C-130 Hercules, Konya hava sahası
23.44
"Son 60 saniye." Askeri uçağın pilotu kimlikleri gizlenmiş yolcuları uyardı.
"Hazırlanın beyler." Ekibin lideri olan Chad herkesi teker teker kontrol edip gerekli hazırlıklarını yapmalarını tembihledi ve ayağa kalktı. "Kancaları takın."
Operasyonun daha önce Hatay'da olduğu gibi bir sorunla karşılaşmaması için en mantıklı hareketin, operasyonun yapılacağı yerin yakınına paraşütle atlamak olduğunu kararlaştırmışlardı. Terör örgütünün köstebeğinin kim olduğunu bulamadıkları için Avrupa'daki hava üssüne gitmek üzere havalanmış olan Amerikan Hava Kuvvetleri'ne ait kargo uçağına binmişlerdi. Planları iyice tasarlanmış, üzerinde uzun süre düşünülmüştü.
Avrupa'ya gitmek için havalanan uçak Konya civarında bir teknik arıza yüzünden Türk Hava Kuvvetleri'ne ait 3. Ana Jet Üssü'ne inmek için acil çağrı yapacaktı ve böylece hızını azaltıp, radarda olağandışı bir durum yaratmayacaktı. Kargo uçağının yapacağı manevralar da ekibin paraşütle atlaması için gerekenleri karşılayacak ve kimsenin haberi olmadan operasyona başlamış olacaklardı. Örgütün yetkililerinden olan Aziz Farid en son Konya'nın kırsalındaki bir yerleşimde görülmüştü. Ve ekibin amacı kimse tarafından görülmemek için yerleşim merkezinin bir kilometre doğusunda bulunan ağaçlık alana iniş yapıp, gecenin en karanlık vaktine doğru Aziz Farid'in bulunduğu binaya baskın düzenlemekti.
"Unutmayın." dedi Chad kargo uçağının açılan kapısına doğru ilerlerken. "Paraşütler son 300 metrede açılacak. Hızlı ve görünmez olun."
"Son 5 saniye." Pilotun sesi yeniden askerlerin kulağında yeniden dolandı. "5, 4, 3..." Adrenalin gittikçe yükselirken askerleri birbirlerini cesaretlendirmek için hep bir ağızdan bağırıyordu. "2, 1. Yeşil ışık. Atlayın."
Önde Chad olmak üzere askerler teker teker 15.000 fit* yükseklikteki uçaktan atlamaya başladılar. Daha önce defalarca atlamış olmalarına rağmen her seferinde gelen adrenalin atağına karşı koyamıyorlardı. Ne kadar iyi eğitilmiş olursa olsunlar insan kendisini yerden 4 km yüksekte süzülürken bulunca muhteşem bir heyecanla karşılaşıyordu.
Yaklaşık bir dakika havada süzüldükten sonra ekiptekiler vücutlarını olabildikleri kadar açarak hızlarını azaltmaya başladılar. Altimetreleri* 350 metreyi gösteriyordu. Yalnızca birkaç saniye sonra paraşütleri açacaklar ve hedeflenen alana doğru inişe geçeceklerdi.
"Paraşüt aç. Paraşüt aç." Chad yeterli yüksekliğe geldiklerini belirtti.
Havada teker teker açılan koyu haki renkteki paraşütler yerden bakan birinin çok dikkatlice incelemediği sürece gecenin karanlığında ayırt edemeyeceği, göremeyeceği şekilde dizayn edilmişti. Ancak askerler yine de operasyonu riske atmamak için inebilecekleri minimum yüksekliğe inmeden paraşütleri açmamış, havada süzülmüşlerdi.
Ağaçlık alanın ortasında bulunan buluşma yerine ilk Prince indi ve doğruca paraşütünü toplayarak çevre emniyeti alarak diğerlerini beklemeye başladı. Ardından ekibin "Yılanlar" diye adlandırdığı ikilinin diğeri indi. Green. Son derece acımasız olduğunu her halinden belli eden Green ağır makineli tüfeği M249*'unu karanlığa doğrulttu ve tehlike arz eden bir şeylerin olup olmadığını aramaya başladı. Ekiptekiler teker teker belirlenen bölgeye inerken ağaçlık alanın ortasında, karanlığın içinde askerlerin kurduğu bir çember oluşmuştu. Herkes farklı yönleri dikkatle inceliyor, kimse tarafından fark edilip, edilmediklerini anlamaya çalışıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRODA TERÖR (Tamamlandı)
AcciónAfganistan'da bir patlama... Hatay'da gizli bir operasyon... İstanbul'da vahşice işlenen bir cinayet... Ve bütün bu aksiyon dolu koşuşturmanın sonlandığı yer: İstanbul Boğazı'nın altından geçen metro hattı... Başkomiser Saffet ve ekibi gelen bi...