Yalıköy, İstanbul
12.08
Başkomiser sorgulama işini bitirip muhtarlıktan dışarıya çıktığında yağmur hızlanmıştı. Gri bulutlar gökyüzünü iyice sarmış, henüz öğle vakti olmasına rağmen insanın üzerine bir kasvet havası çöktürüyordu. Neredeyse bütün köy halkı muhtarlığın önünde toplanmış içeriye girip çıkanlara meraklı gözlerle bakıyorlardı. Neyse ki cesedi bulan gencin annesini görevli memurlar yatırmıştı da başkomiser birde onunla uğraşmak zorunda kalmayacaktı. Şu an meraklı bir anne son ihtiyaçlarıydı.
"Birde bu eksikti." Yağmurun yeniden etkisini arttırmasına sitem ediyordu başkomiser.
Olay yeri inceleme ekibinin yeni bulduklarını görmek için önden giden Ferhat "Anlaşılan bugün duş almama gerek kalmayacak." dedi ve başkomisere bakarak pis pis sırıttı.
Yardımcısının yaptığı espriye hiç aldırmayan başkomiser sanki yağmurdan saklanabilecekmiş gibi paltosunun içine gömülmüştü.
"Haydi oğlum haydi. Çok komiksin..."
"Ben ciddiydim amirim." Anlaşılan Ferhat bugün havasındaydı. Ne yağan yağmur içindeki hareketliliği söndürebilmişti ne de birkaç metre ötesinde yatmakta olan ceset.
Olay yeri cesedin kaldırılması dışında bıraktıkları gibiydi. Etrafa saçılmış O.Y.İ elemanları araştırmalarını sürdürüyor, Yıldıray da portatif çadırın altındaki masanın başında dikilmiş bir şeyleri inceliyordu.
"Amirim dikkat edin." Ferhat başkomiserin koluna atıldı ve önündeki boşluğa basmasına engel oldu.
"Sağ olasın, göremedim bir an." diyerek karşılık verdi başkomiser. Bakışlarından o an kafasının buralarda olmadığı, başka şeyleri düşündüğü apaçık ortadaydı.
"Dalgınsınız?" dedi Ferhat. "Sabah da telefonda sesiniz kötü geliyordu. Bir sorun yok ya?"
Saffet "Yok, yok sorun yok." diyerek soruyu geçiştirdi ve portatif çadırın altına girdi.
"Bulduğumuz şeyi görünce çok şaşıracaksınız." Yıldıray bakışlarını polislere dikmiş yüzünde muzip bir gülümsemeyle sırıtıyordu.
"Neler buldunuz?" Başkomiser hiç oralı olmamış ifadesiz bir suratla masayı inceliyordu.
Yıldıray neşeli tavrını hiç bozmadan"Büyük bir sürprizim var size çocuklar." dedi ve yanında bulunan kanıt çantasını açarak masaya koydu.
"Yoksa katili bulduk mu diyeceksin abi?" Ferhat da masaya doğru eğilmiş, O.Y.İ ekibinin ne bulduğunu öğrenmeye çalışıyordu.
"Öyle bir şeyi isterdim ama maalesef Ferhatçığım, bugün o kadar şanslı değiliz."
"Hava daha kötü olmadan işimizi halletsek iyi olur Yıldıray." Ortamdaki ciddiyeti kavrayan tek kişi başkomiser gibiydi. Yıldıray'a başıyla neler bulduğunu göstermesi için işaret yaptı.
"Ve işte karşınızda beyler" dedi Yıldıray açık çantayı polislerin önüne iterken.
Ferhat çantanın içinde ne olduğunu ilk bakışta anlayamadı ancak daha yakından incelemek için eğilince kanıt poşetinin içinde duran şeyin ne olduğunu kavradı ve Yıldaray'a manalı bir bakış attı.
"Gerçekten büyük sürprizmiş abi..." dedi ve gülmemek için kendini zor tuttu. Ferhat'ın aksine Yıldıray hiç kendini tutmaya çalışmadı ve cinayet mahallini ufak çaplı bir kahkahaya boğdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRODA TERÖR (Tamamlandı)
ActionAfganistan'da bir patlama... Hatay'da gizli bir operasyon... İstanbul'da vahşice işlenen bir cinayet... Ve bütün bu aksiyon dolu koşuşturmanın sonlandığı yer: İstanbul Boğazı'nın altından geçen metro hattı... Başkomiser Saffet ve ekibi gelen bi...