"Hadi ama! Çıkmadan önce dün olanları anlatsana."
"Dün gece anlattım ya zaten Pınar," diye bıkkınlıkla itiraz etti Menekşe dışarı çıkmak için hazırlandığı sırada son bir kez üzerini düzeltirken. Soluk, açık mavi bir kot giymiş ve üzerine de lila rengi küçük çiçek desenleri olan beyaz salaş bir tişört seçmişti. Güneş gözlüğünü ve koluna takacağı çantayı da alınca artık hazırdı. Dünkü cosplay partisinden sonra böyle sade şeyler giyinmek Menekşe'ye çok iyi gelmişti.
"Dün gece her şeyi anlattın ama o zaman ben çok uykuluydum," diye diretti Pınar. "En azından şu davetiyeden sonrasını anlat. Çünkü benim hatırladığım kadarıyla en son davetiye canlanıp seni yutuyor, sonra da Bora'ya 'Görev tamamlandı!' deyip yanarak yok oluyordu. Ve bunun gerçek değil rüya olduğundan oldukça eminim. Çünkü Bora seni yemesi için asla bir davetiyeye ihtiyaç duymazdı. Bunu kendi başına da yapabilirdi."
"Bu biraz kaba olmadı mı?"
"Evet. Biraz. Ama bunu Bora kilolu olduğu için söylemedim. Bora, Bora olduğu için söyledim."
"Tamam, kendini daha fazla zorlamana gerek yok," dedi Menekşe elini Pınar'ın omzuna koyup gülümseyerek. "Hem zaten olanların çoğunu dinlemişsin. Geriye pek bir şey kalmamış ama yine de anlatayım."
"Yaşasın!" deyip sırıtarak ellerini çırptı Pınar.
"Bora'dan davetiyeyi aldıktan sonra biraz havadan sudan konuştuk. Sonra da onun telefonu çaldı. Gitmesi gerekti. Ben de zaten gitmem gerektiğini söyledim. Mutlaka partisine gelmemi birkaç kez tekrarladı. Sonra da ayrıldık işte."
"Bu kadar mıydı yani?" dedi Pınar hayal kırıklığıyla.
"Eh, en azından davetiye tarafından yenilip sonra da yanarak küle dönüşmediğimden emin olabilirsin artık, değil mi? Hem Bora'nın yanından epey havalı bir ninja tekniğiyle ayrıldım. Eminim bunu da Bora planımıza büyük bir artı olarak geçirebiliriz."
"Nasıl ayrıldın onun yanından?" diye sordu Pınar tekrar meraklanarak.
"Bu bir ninja ışınlanma tekniği," diye açıkladı Menekşe çıkmak üzere dış kapıya doğru yaklaşırken. Daha sonra iki elini birbirine geçirerek değişik pozisyonlarda birkaç hareket yaptı ve "Shunshi no Jutsu!" diye bağırdı.
"Eee, hala buradasın?" dedi Pınar kahkaha atarak.
Menekşe de güldü. Sonra aniden bir şey fark etmiş gibi Pınar'ın arka tarafını işaret etti ve "Şu Brad Pitt değil mi?" diye bağırdı.
Pınar hızlı bir refleksle arkasına baktı ve boş oda duvarına bakarken kapının çarpılma sesini duyup tekrar arkasına döndü. Ama Menekşe biraz önceki yerinde yoktu şimdi. Pınar küçük bir kahkaha attı.
"İşte, ışınlanma tekniği dediğin böyle olur."
* * *
Menekşe "Ejderha Nefesi" dükkânına giderken kendini devasa bir demir fabrikasına gidiyormuş gibi hayal etmişti. Şimdi kendini bu birkaç metrekarelik dükkânda bulmasına rağmen buradan oldukça etkilenmişti. Merkezdeki bir iş hanının en alt katındaki kılıçlar, kalkanlar, mızraklar, hançerler ve demirden yapılmış gibi görünen yüzden fazla silahla duvarları ve tezgâhları tamamen kaplanmış bu küçük dükkanı görüp de etkilenmemek Menekşe'ye imkansız geldi.
Menekşe içeri ilk girdiğinde tüm o silahların sahte olduklarını bile anlayamamıştı. Ta ki tezgâhta duran ışıltılı bir kılıcı eline alıp normal bir metal kılıcın olması gerektiğinden çok daha hafif olduğunu hissedene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESAS KIZ
Novela JuvenilMenekşe lisede başına gelenlerden sorumlu olan eski sınıf arkadaşlarından intikam almak ve onları kendine aşık etmek için dizi ve filmlerdeki esas kız klişelerini kullanmaya karar verir. Önünde intikam planını gerçekleştirmek için 1 ayı ve 5 eski dü...