Kapıyı sabırsızlıkla çalarken omuzlarımda bir ağırlık hissediyordum. Sebebinden emin değilim ama gergindim, avuç içlerim terliyordu ve gerginliğimin ve Natalie ile ilgili düşüncelerimin hemen arkasında büyük bir umut dalgası yatıyordu.
Michael'ı merak ediyordum. Nasıl göründüğünü, karşıma nasıl çıkacağını, iyi olup olmadığını ve onunla ilgili diğer her şeyi. Onu görmediğim 4 gün boyunca ne yaptığını soracak kapasiteye bile sahiptim fakat çenemi kapalı tutmam gerekiyordu. Buraya ne için geldiğini unutma.
Kapı açıldığında, karşımdaki kişi Michael'dı fakat yüzünü görmeme izin vermeden merdivenlere doğru ilerlemeye başladı. Yüzüme bakmamıştı ve bu, kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu. Hayal kırıklığını hissettim, hâlâ kapının önünde duruyordum ve esen rüzgar ensemdeki saçları uçururken, cildimden geçerken canımı yakıyormuş gibiydi. Boğazımda bir yumru vardı ve yutkunamadım bile.
Sadece abartıyorsun.
Michael merdivenin basamaklarını çıkmaya başladığında ve evde Natalie'nin hıçkırıklarıyla karışık bağırışı duyulduğunda, hissettiğim üzüntüyü umursamamaya çalıştım. Bu saçmaydı, Michael bana bakmadı diye liseli kızlar gibi depresyona girmeyecektim. Natalie'nin yanına gitmem gerekiyordu.
"Luke?"
Ah, sesi o kadar güzel ki, hayatımın ondan önceki kısmında gerçekten yaşayıp yaşamadığımı sorgulamamı sağlıyor. Michael'dan önce ne yaptığımı hatırlamıyorum, şimdi ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, gelecekte ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yok. Konuştuğunda, herhangi bir kelime söylediğinde, o anda takılı kalıyorum ve diğer her şey zamanı dolan yıldızlar gibi sönüyor.
Altımdaki zemin çöküyor, gökyüzü dağılıyor, soluduğum hava vakumlanıyor ve düşünemiyorum. Michael dışındaki hiçbir fikri zihnim kabul etmiyor.
Dört gün önce de böyle donup kalıyor muydum?
"Luke? Gelecek misin?"
Kendine gel, aptal. "E-Evet. Üzgünüm."
Michael omzunun üzerinden bana bakmayı kesti ve kalan birkaç basamağı çıkmaya başladığında ben de dış kapıyı kapatıp onu takip ettim. Merdiveni yarıladığınızda hıçkırık sesleri duyuluyordu.
"Odasında" dedi Michael, sırtını kendi odasının kapısına yaslamadan önce. Ona bakmadım, bakarsam yine donacağımdan emindim. Kafamı sallayarak Natalie'nin odasına doğru ilerlediğimde, kapının önünde hıçkırık sesleri rahatlıkla duyulmaya başladı ve hatta ara sıra kullandığı küfürleri bile işitebiliyordum. Kapıyı çaldım. "Natalie?"
"Luke?" Natalie heyecanlı bir sesle söyledi ve ben elimi henüz kapı kulpuna koymuşken kapı birden açıldı. Natalie omzuma kollarını sararken, düşmememiz için tek elim onun belini sardı ve diğeriyle de duvara tutunmak zorunda kalmıştım. Natalie'nin uzun saçları yüzümü gıdıklıyordu. Açıkçası, bu hissi özlediğimi inkar edemem.
"Üzgünüm, aman Tanrım, çok özür dilerim" diye mırıldandı Natalie, nefesleri düzene girdiğinde. Artık sadece burnunu çekiyordu. Duvardaki elimi çekerek onun beline sardım ve güzel kokusunu koruyan saçlarına bir öpücük bıraktığımda hıçkırdı. "Şşh, bebeğim, sorun yok."
"Biliyorum, seni öyle suçlamamalıydım ama kendimde değildim ve kabus gör-"
"Hey, geçti, tamam mı?" Natalie'yi kendimden ayırdım ve ellerimi yanaklarına koydum. Yeşil gözleri yaşlarla parlıyordu, tenine değen ellerimin altındaki ıslaklığı da hissedebiliyordum. Gözleri fazlasıyla kızarıktı ve bu görüntü bana Michael'ı gece mutfakta bulduğum zamanı hatırlattı. Hatrı sayılacak bir zamandan sonra onu da, buna benzer bir şekilde, dağılmış olarak görmüştüm ve Natalie, onun kadar olmasa da kötü görünüyordu. Uyuyamadığı göz altlarındaki torbalardan anlaşılıyordu ve kavga ettiğimiz sabahtan itibaren her gün ağladığına emindim. Dediğim gibi, kötü görünüyordu, Michael kadar olmasa da.
"Aptallıktı" diye mırıldandı Natalie, bakışlarını benden çekerek. "Üzgünüm."
Tekrar onu kendime çektiğimde ellerini sırtımda birleştirerek bana sarıldı ve ben de onun belini tuttum; bir süre birlikte kalmaya ihtiyacımız vardı, bunun farkındaydık. Zaten Natalie de onunla birlikte kalmama karşı çıkacak gibi durmuyordu.
Kız arkadaşımın odasına geçmeden önce, göz ucuyla koridora baktım. Michael kapısının önünde yoktu ve bu, nedenini bilmediğim bir şekilde beni kötü hissettirirken, beni içeri çeken Natalie'ye uyma kararı aldım.
sınavı olan herkese moral olması dileklerimle
artık sal da sevişsinler diyen +1
yok böyle flörtleşiyolar sexsi oluyo diyen +2
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kill him with kindness || muke
Fiksi Penggemarhep pamuk kalpleri çiğnersin o küçük sözlerinle, hatırlamayacaksın bile.