Balodan 132 Gün Önce

124 6 0
                                    


Marjinal Günlük,

Hayatımda ilk defa bir hafta sonunun sonsuza dek sürmesini bu kadar istedim. İspiyoncu Janset yüzünden bugün, yani Pazartesi günü, müdürün ve tüm sınıfın önünde mor peruğumu çıkarmam gerekiyordu. Tüm hafta sonu boyunca idam kararımı verecek mahkemeye çıkacakmışım gibi gergin bir şekilde bekleyip durdum.

Şu Lucifer Janset'in derdi ne, anlamıyorum. Sonradan mı böyle şeytani biri oldu yoksa hep böyle miydi? Onu hiç küçük masum bir çocuk olarak gözlerimin önüne getiremiyorum. Hah! Belki de sorun çocukluğunda başlamıştır. Belki annesinin küçükken ona okuduğu masalları yanlış yorumlamıştır. Külkedisi yerine şeytani üvey kız kardeşlerini veya Pamuk Prenses yerine cadı kraliçeyi örnek almıştır kendine. Bilmiyorum. Bildiğim tek şey Janset'in masal karakteri olarak tüm cadıları ve diğer şeytani karakterleri tek başına temsil edebileceğidir.

Gelelim bugün olanlara...

Bugün sınıfa yine mor perukla girdim. Janset'in yüzünde öyle bir gülümseme vardı ki, eminim en son bir fareden insana dönüştüğünde böyle mutlu olmuştur. Yine de o ve arkadaşları benimle dalga geçecek hiçbir şey yapmadılar. Sanırım bu zevki müdür gelene kadar saklamak istediler. Ne şanslılar ki, fazla beklemelerine de gerek kalmadı. İkinci dersin teneffüs zilinin hemen ardından Müdür Bey(!) sınıfın kapısında belirdi.

"Bakıyorum, perukla ilgili uyarımı pek ciddiye almamışsın," dedi zoraki hafif bir gülümsemeyle bana bakarak. Yüzünden, bir öğrencisini daha küçük düşürecek olmanın tatmin duygusu okunabiliyordu. Bu durum beni de çok sinir etti ve kendimi tutamayıp karşılık verdim.

"Ne diyebilirim ki? Peruğumla saklayabileceğim gür saçlarımın olması güzel bir duygu. Anlamanızı bekleyemem tabii."

Müdürün eli istemsizce hemen kelleşmekte olan başına gitti. "Yeter bu kadar maskaralık!" diye kükredi hiddetle. "Çıkar şu peruğu hemen!"

Elini uzatıp peruğumu ona vermemi bekledi. Sinirden kıpkırmızı olan yüzünü görmeye değerdi. Ama şimdi tüm sınıfta gergin bir sessizlik hakimdi ve herkes –özellikle de akbaba Janset- merakla gözlerini dikmiş bana bakıyorlardı.

Ben de canım sınıf arkadaşlarımı daha fazla bekletmemek için bir çırpıda peruğumu çıkarıp müdüre uzattım. Gerçek saçlarımı görünce müdür ve sınıfın yarısından fazlasının şaşkınlıktan ağızları açık kalmıştı. Janset'in olanlara hiçbir anlam veremediği ise şaşkaloz suratından anlaşılıyordu. O an Janset'in suratında oluşan ifadeyi çerçeveletip odamın duvarına asmak istedim. Tabii daha sonra odamın duvarına böyle büyük bir haksızlık yapmanın acımasızca olacağına karar verip bu fikrimden vazgeçtim.

"Bu-bu da ne de-demek?" diye güç bela soru cümlesini tamamladı müdür mor saçlarımı göstererek.

Bu kadar kolay pes edeceğimi düşünmüş olmalarına inanamadım. Tabii ki kendimi sınıfın ortasında rezil bir duruma düşürmeyecektim. Ya da Janset'in şişkin egosunu tatmin etmeyecektim. Bu yüzden dün kuaföre gidip saçlarımı peruğumun birebir aynısı yapmalarını istedim. Aynı renk ve modelde. Kuaför başta biraz şaşırdı ve kızıl saçlarımı bozmak istemediğini söyledi ama durumu kabul etmesi yine de uzun sürmedi.

Şimdi suratlarındaki aptal ifadelerle asıl rezil olanlar onlardı. Yine de bir an için arkama doğru hafifçe dönünce yüzünde aptal bir ifade olmayan tek kişiyi gördüm. Yiğit kaşlarını çatmış ve kızgın görünüyordu. Ama üzgün de bir hali vardı sanki. Onun ruh halini çözemeden müdürün gırtlağını temizleme sesini duydum. Anlaşılan hala kekemelik eşliğinde sorduğu soruya cevap vermemi bekliyordu.

"Annemin saçları kırmızı renkte," dedim sesimi oldukça ciddi bir tonda tutmaya çalışarak. "Babam da ben kendimi bildim bileli saçlarını siyaha boyatır. Onun da asıl saç rengi mavi olsa gerek. Böylece kırmızı ve mavinin birleşimi olarak benim de saçım mor olarak dünyaya gelmiş olmalıyım. Aslında mor saçlı bir peri ailesinden evlatlık alındığımla ilgili bir teorim de var ama sanırım böyle ailevi meseleleri okulda açmam pek uygun olmaz. Sonuçta burası peruk takan öğrencilerin, neden bu peruğu taktıkları düşünülmeden arkadaşlarının içinde küçük duruma düşürülerek peruklarının çıkartıldığı ciddi bir müessese.

Bir sessizlik oldu.

Herkes donup kalmıştı. Fırsattan istifade edip "En azından Janset arkadaşımızdan benim gibi peruğunu çıkarmasını istemediğiniz için memnunum," dedim. Kabul ediyorum, biraz gaza geldim.

"Saçmalama, bunlar benim gerçek saçım dedim ya sana!" diye atıldı hemen sazan Janset. Aynı tuzağa ikinci defa düşüyordu.

"Ah, kusura bakma," dedim yalandan bir üzüntüyle. "Gerçekten yılan saçlı Medusa'nın soyundan geldiğini bilmiyordum. Bir dahaki sefere taşa dönüşmemek için gözlerinin içine bakmamaya çalışsam iyi olacak."

Janset sinirden morardı ve tüm sınıfta kıkırdamalar başladı.

Müdür ne diyeceğini bilemeyip elindeki peruğu düşürdü ve kıpkırmızı bir halde sınıftan dışarı çıktı.

Bense yeni mor saçlarımı Janset'e doğru savurup yerime oturdum.

Yüzümde büyük bir gülümsemeyle.

Janset'in "Kendine büyük bir düşman edindin," ve "Bundan sonra ayağını denk al," tehditleriyle sınıfı terk etmesi ise neşemi daha çok yerine getirmekten başka bir işe yaramadı.

ESAS KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin