Bölüm 19

166 9 1
                                    

Yenişehir Hava Meydan Komutanlığı, Bursa

Çarşamba 06.24

"Selam dur!" Chad askerlerine soğuk bir sesle emir verdi.

Soğuk havaya ve şiddetli şekilde yağmakta olan yağışa aldırmayan askerler arkadaşlarını son bir kez uğurladılar. Grubun çılgın ikilisinden biri olan Green Amerikan bayrağına sarılı tabutta, askeri kargo uçağına doğru taşınıyordu. Bir gün önceki çatışmada aldığı kurşun yaralarından dolayı hayatını kaybetmişti. Ne kadar müdahale yapılırsa yapılsın onu kurtarmak için çok geç kalmışlardı.

Ekibin her bir elemanı için yanlarında arkadaşlarının cansız bedeniyle yolculuk yapmak zor olmuştu. Özellikle Prince için. Ambulansın arkasında bağlı duran adamı bunun sorumlusu olarak görüyordu ve onu paramparça etmek istiyordu. Bunun farkında olan diğerleri ise Prince'i Muzaffer'den uzak tutmak için gayret gösteriyordu. Muzaffer'e yalnızca kısa bir süre için ihtiyaçları olacaktı ve ondan sonra yalnızca bir et parçası olacaktı onların gözünde. Ki öyle de olmuştu. Fiilen olmasa da askerlin gözünde çoktan ölmüştü Muzaffer. Ancak bunların artık hiçbir önemi yoktu. Green hayatını kaybetmişti ve evine dönmek için bir tabutun içerisinde 16 saatlik uçuşuna doğru götürülüyordu.

İncirlik hava üssünden gelen üniformalı Amerikan subaylar uygun adım ile tabutu kargo uçağının içerisine soktu. Hiçbiri bir soru sormadan yalnızca görevlerini yapmıştı. Askerler ile hüzünlerini paylaşmış ve ellerinden geldiğince yardımcı olmuşlardı. Artık eve dönme vaktiydi. En azından Green için.

"Beyler." Kartal omuz omuza durduğu adamlara baktı. "Biliyorsunuz ki orada hepimiz bir parça kaybettik. Size yalnızca şunu söylemek istiyorum, o tabuta sarılı bayrağın renginin benim için bir öneminin olmadığını. O bayrak Türk bayrağı da olabilirdi. Önemli olan birlikte kalabilmemiz." Söylediklerinde son derece içten olduğu belliydi.

"Boş lafları bırak adamım. Hepsini öldüreceğim." Prince sinirli bir şekilde gruptan uzaklaşmaya başladı. Ne arkasından seslenen ekip lideri Chad'i dinledi ne de diğerlerini. Kartal böyle bir tepkiyle karşılaşacağını beklememişti ancak daha fazla üstelemek istemedi. O da zamanında birçok arkadaşını kaybetmiş, birçoğunun mezarına elleriyle toprak atmak zorunda kalmıştı.

"Sen ona bakma." dedi Elvis hüzünlü bir ifadeyle Kartal'ın omzuna dokunurken. "Prince manyağın biri gibi dursa da arkadaşlarına çok önem verir. Ayrıca dediklerinde samimi olduğunu biliyorum. Birbirimizi kollamaya devam edeceğiz dostum."

"Öyleydim tabii."

Askerler kargo uçağının havalanmasını bekledikten sonra pistten ayrıldı ve kendilerine ayrılmış olan koğuşa doğru yöneldiler. Hepsi sırılsıklam olmuştu ancak bu durum hiçbirinin umurunda değil gibi gözüküyordu. İçlerinden bir parça kopmuşken ne soğuğun ne de yağmurun bir önemi yoktu onlar için.

"Halletmemiz gereken işler var. Umarım hepiniz iyi dinlenmişsinizdir." Chad Muzaffer'den öğrenecekleri daha çok şeyin olduğunu biliyordu bu yüzden zaman kaybetmeye hiç niyeti yoktu.

Prince hariç askerlerin hepsi dinlenmek için kullandıkları ve teçhizatlarının bulunduğu odaya girdiler. Hepsi odada oluşan bu sessizliğin anlamını biliyordu. Çektikleri beş saatlik uyku, tabii uyku da denilebilirse buna çünkü yalnızca birkaçı uyuyabilmiş diğerleri Green'i kaybetmenin hüznü ve siniriyle bütün gece ayakta kalmıştı, yine de uyuyabilenler için bulunmaz bir nimetti bu süre. Sessizlik yapılan hazırlıkların habercisiydi.

Chad herkesin görebileceği bir şekilde odanın ortasına geldi ve derin bir iç çekti. "Hiçbirimiz." dedi elini yumruk şeklinde sıkarak, "hiçbirimiz bugün olanların unutulmayacağını biliyoruz. Size nutuk vermeyeceğim. Yalnızca gereğini yapacağımızdan emin olun. Green'in yerinde başka biri de olabilirdi. Bunun bir önemi yok. Biz gereken neyse onu yapacak ve kanımızı yerde bırakmayacağız."

METRODA TERÖR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin