7. ÖMER VE MELEK

11.2K 645 177
                                    

DÜZENLENDİ!

----------

Mertoğlu Holding:

Ömer, deyimi yerindeyse, resmen sinirden kudurmuştu.

"Nasıl olur da, aylardır üzerinde çalıştığımız ihaleyi alamazsınız? Hemen bu durumu açıkla bana Melek!"

"Dayı, bilmiyorum... Ben de anlamadım."

Melek, korku dolu gözlerle dayısı Ömer'e bakıyordu. Ömer'in ablası Sedef'in kızı olan Melek, çocuk yaşta babası tarafından annesiyle birlikte terk edilmişti. İkisi de o zamandan sonra dedesi Aziz Bey'in yanında kalıyordu ve Melek iletme okuduktan sonra dayısının yanında çalışmaya başlamıştı. Çok yeni olmasına rağmen, başarılı adımlar atarak işinde yükselmişti. Ve Melek, Ömer'i babası yerine koyarak, sevip saymıştı. Ancak şu anda yaptığı hatanın pişmanlığıyla bakıyordu dayısına.

"Çıldıracağım! Biri artık şu durumu açıklasın!" diye kükreyen Ömer'in karşısında, herkes oldukça çekimser şekilde duruyordu. Ömer, kimseden ses çıkmadıkça, sabrının son hadlerine geldiğini hissediyordu. Ancak hatanın kimde olduğunu bilmediği için kimseye kızamıyordu.

"Çıkın dışarı!" Herkes dışarı çıktıktan sonra telefonu eline aldı ve hızla arama tuşuna baktı. "Ziya, hemen yanıma gel!"

Beş dakika sonra Ziya gelmişti.

"Buyur abi..."

"Ziya, şu ihale işini bir araştır. Ben bu işten hiçbir şey anlamadım."

"Abi ben biraz ön araştırma yaptım zaten. Bu işin içinde ihanet var gibi..."

"Nasıl yani?"

"Yani abi, adamlar ihaleyi 100 Lira farkla almışlar. Bu da demektir ki, bizim teklifimizi zaten biliyorlardı."

"Kim böyle bir şeyi yapar Ziya?"

"Bilmiyorum abi. Sağlam bir araştırmak lazım. Bana bir hafta ver, bulayım."

"Ulan o Hazaroğlu'nu elime verseler, bir kaşık su da boğmak isterken bir de bana karşı ihanetle mi kazandı? Ama pis pis sırıtmasından belliydi. Sana sadece 2 gün... Bul bana o adiyi ve karşıma getirmeden ne tür bir işkence istediğini de sormayı unutma. Sonuçta ölecek olan kişiye son isteği sorulur, değil mi?"

"Abi, iki gün biraz..."

"Ziya! İki gün!"

"Tamam abi."

*

İki gün sonra Ömer'in beklediği haber gelmişti.

"Abi, müsait misin?"

"Gel Ziya..."

"Abi, köstebeği buldum." Ömer, Ziya'ya hiç bakmadan sordu. "Tamam, aldın mı depoya?"

"Hayır abi."

Ömer, öfkeli bakışlarını Ziya'ya çevirdi.

"Neden?"

"Abi... Şey..."

"Konuşsana Ziya!"

"Abi, bunu senin sekreterin yapmış galiba..."

"Elif mi? Yok, yapmaz o kızcağız böyle bir şeyi... Emin misin?"

"Tam emin olmamakla birlikte, onun bilgisayarından çıktığını biliyoruz. Silinmiş ama biz bulduk."

"Ziya, sen iyi misin aslanım? Ne demek emin olmamak?"

"Abi, başka bir şüpheli daha var ama..."

Aşk'ı kıyametHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin