Balodan 124 Gün Önce

103 6 0
                                    


Arkadaşım Gün... Arkadaşım Lük... Arkadaşım Günlük,

Evet, dün Mahşer grubu ve Janset moralimi oldukça bozdular. Aslında yaptıklarına bu kadar şaşmamam gerekirdi. Ama sanırım biraz hazırlıksız yakalandım. Dün gece yatmadan önce bunu düşünürken aklıma daha önce okuduğum kitaptan bir bölüm geldi. Kitapta eğer kendini tüm kötü olasılıklara hazır tutarsan, ileride bu kötü olayların seni olduğundan daha az etkileyeceğinden bahsediyordu.

Ben de kitaptaki bu tavsiyeyi dinleyip artık her şeye hazırlıklı olmaya karar verdim. Sabah arabadan inip okula giderken artık başıma gelebilecek iyi kötü her ihtimali hesaba katan, ayakları yere daha sağlam basan olgun bir insan gibi hissediyordum.

Bu his yaklaşık iki saniye kadar sürdü.

Çünkü okula girmeden, kapının önünde beni bekleyen ve beni görünce gülümseyip el sallayan Yiğit'i fark ettim. Bir anda kendimi hangi ihtimale hazırlamam gerektiğini düşünemez bir halde buldum. Yiğit, daha dün benimle dalga geçilirken sesini çıkarmadan yerinde oturmuştu ama şimdi gayet samimi bir şekilde beni okulun kapısında karşılıyordu.

Kafam karışmıştı. Ama sonra tekrar kitaptaki o sözleri hatırlattım kendime ve kendimden emin, her ihtimale hazırlıklı bir şekilde Yiğit'in yanına gittim.

"Merhaba," dedim suratımı elimden geldiğince ifadesiz tutmaya çalışarak.

"Merhaba," dedi o da. Biraz mahcup bir hali vardı. "Kusura bakma. Dün okul çıkışı seninle konuşmak istedim ama yetişemedim sana."

"Eh, zaten neredeyse on gündür konuşmuyorduk. Fazladan bir günden de zarar gelmez, ha?" Kaşlarımı çatıp ifadesiz tutmaya kararlı olduğum suratımı bozdum. Anlaşılan bugün hiçbir şey planladığım gibi olmayacak diye düşünmeden edemedim.

"Evet," dedi Yiğit ve sonra derin bir nefes aldı. "Aslına bakarsan, saçını mora boyatmandan sonra gelip seninle konuşmalı mıyım yoksa konuşmamalı mıyım emin olamadım."

"Niye? Konuşacağın insanları belli bir saç rengi skalasından seçiyorsun da ben mor saçlarımla o skalanın dışında mı kaldım?" Hazır kaşlarımı çatmışken hakkını verip iyice agresifleşmeye başladım.

"Tabii ki öyle bir şey yok," dedi Yiğit buruk bir gülümsemeyle başını yana doğru hafifçe eğerken. "Ben sadece saçını neden boyadığını anlayamadım. Bu yüzden bu mevzudan nasıl bahsedeceğimi de bilemedim. Kusura bakma. Aptallık ettim. Daha önceden gelip konuşmalıydım."

Ben sessiz kalınca o konuşmaya devam etti.

"Gerçekten Menekşe... saçını neden mora boyadın? Janset yüzünden mi?"

"Tabii ki onun yüzünden," diye cevapladım hemencecik.

"Gurur meselesi mi yani?" diye sordu. Ufak bir hayal kırıklığı yaşıyordu sanki.

"Gururla ilgisi yok," diye yapıştırdım cevabı. "Mesele şu: Janset gibi insanlar, başka insanları aşağılayıp onlarla dalga geçerek kendilerini herkesten üstün görüyorlar. Ama ben buna izin vermem. Janset beni aşağılayıp yine üstünlük taslamak üzereyken kendi halimde öylece durup Janset hazretlerinin bana kestiği cezanın gerçekleşmesini bekleyemezdim. İnan bana, saçlarımı kestirip mora boyatmak umurumda bile değil. Gerekirse kazıtırdım bile. Ama asla Janset gibilerinin oyunlarındaki ezilen bir kukla olmam."

Epey hararetli, kızgın ve birazcık da dramatik bir şekilde konuşmuştum. Öyle ki, aklıma takılan soru ancak çok sonradan dilimden çıktı.

"Saçımı mora boyatmam neden bu kadar umurunda?" diye sordum tekrar Yiğit'e kaşlarımı çatarak.

"Hiç," dedi Yiğit gayet sakin bir şekilde omuzlarını silkerek. "Sadece kırmızı saçlarını sana çok yakıştırmıştım."

Bir anda donup kaldım. Yüzüm kızardı. Kalbim ne kadar hızlı atabileceğini test edermişçesine yüksek bir tempoyla atmaya başladı. Karnımda fokurdayarak kaynayan küçük bir göl vardı sanki. Ama Yiğit aynı sakinlikle gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu.

Aynı anda tüm bunları hissedip yaşayınca ne yapacağımı bilemedim ve ben de hemen konuyu değiştirmeye karar verdim.

"Dü-dün okul çıkışı ne-neden benimle konuşmak istedin," dedim kekelememi engelleyemeden.

Yiğit bir anda transtan çıkmış gibi bana diktiği gözlerini kırpıştırdı ve biraz durakladıktan sonra cevap verdi. "Dün bizimkilerin yaptıkları yüzünden özür dilemek istedim."

"Dün olanlar senin suçun değildi. Özür dilemesi gereken de sen değilsin."

"Biliyorum," dedi Yiğit. "Ama yine de onlar adına özür dilerim. Bazen sınırı aşabiliyorlar. Ama konuştum onlarla. Artık daha anlayışlı olacaklarına söz verdiler."

"Bak Yiğit," dedim elimden geldiğince samimi bir şekilde. Çocuk gerçekten söylediklerinde samimi görünüyordu ve beni bu kadar düşünen birine karşı daha fazla agresif davranmak istemedim. "Çaban için minnettarım. Ama bunun bir şeyleri değiştireceğini sanmıyorum. Ben çok okul gezdim ve bir sürü insanla tanıştım. Bu yüzden bir nevi insan sarrafı oldum diyebilirim. Mesela sana bakıp yüzüme karşı söylediklerini dinleyince iyi niyetini ve samimiyetini görebiliyorum. Ama arkadaşlarında gördüğüm tek şey kötülük."

"Belki haklısın," dedi Yiğit pes ederek. "Ama Janset ve bizim tayfayla küçüklüğümüzden beri arkadaşız. Samimi olduğum tek arkadaşlarım da onlar."

"O zaman belki de kendine yeni arkadaşlar edinmelisin," dedim hiç düşünmeden.

"Haklısın," diye yanıtladı Yiğit hemen. Şimdi yine gülümsüyordu. "Ben de bu yüzden seninle arkadaş olmak istiyorum."

Ne diyeceğimi bilemedim. Yine gafil avlanmıştım.

Neyse ki okul zili bir kez daha imdadıma yetişti ve başka bir şey konuşmadan Yiğit'le okula doğru birlikte yürüdük. Ama günümüzün geri kalanı pek böyle sessiz geçmedi.

Neredeyse bütün teneffüslerde Yiğit ile bir araya gelip, bazen sıramda yan yana oturarak bazen de koridorda veya okulun bahçesinde birlikte yürüyerek sohbetler ettik. Sohbet konuları genelde havadan sudan şeylerdi ama Yiğit'le konuşurken ikimiz de dünyanın en eğlenceli şeylerinden bahsediyormuşçasına mutluyduk. Önce teneffüslerin, sonra da okulun nasıl bittiğini anlayamadım. Üstelik tüm gün boyunca okulda kimse benimle ilgili iğneleyici tek söz bile etmemişti.

Şimdi bu satırları yazarken bile yüzümde aptal bir sırıtış var. Kendimi çok farklı hissediyorum. Nedenini ben de tam olarak bilmiyorum ama umurumda bile değil. Şu an önemli olan tek şey, nedeni ne olursa olsun kendimi bu kadar mutlu hissetmem.

Bulutların üzerinden sevgilerle...

ESAS KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin