Gayrettepe Asayiş Müdürlüğü, İstanbul
17.29
"Nasıl halledeceğiz bu işi amirim?" Ferhat sandalyesinde gerindi. Günün bütün yorgunluğu üzerine çökmüştü.
"Bilmiyorum Ferhat, bilmiyorum."
Sabah kurbanın evine gittiklerinde salonda gördükleri fotoğraflardan birini incelemesi için merkezden birkaç kişi görevlendirmişlerdi. Fotoğraftaki dört kişinin kimliklerinin bulunabilmesi için ufak bir çalışma yürütülmüş, kurbanın sosyal medyada etkileşim olduğu birçok kişi gözden geçirilmişti. Bunun sonucunda buldukları başkomiser ve yardımcısını şaşırtacak bir gerceği öğrenmelerine daha doğrusu tahmin etmelerine yol açmıştı. Samet Alptekin, yani acımasız bir cinayete kurban giden adam eşcinseldi. Evinin dizaynından, kullandığı renklerden ve düzeninde az çok anlaşılabilir bir durumdu bu ancak Saffet'i ve yardımcısını şaşırtan bu değildi. Kurbanın eşcinsel olup olmamasının onlar için hiçbir önemi yoktu. Önemli olan kurbanın birlikte olduğu kişiydi. Salonda çerçeveletilmiş bir halde duran fotoğraftaki iki erkek iki kadından oluşan grup bu yüzden önem taşıyordu.
"Sizce savcılığa ne diyeceğiz? Ya da müdüre?" Ferhat hala düşünceli bir şekilde, bir çözüm yolu arıyordu.
"Ferhat..." diye söylendi başkomiser ters ters bakarak. "Düşünmeye çalışıyorum burada."
"Açıkça söylesek işte müdüre, anlatsak nasıl kilit bir rol oynadığını? Ne yani bakanın oğlu diye onunla bir cinayet hakkında konuşamaz mıyız?"
"Geçen seneden sonra mı? Bir daha öyle bir yaygarayla uğraşmak başımıza ne işler açar Ferhat?"
Başkomiserin cevabından sonra Ferhat susmaya karar verdi. Çünkü amiri söylediğinde sonuna kadar haklıydı. Geçen sene hükümete yakın olan varlıklı bir ailenin çocuğu hakkında ciddi suç duyuruları olmuştu. Darp etmeden, cinayete teşebbüse kadar giden suçlamaların hedefinde ise 23 yaşında tam bir "züppe" diyebileceğimiz birisi vardı. Babasının ve babasının yandaşlığını yaptığı insanların gücünü arkasına alarak her istediğini yapabilen bir tipti. İki yıllık sevgilisini kızcağız bilincini yitirene kadar dövmüş, arkadaşları zamanında müdahale etmemiş olsaydı kızı öldürmüş de olacaktı. Saffet ve Ferhat cinayete teşebbüs suçundan dolayı yargılanması için züppenin peşinden ne kadar koştursa da önlerine hep bir engel konmuştu. Kızcağız aldığı darbelerle kalmış, hayatında hiç unutmayacağı bir travma yaşamıştı. Züppe ise elini kolunu sallayarak emniyetten çıkmıştı. Hiçbir suçlama, hiçbir ceza olmadan... Kralların devri bitti diye geçirdi içinden başkomiser. Kralcıların devrinde yaşıyoruz artık.
"Resmi olarak sorgulamasak olur mu acaba?" Ferhat yeniden kendine hâkim olamadı. Amirinin yeniden kendisine sessiz olmasını söyleyeceğini bekliyordu ancak düşündüğü gibi olmadı. Söylediği şey Saffet'in ilgisini çekmişti.
"Nasıl yani?"
Bulduğu fikir aklına yatmıştı Ferhat'ın. Heyecanla yerinden kalktı. "Diyorum ki resmi olarak sorgularsak medyanın ya da daha güçlü kişilerin haberi olur ve başımıza üşüşürler değil mi? İşte bizde resmi olmayarak sorgulayalım amirim."
"Nasıl yapacağız peki bunu?"
"Eğer Temur'a ya da onun sekreterine filan ulaşabilirsek onunla kayıt dışı olarak Samet'le olan ilişkisi hakkında konuşmak istediğimizi söyleriz?"
"Bizim ona ulaşabilmemizi geçtim kabul edeceği ne malum?"
Ferhat fikrinin çıkmaza girmiş olmasına bozuldu ve daha demin bütün vücudunu saran heyecanı yerini yeniden umutsuzluğa bıraktı. Odaya yeniden sessizlik çökmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRODA TERÖR (Tamamlandı)
ActionAfganistan'da bir patlama... Hatay'da gizli bir operasyon... İstanbul'da vahşice işlenen bir cinayet... Ve bütün bu aksiyon dolu koşuşturmanın sonlandığı yer: İstanbul Boğazı'nın altından geçen metro hattı... Başkomiser Saffet ve ekibi gelen bi...