Bayrampaşa, İstanbul
20.34
Askerler gözetlemede yakaladıkları kişiden sonra ellerinden gediğince hızlı şekilde davranarak örgütün paravan olarak kullandığı Seyfullah Nakşi Camii'nin etrafında konuşlanmıştı. Matt kırmızı evde kalırken Diaz acil bir kaçış planı gerekirse diye operasyonu gerçekleştirecek ekibe birkaç sokak ötede bir arabada bekliyordu.
"Daha fazla bekleyecek miyiz?" Prince sabırsızlanmaya başlamıştı bile.
"En uygun ana kadar beklememiz lazım. İçeride kaç kişiler, ne tür silahları var hiçbir şey bilmiyoruz." Ekip lideri bir asker daha kaybetmeyi göze alamazdı. Bu nedenle dikkatli davranmakta fayda olduğunu düşünüyor, bir karara varmadan önce elindeki bütün seçenekleri değerlendiriyordu.
"Bir tur daha atalım mı patron?" Elvis minibüsün sürücü koltuğundan arkaya seslendi. Çevreyi iyice tanıyabilmek için camiinin etrafında dikkat çekmeden turlar atıyorlardı.
"Biraz daha bekleyelim." dedi Chad deneyimli bir kaplanın avını beklerkenki nidasıyla. Gözlerini camiinin avlusundan ayırmamaya çalışıyordu.
"Şurayı başlarına yıkalım bitsin işte." Prince yerinde huysuz bir şekilde kıpırdandı. "Patlatalım gitsin şu hacıları."
"Hey," Kartal adamın söylediklerine çıkıştı. "Söylediklerine dikkat et Prince. İçeride masumlar olabilir ve o hacı dediklerin de iyi insanlar olabilirler bunu unutma."
Chad de yüzbaşıya hak verdiğini belirtti ve askerine onu kınadığını belli eden bir bakış attı. Prince kendisine karşı gelmelerinden hiç utanmamıştı.
"Ne?" diyerek kendisini savunmaya çalıştı. "Afganistan'da bize saldıranların hepsi camilerden çıkmıyor mu?"
"Hedefinden sapıyorsun Prince." Chad'in ses tonu bu sefer yüksek çıktı. İçten içe ne kadar hak veriyor olsa da bu konuşmayı yapacak bir ortamda değillerdi. "Konuşman gerekene kadar konuşma." Ekibin asi üyesine emir verdikten sonra yeniden gözlerini camiye çevirdi.
Minibüsün içindeki hava ağırlaşmıştı. Dışarıdaki soğuktan korunmak için hiçbir camı açmamışlardı birde bunun üzerine kısa süreli oluşan bu gerilim de eklenince içerisi tam bir sessizliğe büründü.
"Göz konuşuyor." Arka kısımdaki telsiz cızırdadı. "Avluda hareketlilik var. Tekrar ediyorum avluda hareketlilik var."
Matt'in telsizden yaptığı uyarıdan sonra aracın içerisinde hareketlilik başladı. Önce Prince olmak üzere Kartal ve Chad ekipmanlarını son bir kez kontrol etti ve en ufak bir terslik yaşandığı durumda müdahale etmeye hazırlandılar. Adrenalin gittikçe yükseliyordu.
O an sokaktan geçmekte olan birisini için park halindeki minibüsün hiçbir garip yanı yoktu. Sıradan bir vatandaş için trafikta her gün yüzlerce gördüğü minibüslerde farksızdı. Ancak bu durum camiinin avlusunda hızlı adımlarla yürüyen adam için öyle değildi.
"Susturucuları takın." Chad gayet sakin bir ses tonuyla emir verdi. "Ortalık birazdan kızışabilir."
Kartal ve Prince kendisine söyleneni yaptılar ve beklemeye koyuldular.
Camii avlusunda yürüyen üç kişi göründü önce. Askerler işimiz kolay olacak diye düşünürken o üç kişinin ardında düzenli bir şekilde yürüyen beş kişi olduğunu daha fark ettiler. Dışarıdan gören birisi için normal bir insan topluluğu olarak görünse de askerler bunun grubun ortasındaki kişiyi koruma amaçlı bir düzende yürüyüş olduğunu biliyordu. Karanlıktan yüzleri pek seçemeseler de hedefleri yürüyen grubun ortasındaki kişi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRODA TERÖR (Tamamlandı)
AzioneAfganistan'da bir patlama... Hatay'da gizli bir operasyon... İstanbul'da vahşice işlenen bir cinayet... Ve bütün bu aksiyon dolu koşuşturmanın sonlandığı yer: İstanbul Boğazı'nın altından geçen metro hattı... Başkomiser Saffet ve ekibi gelen bi...