Marmaray metro hattı, İstanbul
10.56
Chad teçhizatlarını ve tüfeğini rayların üzerine bıraktı. Ağır teçhizatlardan kurtulmuş yalnızca telsizi kalmıştı. Teröristlerin üzerini araması ihtimaline karşın bir terslik çıkmasını istemiyordu. Abdul'un istediğini yapacak ve yanlarına silahsız bir şekilde gidecekti.
Rayların üzerinde yalnız başına ilerlerken olabilecek her şeyi çoktan göze almıştı. Liseden mezun olup orduya imzasını attığı zaman buraya kadar ilerleyeceğini hiç düşünmemişti. Ordu ile Irak'a iki sefer yaptığı zaman hayatındaki büyük değişimin farkındaydı. Normal bir hayat ona göre değildi artık. Toplumsal yaşamdan uzaklaşmış, kendisini kavurucu sıcağın altında, adrenalin dolu bir savaşın içerisinde arar olmuştu. Vatansever yanı bu mesleği yapabilmesine büyük ölçüde yardımcı olmuş, acımasızlığı ve kararlılığıyla kendisini üstlerine kanıtlamıştı. Irak'ın peşini Afganistan izlemiş uzun yıllar dağlarda terörist arayarak geçirmişti ve Şirket'e*(CIA'ye verilen ad.) girmesiyle kariyeri bambaşka bir yola sapmıştı. Artık yalnızca sahadaki sıradan bir asker değildi. Dünya'nın en korkulan ve en acımasız istihbarat örgütlerinden birindeydi. Gerek gözlem gerekse suikast görevleri için atandığı bütün birimlerden başarıyla dönmesini bilmişti. Sahada geçirdiği yıllar kriz anlarıyla nasıl başa çıkacağını ona en zor yoldan öğretmişti.
Adımlarını kararlı bir şekilde sürdürürken son bir kez dönüp arkasına baktı. Karanlığın içerisinde kendisini bekleyen bir asker, bir başkomiser ve düşmanının küçük kızı duruyordu. Bu duruma düşmeyi istememiş olsalar da şimdiye kadar Yüzbaşı Kartal ile iyi anlaşmışlardı. Birlikte geçirdikleri şu dört günlük koşuşturmada ellerinden geldiğince birbirlerini kollamışlardı. Bundan sonra da kollamamaları için bir sebep yoktu. Metronun en arkadaki vagonuna yaklaşırken nedense içinde Kartal'a karşı bir güven hissetti. İçeride zor duruma düşse bile yalnızca birkaç gün önce tanıştığı bu deneyimli askerin kendisine yardıma geleceğini biliyordu. Üstelik kendi adamları da yanında olacaktı.
Vagonun yanına yanaştı ve açık kapıdan doğru içeriye girmeden önce durdu. Derin bir nefes alarak "Umarım işe yarar." diye geçirdi içinden yaptıkları planı düşünürken. Bu dakikadan sonra geri dönmenin bir yolu yoktu. Elinde yüzlerce kişinin kanını bulunduran teröristi yakalayacak ve bir katliamı önleyecekti. Gücünü topladı ve ellerini açık kapının yanına dayayarak tek zıplayışta içeriye girdi.
Vagonun içi darmadağın bir haldeydi. Kaçmayı başaranlar düşürdükleri çantaları, telefonları, kitapları için bir saniye bile düşünmemiş ardına bakmadan kaçmışlardı. İnsan canını kurtarmak pahasına her şeyi göze alabilirdi. Hayatta kalma iç güdüsünün ne kadar etkili olduğu bu vagondan anlaşılıyordu. Şimdi bu eşyaların hepsi sessizliğe bürünmüş vagonun içerisinde öylece duruyordu. Sanki bir film setinden fırlamış gibiydi.
Chad kollarını yana açmış bir şekilde vagonun içerisinde ilerlemeye başladı. Teröristlerle karşılaştığında kendisinin barışçıl bir şekilde geldiğini anlamaları için avuçlarını öne doğru açmıştı. En arka vagondaki sessizlik dokuzuncu vagonda da vardı. Aynı karmaşa ortamı ve aynı terk edilmişlik hissi. İlerlemeyi sürdürdü. Metro tam dönüş noktasında durduğu için dümdüz bir şekilde vagonların arası görünmüyordu. Diğer vagona geçti. Sessizlik yerini hafif uğultulara ve ağlama seslerine bırakmıştı. Yaklaşıyordu. Gözlerini kısarak ileriye odaklandı ve o sırada ayakta duran birilerini gördü. Bunların elleri silahlı teröristler olduğunu biliyordu. Dikkatli bir şekilde yürümeyi sürdürdü. Tam sekizinci vagonu da geçmişti ki birden köşeden karşısına silahlı bir adam çıktı. Tehditkâr bir şekilde doğrulttuğu silahı Chad'in alnına nişanlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRODA TERÖR (Tamamlandı)
ActionAfganistan'da bir patlama... Hatay'da gizli bir operasyon... İstanbul'da vahşice işlenen bir cinayet... Ve bütün bu aksiyon dolu koşuşturmanın sonlandığı yer: İstanbul Boğazı'nın altından geçen metro hattı... Başkomiser Saffet ve ekibi gelen bi...