurlar sanki tanrının eli değmiş gibi düzelmişti. 

Aynada kısa bir süre kendime ne hissedeceğimi bilemeden bakakaldım. Ne hissedeceğimi bilememek huyum olmuştu. Yansımama yaklaşıp, dokundum. Ardından kendi yüzüme dokundum. Yansımam da yüzüme dokunduğum gördüm, yanağımda ellerimi hissettim ancak bir yabancıya dokunuyormuşum gibi bir histi bu his. Aynada baktığım kadın, ben değilmişim, yabancı biriymiş gibi bir histi. Beni ben yapan, hiçbir şey yoktu aynada. Kirpiklerim bile farklıydı. Daha gür, daha uzun, daha kıvrımlı... 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MELEZ AKADEMİSİ -DİLHUN'UN EFSANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin