Kırmızı ev, İstanbul
18.43
Kırmızı ev askerler için dinlenme açısından iyi bir fırsat olmuştu. Düzensiz uyku ve koşuşturmayla geçen bu maraton arasında soluklanabilmeleri için paha biçilmez kaftandı sığınak olarak kullandıkları ev. Nöbetleşe bir şekilde bilgisayar başına geçerek örgüt ile bağlantısı olan camiyi uydu görüntüleri ile gözlüyorlardı. İki kişi bilgisayarın başında en ufak bir kareyi dahi kaçırmadan incelerken geri kalanları dinleniyor veya kendilerine oyalanacak bir şey buluyorlardı.
Yaklaşık dört saatlik gözetlemeden henüz bir şey çıkmamıştı. Görüntüler olağandışı bir şeyi yakalayamamıştı. Namaz vakitlerinde birkaç kişi gelip gidiyor, yaşlı hacılar camii avlusunda dolanıyordu. Askerler için şüphe uyandıracak bir olay henüz göze çarpmamıştı.
Yüzbaşı dışarıyı izlerken geçirdiği bu zamandan hoşnut görünüyordu. Uzun zamandır İstanbul'a gelmemişti. Daha doğru gelememişti. Doğu ve Güneydoğu'da dahil olduğu operasyonlardan dolayı sürekli vaktini karargahta ve her köşesi tehlikelerle dolu dağlarda geçiriyordu.
"İnsan içine çıkmayalı uzun zaman oldu." diye geçirdi içinden pencereyi aralayıp çiselemeye başlayan yağmuru izlerken. İstanbul dengesiz bir havanın altında eziliyordu adeta. Sabah kar ile kaplı olan şehir öğlenleyin kendisini güneşe bırakıyor ardından yeniden yağmurla dövülmeye başlıyordu.
"Kaç kez geldiğimi hatırlamıyorum ama her seferinde büyüleniyorum." Chad yüzbaşının yanında durup bütün heybeti ve mistik havasıyla dimdik duran Ayasofya Camii'ni gösterdi. "Sanırım bu şehirde büyüleyici bir hava var Kartal. Her sokağında bambaşka bir tarih karşılıyor beni."
Yüzbaşı yabancı ekip liderinin söylediklerine şaşırdı. İşi öldürmek olan birinin dünyaya böyle bir gözle bakacağını tahmin etmezdi. "Öyle tabii," dedi Chad'in söylediklerini başıyla onaylarken. "Dünya üzerindeki birçok kültürün kaynaştığı bir şehirdeyiz. Asırlar öncesinde herkesin sahip olmayı istediği o meşhur şehir."
"İlk kez geldiğim zamanı hatırlıyorum da İstanbul'a," Olanları yeniden yaşıyormuş gibi gülümsedi. "Gençtim, bir an önce işimi yapmak, eğitim aldığım şeyleri uygulamak istiyordum anlarsın ya."
Yüzbaşı mesleğe ilk başladığı zamanlarını kısa bir anlığına anımsasa da Chad'inki ile karşılaştıramayacağını biliyordu bu yüzden bu düşünceyi kafasından attı hemen.
"Rus bir iş adamının peşinden gelmiştim buraya. Kendisini herkese başarılı bir iş adamı olarak yutturabilmişse de bizim gözümüzden kaçmamıştı. Irakta'ki ve Afganistan'daki milis gruplara silah sağlayan bir pislikten ibaretti yalnızca. Bir kere radarımıza girmişti artık hiçbir şekilde kaçamazdı. Bana İstanbul'un bir kısmını o öğretti diyebilirim. Fiziki takip sırasında o nereye giderse ben de oraya gidiyordum. Sana dürüst olmamı ister misin?"
Yüzbaşının vereceği cevabı beklemeden devam etti. Anlaşılan konuşmak istiyordu ve Kartal açısından hiçbir sorun yoktu. Birinci ağızdan Amerika'nın yabancı ülkelerde gerçekleştirdiği gizli operasyonları dinlemek herkese nasip olan bir şey değildi sonuçta.
"Ne kadar eğitimini almış olursam olayım heyecanlıydım. Tamamen yabancı bir ülkede, hiç bilmediğim sokaklarda bir adamın peşinden körüne gidiyordum ve yakalanırsam olacakları tahmin edebiliyorsundur herhalde. Politik bir skandal." Omuz silkerek gülümsedi. "Neyse ki yapmam gerekenlere harfiyen uyarak sorunsuz bir şekilde görevi başarıyla atlattım. Hedefimizdeki önemli bir yol çökertilmişti ve kimse ona ne olduğunu hiçbir zaman bulamadı."
İstihbarat biriminde Chad'in dedikleri adamı etkisiz hale getirdiği ve tamamen ortadan kaldırdığı anlamına geliyordu. Operasyonun başarısı için gereken en önemli şeylerden biriydi ardında hiçbir iz bırakmamak. O zamanlar genç olan lider de aynen kendisine öğretileni yapmıştı. Hedefini tam anlamıyla yok etmiş, ardında hiçbir şey bırakmamıştı.
"Bizim hiç haberimiz olmayan onlarca operasyon yaptığınız anlamına geliyor değil mi bu?" Kartal ülkesinde yasadışı bir şekilde gerçekleştirilenlere sinirlense de bunu elinden geldiğince belli etmemeye çalıştı. "Demokrasinin savunucuları, başka cumhuriyetlerin içerisinde sorgusuzca insan öldürüyor. Komik."
"Sakin ol dostum."
"Beni anlamalısın Chad. Ben bütün hayatımı bu ülkenin güvenliğine ve huzuruna adadım. Uğruna çabaladığım onca şey, akıttığım onca kan..." İç geçirerek ellerine baktı. "Asla geride bırakamayacağım o kadar şey yaptım ülkem için ve sen bana bütün yaptıklarımın yetersiz olduğunu söylüyorsun. Bizim hiç haberimiz olmadan burada bir infaz gerçekleştirdiğinden bahsediyorsun. Bir asker olarak buna nasıl tepki verebilirsin ki?"
"Sizin sorununuz da bu dostum." Yüzbaşının sinirli halinin yerini dinginliğe bırakması için bir süre bekledi. "Bazen çok duygusal olabiliyorsunuz. İş iştir. Bir asker olarak bunu anlamanı beklerdim."
"Anlıyorum ama..."
Chad dizginleri elinde tutmak için yüzbaşının konuşmasını yarıda kesti.
"Ve emin ol Kartal bu yalnızca benim ya da senin yaptığın iş ile alakalı bir durum değil. Ne kadar kabul etmek istemesek de bizler buzdağının görünen kısımlarıyız. Dönmekte olan çarkın zincirlerinden yalnızca birkaçıyız. Asıl sistemi kontrol edenler her zaman siyasetçiler oldu ve öyle de olmaya devam edecek. Verdiğin tepkiyi anlayabiliyorum. Onlarca fedakârlık yaparak savunduğun ülkenin huzurunu bozduğumuzu düşünüyorsun değil mi? Hiç kendine bunlardan devletinin haberi olup olmadığını sordun mu? Hayır, sormadın değil mi? Senin kolayına geleni yaptın ve hemen beni suçlamaya başladın. Ben yalnızca bir emir kuluyum Kartal, bunu unutma. Benim atacağım her adıma karar veren birileri var. Biz yalnızca işimizi yapmalıyız yoksa başarısız oluruz. Eğer kafanda hala soru işaretleri varsa sana şunu söylemek istiyorum: Sekiz sene önce İsrail ile yaşadığınız çıkmazları hatırlıyorsundur. İsrail kuvvetleri tarafından geminize yapılan saldırıdan bahsediyorum. Bu olanlardan yalnızca bir buçuk ay sonra hükümetiniz Mossad*(İsrail Gizli Servisi) ile gizli bir anlaşma sağlayarak operasyonlar gerçekleştirdi."
Kartal duyduklarına inanmak istemiyordu. Eğer Chad'in bu söyledikleri doğruysa neye güveneceğini bilemez bir hale gelirdi.
"Dünya pislik bir yer dostum," Elini Kartal'ın omzuna attı. "Ve emin ol bu pisliğin içinde bizler yalnızca toz taneleriyiz. Daha fazlası değil."
Deneyimli iki askerin sohbeti daha uzayacak gibi görünüyordu. İkisi de dünya üzerindeki zor işleri farklı ülkeler daha doğrusu farklı insanların çıkarları için yapıyordu ve bunun ardında ulusal kimliklerini bağlayıp işin içinden sıyrılıyorlardı. Dünya için sorun değildi bu durum. İnsanlığın kurduğu bu düzende pis işleri tereddütsüz yapacak birilerine de ihtiyaç oluyordu.
İkili pencere önünde konuşmasına devam ederken bir anda Diaz içeriden hızlı adımlarla geldi.
"Görmeniz gereken bir şey var patron."
Kartal ve Chad keskin nişancının haberi üzerine içeriye doğru ilerlediler. Matt bilgisayarın başında oturmaya devam ediyor, gözlerini ekrandan ayırmadan dikkatli bir şekilde inceliyordu. Sanki ekranın içerisine girip, insanlara dokunabilecekmiş gibiydi.
"Ne buldunuz?" Ekip lideri ekrana doğru eğildi.
Matt ekranın sol üstündeki görüntüyü gösterdi. "Yaklaşık beş dakika önce bu minibüsten üç kişi indi ve hızlı adımlarla camiye girdiler."
Yüzbaşı ve Chad duyduklarından etkilenmemiş gibiydiler. Matt gözlerini ekrandan ayırmadan konuşmasına devam etti.
"İçlerinden biri yüz tarama sistemimize takıldı."
İşte şimdi bir şeyler elde etmişlerdi. Kartal da heyecanına engel olamayıp ekrana doğru iyice sokuldu.
"Galiba onu yakaladık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRODA TERÖR (Tamamlandı)
AksiyonAfganistan'da bir patlama... Hatay'da gizli bir operasyon... İstanbul'da vahşice işlenen bir cinayet... Ve bütün bu aksiyon dolu koşuşturmanın sonlandığı yer: İstanbul Boğazı'nın altından geçen metro hattı... Başkomiser Saffet ve ekibi gelen bi...