Maltepe Devlet Hastanesi
13.52
"Gözlerini açtı, gözlerini açtı." Ferhat sevinçli bir şekilde doktora seslendi.
"Amirim iyi misiniz?"
Başkomiser gözlerini başında tarifsiz bir acıyla açtı. Düşmenin etkisiyle kafasını sert bir şekilde yere vurmuştu.
"Saffet, Allah'ıma şükürler olsun. Çok korkuttun bizi." Delal yatağın öbür ucunda dikiliyor, endişelendiğini belli eden bakışlarıyla başkomiseri süzüyordu.
"Taş gibi adamdır benim amirim hiçbir şey olmaz ona. Değil mi amirim iyisiniz?"
"Ya daha kötüsü olsaydı? Niye dikkat etmiyorsun kendine Saffet." Delal'i kaplayan sevinç dalgası geçmiş yerini kızgınlığa bırakmıştı. Aralarında ne yaşanmış olursa olsun kocasının başına böyle bir şeyin gelmesini asla istemezdi. Onsuz olabilmeyi hiçbir zaman düşünmemişti çünkü.
"İzin verin lütfen." Doktor odaya girdi ve kendisine müsaade etmelerini istedi. "Hastamızın üzerine çullanmayalım hemen lütfen."
Genç polis Doktorun tavrına sinir olsa da kendisine söyleneni yaptı ve yatağın yanından uzaklaştı. Başkomiser sonunda kendine gelmişti.
"Merhaba Saffet bey, beni duyabiliyorsunuz değil mi?" Hastanın tepkisini ölçmek için bir süre bekledi. "Kafanızı kötü bir şekilde yere çarptınız Saffet bey. Bu durum geçiçi olsa da hafıza kaybına sebep olabilir. Beni anlıyorsunuz değil mi?"
Başkomiser evet anlamında başını salladı.
"Şimdi sizden bu ışığı takip etmenizi istiyorum. Bilincinizi kontrol etmemiz lazım." Elinde tuttuğu küçük feneri başkomiserin gözlerine doğru götürerek bir sağa bir sola oynatmaya başladı. Işığı oynatırken başkomiserin göz bebeklerinin tepkisini izledi ve "Güzel." diyerek yerinde doğruldu.
"En son ne hatırlıyorsunuz? Nasıl düştüğünüzü, nerede düştüğünüzü hatırlayabiliyorsunuz değil mi?"
"Maltepe'deydim." dedi başkomiser olanları hatırlamaya çalışarak. "Koşuyordum. Evet, evet kovalıyordum."
"Kimi kovalıyordunuz?" Doktor Saffet'in kendisini daha çok zorlamasını istiyordu. Eğer bugün buradan çıkacaksa her şeyin iyi olduğuna emin olmak zorundaydı.
"Kurbanın kuzenini. Bir anda kaçmaya başladı, bir şeyler bildiği belliydi."
"İsmini hatırlayamıyor musunuz bu kuzenin?"
"Atıf." Bütün parçalar kafasında yeniden oturmuş gibi heyecanlandı. "Atıf bir şeyler biliyor ve kaçıyordu." Heyecanla yerinden kalkmaya çalıştı ancak doktorun güçlü elleri onu engelledi. Böylesine cılız bir adamın bu kadar güçlü elleri olması başkomiserin garibine gitmişti.
"Sakin olun Saffet bey. Gerekli tahlilleri yaptırmadan hiçbir yere gidemezsiniz."
Başkomiser gücünü toparlayarak yerinde doğrulmaya çalıştı. "Anlamıyorsunuz. Burada geçirdiğimiz her an elimizden kaçmaları için bir fırsat."
Ferhat konuşmaya dahil olmasının gerektiğini düşündü. "Merak etmeyin amirim ben gerekli işlemleri başlattım."
"Ne?"
"Atıf'ın peşindeyken düştüğünüzü biliyoruz, çevredekiler sizi koşarken görmüşler. Öğrenir öğrenmez yakalama emri çıkartmak için müdürü aradım ben. Öncelikle geçmiş olsun dileklerini iletti, gerekli her şeyin yapılması için de savcıyla görüşeceğini söyledi. Yiğit Sarı için de bu durum geçerli. Yani şu anlık beklemekten başka bizim yapabileceğimiz bir şey yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRODA TERÖR (Tamamlandı)
ActionAfganistan'da bir patlama... Hatay'da gizli bir operasyon... İstanbul'da vahşice işlenen bir cinayet... Ve bütün bu aksiyon dolu koşuşturmanın sonlandığı yer: İstanbul Boğazı'nın altından geçen metro hattı... Başkomiser Saffet ve ekibi gelen bi...