Bölüm 11

103 9 0
                                    

Bursa hava sahası

10.28

Ekip sorguda öğrendiklerinden sonra kapsamlı bir plan yapmaya koyulmuştu. Yeni hedefleri daha öncekiler gibi örgütün küçük hücrelerindeki teröristler değil Türk vatandaşı olan bir iş adamıydı. Bu yeni hedeflerini doğruca baskın tarzında yapılan bir operasyonla ele geçirmeleri olanaksızdı. Eğer isteseler bunu yapacak güce ve ekipmana sahiplerdi ancak bir iş adamını silahlarla kaçırmak ve bunu uluslar arası güçlerle yapmak hem ülke içinde hem de ülke dışında büyük siyasi tepkiler çekebilirdi. Üstelik bu operasyondan Abdul Haseeb'in haberi olduğu takdirde işleri gittikçe zorlaşabilirdi. Bu nedenle bu sefer farklı bir yol izleyeceklerdi.

Helikopter gri gökyüzünü yararak ilerlerken Yenişehir Hava Meydan Komutanlığı'nda görevli pist görevlileri kendilerine verilen emri yerine getirmek üzere pistte yerlerini almıştı. Birkaç dakika içinde varması beklenen helikopteri pistin sonunda bulunan hangara çekecek ve ihtiyaçları olan her şeyin yerine getirildiğinden emin olacaklardı. Emir komuta zincirinin en üstünden gelen bu emri görevlilerden hiçbiri yadırgamamıştı. Neticede yıllardır yaptıkları iş buydu: Emirleri uygulamak.

Pilot helikopteri inişe geçirirken sivil giyimli yolcularına hazır olmalarını söyledi. Yalnızca birkaç saniye sonra pistte olacaklardı. Yolcu bölümündekiler sessiz bir şekilde pilotun işini yapmasını izlediler. Helikopter piste iniş yapar yapmaz görevliler el işaretleriyle pilota komutlar vermeye başladı.

Çevresindeki hareketlilikten şüphelenen Green elini paltosunun altındaki hafif makineli tüfeğe götürdü.

"Sakin ol adamım." Chad bakışlarını Green'in tetikteki ellerine yöneltti.

Green gözlerini dışarıda işini yapmakta olan adamlardan ayırmadan "Dikkatli olmakta fayda var patron." dedi ve omuz silkeledi.

"Burada hiç kimse tatsızlık çıkmasını istemez." Chad'in sesi emir vericiydi.

Yüzbaşı ortamdaki gerginliği azaltabilmek için söze karışmaya karar verdi. "Merak etmeyin bir şey olduğu yok. Yalnızca yardımcı oluyorlar."

Ekiptekiler yüzbaşının böylesine emin konuşmasına şaşırdılar. Kısa süreli bir gerilimden sonra yüzbaşının da söylediği gibi hiçbir şey olmadı ve görevliler helikopteri hangara çekerek, işlerine döndüler. Ekip şimdi baş başa kalmıştı.

"30 dakikanız var." Chad helikopter inmiş, hazırlanmaları için adamlarına komutlar veriyordu. "Gerekli olan her şeyi aldığınızdan emin olun, 30 dakika içinde çıkıyoruz."

Askerler ekip liderinin dediklerini yerine getirmek üzere işe koyuldular. Bu operasyonda ekibin istihbarat ve teknolojiden sorumlu elemanı Matt'ın üzerine çok iş düşecekti. Çünkü bu sefer direk bir saldırı düzenlemeyecek, hatta mümkünse silahlarını hiç konuşturmadan hedefi ele geçireceklerdi. Buna mecburlardı.

"Hey Chad." Kartal, ekipmanlarını kontrol etmekte olan liderin yanına geldi.

"Merhaba yüzbaşı." Chad düşünceli görünüyordu. Ekiptekilere belli etmese de önlerinde zor geçecek saatlerin olduğunu biliyordu. Her şey yanlış gidebilir, başarısız olabilirlerdi. Onlar için başarısızlık demek birkaç kişinin ölümü demekti.

"Bir şeyi merak ediyorum." dedi Kartal omzunda asılı tüfeği önlerindeki masaya koyarken. Bu hareketi Chad'in gözünden kaçmamıştı. Cevap vermek yerine bakışlarını yüzbaşına dikti ve söyleyeceklerini beklemeye koyuldu.

Yüzbaşı tüfeğini masaya koyduktan sonra silahının kabzasındaki Türk bayrağı logosuyla bir süre oyalandı ve meraklı bir ses tonuyla sordu:

"Neden ben?"

Chad böyle bir soru beklemiyordu, şaşırmıştı. "Nasıl yani?

"Daha önce sormaya imkanım olmamıştı." Derin bir nefes aldı. "Neden ben Chad? Neden o kadar kişi dururken beni seçtiniz? Benden daha iyi askerler de vardı bu ülkede."

Chad kısa süreli bir gülümsemeyle karşılık verdi. Yüzbaşının da kendi gülümsemesine katılmasını beklerken karşısında son derece ciddi bir surat buldu.

"Bu toprakları iyi biliyorsun ve ordunun istihbaratında görevliydin. Yani işimize yarar biriydin yüzbaşı." Dostane bir tavırla elini omzuna götürdü. "İşte bu yüzden seni seçtik."

"Hayır, hayır." Kartal aldığı cevaptan memnun olmamıştı. Daha fazlası olduğunu biliyordu. "Hassa'da şehit olan o kadar askerimin ne özelliği vardı? Niye beni lider olarak seçmiştiniz? Rütbemden dolayı mı? Hayır, hiç sanmıyorum." Nefessiz bir şekilde hızlı hızlı soruyordu bunları.

"Sakin ol dostum." Chad Kartal'ı sakinleştirmeye çalıştı.

"Gerçekleri istiyorum Chad. Bana palavra sıkmaktan vazgeç. Eğer bu yola devam edeceksek her şeyi bilmek istiyorum." Duraksadı ve parmağını Chad'in suratına götürdü. "Her şeyi."

"Hey sakin ol adamım." Chad biraz geri çekildi ve suratındaki tebessüm silindi. "Bu kadar takılmamalısın bunlara. Önemli ola o pisliği ele geçirmemiz."

"Biliyorum ama öğrenmeliyim Chad. Anlıyor musun öğrenmeliyim."

"Cevabı çok basit." Söylediğinin Kartal üzerindeki etkisini görmek için bir süre bekledi. "Kaybedecek hiçbir şeyin yok Kartal. Askerlerinin de yoktu. Bu yüzden seçildiniz."

"Ne demek istiyorsun?" Yüzbaşı Chad'in ne demek istediğini anlayamamıştı.

"Yetimsin sen Kartal üstelik hiç evlenmedin. Yani hiç kimsen yok. Askerlerinin de yoktu. Şimdi anlıyor musun ne demek istediğimi?"

Aldığı cevap Kartal'ın içini rahatlattığı kadar sarsmıştı da. Karşısındaki Amerikalı adam söylediklerinde haklıydı. Hiç kimsesi yoktu. Hayatı boyunca tanıdığı insanlar şimdilerde isimlerini bile hatırlayamadığı yetimhanedeki arkadaşları ve ordudaki meslektaşlarıydı. Kartal için üzülecek kimse yoktu. Olmayacaktı da.

"Planlanmayan bir şey olması durumunda kimse sizin kim olduğunuzla ilgilenmeyecekti Kartal. İşte gerçekler bunlar dostum."

Yüzbaşı aldığı cevaplardan sonra hiçbir şey demedi. Diyemedi. Chad'in duygusuz gözlerine bir süre baktıktan sonra arkasını döndü ve biraz hava almak için dışarıya doğru yürümeye başladı. Aklında sürekli ayı düşünce dönüyordu. Sürekli ölümle dans ettiği bir hayatta hiç kimsesi yoktu. Hiç kimse benim ardımdan üzülmeyecek, intikamımı almayacak diye geçirdi içinden. Tam hangarın kapısından çıkmak üzereydi ki Chad kendisine seslendi.

"Unutma, 20 dakikaya çıkıyoruz."    

METRODA TERÖR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin