Canlarım yeni bir bölümle daha sizlerleyim. Beni bilen bilir ben Karadenizliyim o yüzden bu bölüm biraz Karadeniz rüzgarı essin dedim. Umarım şive olarak doğru yazmışımdır. Bu bölüm benim Karadenizli olan kardeşim @Connorora ya gitsin. Hani belki bu sayede yeni bölüm yazar bize.
Ömer ve Hanife hanım misafirlerini yolcu ettikten sonra Hanife hanım sinirden kendini zor tutan oğluna yaklaşıp kolundan tuttu.
"Ömer oğlum kötü bir şey mi oldu bahçede neden bu kadar sinirlisin?" Ömer cevap vermedi veremedi. Annesinin sorusunun üstüne sinirli bir gülümseme ile salona gitti. Annesini kırmamak adına sinirleri yatışsın diye odada bir iki ileri geri gittikten sonra durdu ve burun kemerini sıktı, Derin bir nefes aldıktan sonra döndü annesine.
"Allah aşkına hangi akla hizmet yaptın böyle bir şeyi"
"Oğlum önce bir sakin ol, misafir davet etmenin neresi kötü?"
"Misafir dediğin Meryem öyle mi anne, yahu bu kız bana hâlâ kör kütük aşık!"
"Biliyorum! O yüzden davet ettim zaten" Ömer hayretle baktı annesinin yüzüne ciddi mi diye, ama yüz ifadesine bakılırsa gayet ciddiydi Hanife hanım
"Pes anne vallahi pes! Senin bu tavırların yüzünden ölümden döndü bu kız"
"Aradan yıllar geçti, senin de hayatına kimse girmedi... ne bileyim oğlum, hani belki bu sefer dedim"
"Ben de sana bundan beş yıl önce hayatıma karışma demiştim anne!" Diye kükredi bu sefer Ömer. Oğlunun sesini yükseltmesine içerleyen Hanife hanım duygularına tezat çattığı kaşlarıyla baktı oğluna.
"Bağırma bana Ömer! Karşında annen olduğunu unutma!"
"Bağırtma o zaman! Ben 36 yaşındayım ve kendi kararlarımı verebilirim"
"Bende anneyim şu ahir ömrümde senin mutluluğunu görmek çocuklarını sevmek istiyorum"
"Sevmediğim bir kadınla mı?"
"Meryem sevilmeyecek bir kız değil ki oğlum"
"Anne yeter artık! Karışma benim hayatıma"
"Asıl sana yeter Ömer! Ne istiyorsun anlamadım ki!"
"İstediğim tek şey huzur anne, lütfen Meryem konusunda daha ileriye gitme, lütfen!"
"Tamam oğlum sinirlenme, zaten öyle bir niyetim yok, ama sende bana söz ver, en azından düşüneceksin"
"Düşünecek bir şey yok anne" Dedikten sonra annesinin cevap vermesini beklemeden kapıyı çarpıp çıktı Ömer.
...............................
"Ben sana dedim ama değil mi Meryem, gitmeyelim kızım daha kötü olur dedim"
"Biliyorum anne ama onu görmem konuşmam gerekiyordu anlamıyor musun?"
"İyi ya gördün konuştun, cevabını aldın bununla sınırlı kalacak mı?"
"Eğer o isterse kalacak anne ama umarım kalmaz"
"Ah kızım ah hâlâ umarım diyorsun, yapma kızım, yapma kuzum"
"Anlamıyorsun beni anne elimde değil, anla artık ne olursun" Meral hanım sinirle kızının kolundan tutup kaldırdı ve aynanın önüne götürdü.
"Bak şu aynaya kızım şu güzelliğine bak elini şaklatsan yüz tanesini dizersin kapımıza. Bu mu kendine verdiğin değer, bunu mu layık görüyorsun kendine, yeter artık Meryem yeter!" Meryem hem aynaya bakıyor hem de gözünden süzülen yaşları engelleyemiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'ı kıyamet
Ficción GeneralÜnlü bir iş adamı ve bir hayat kadını... Olacak şey miydi? Yolları kesiştiğinden beri biliyordu olmayacağını Leyla... Bunu en başından söylemişti ona Ömer ama gönül Ferman dinler miydi? Dinlemedi! Kıyamet gününün geleceğini bile bile yaşayan her...