Dört sene önce İstanbul
"Ruhsuz! duygusuz! Kılığına kıyafetine şu oturduğun pozisyona bakan da seni adam zanneder" Diye kükremişti resmen Bahar. Bu sözler üzerine hiddetle ayağa kalkan Hakan sinirden koyulaşmış kahvelerini ateş saçan mavilere dikip...
"Ben gösterirdim şimdi sana adamlığımı!... Ama neyse, Şimdi defol git buradan!" Bahar içi dışı bir, bi kızdı. Hele de sinirlendi mi lafın nereye gideceğini düşünmezdi.
"Ay bende çok meraklıydım senin adamlığına, gidiyorum zaten ama sadece bu odadan çünkü Ömer beyi bekleyeceğim" Dedi ve sinirini alamadığı için devam etti...
"Zaten bendeki de akıl işte, üstü dururken astıyla niye konuşuyorsam" Dedikten sonra hiç cevabı beklemeden çıktı odadan. Hakan da peşinden çıkıp asansöre binmeden önce yakaladı kolundan ve sert bir hamleyle kendine çevirdi...
"Ömer beyi filan beklemene gerek yok, farklı bir şey söylemeyecektir"
"Sanane be, sana mı soracağım kimi bekleyeceğimi"
"Bana bak! düzgün konuş benimle"
"Aman, senin gibi hödükten mi öğreneceğim konuşmayı be" Hakan artık hakim olamadığı siniriyle, Bahar'ı zaten elinin altında olan kolundan hiddetle kendine biraz daha yaklaştırıp...
"Demedin değil mi demedin! Bana demediğini söyle!?" Bahar yavaş yavaş korkmaya başlamıştı. Evet biraz ileri gitmişti ama artık bunun geri dönüşü yoktu. Yine aynı tonda cevap verdi Hakan'a.
"Ne dememişim be! ne diyorsun sen" Hakan yine sinirle...
"Bana hödük demediğini söyle!" Bahar korkusuna rağmen yüzüne yerleştirdiği muzip ifadeyle...
"Ah, çok mu zoruna gitti paşam?" dedikten sonra sanki mümkünmüş gibi yüzünü biraz daha yaklaştırıp, Tam gözlerinin içine bakarak...
"Ama dedim maalesef " Dedi ve Hakan'ın şaşkınlığından faydalanıp kurtuldu elinden. Hakan bütün heybeti ve çattığı kaşları ile Bahar'a tepeden bakarken, Bahar bütün korkusuna rağmen tuttuğu dik başı ve mavi gözlerinden saçtığı ateşle karşılık veriyordu. Tam bu sırada duydukları ses ile ikisi de sesin geldiği yöne baktı...
"Hakan!" Ömer Hakan ile hiç tanımadığı bu kızın yanına yaklaştığında...
"Neler oluyor burada?"
"Bir şey olduğu yok Ömer , ufak bir anlaşmazlık ama hallettik hanımefendi de gidiyordu zaten" Dedi Hakan gidiyordu kelimesine tehditkâr bir baskı yaparak. Umursadı mı? tabii umursamadı Bahar, Ömer'e dönüp elini uzattı ve...
"Merhaba Ömer bey ben Bahar Karacan, sizinle görüşmek için gelmiştim" Dedi fazla detaya girme gereğini görmeden. Ömer şaşkınca Hakan'a baktı ve sordu.
"Sorun ne Hakan?"
"Ne olacak , hanımefendinin babası borçları yüzünden intihar etmeye kalkışmış o yüzden borcu hibe edelim istiyor!" Bahar bu sözler üzerine iyice sinirlenmişti ve artık kendini tutamayarak...
"Senin baban yok mu be adam, anne baba sevgisi nedir bilmez misin!?" Diye sesini yükseltince Hakan...
"Yok benim annem babam, yetimhanede büyüdüm ben oldu mu!?" Bahar bu söyleneni elbet teki ciddiye almadı. Bu kadar düzgün ve başarılı bir adamın yetimhanede büyüdüğüne inanmadı, kendisiyle dalga geçtiğini düşündü ve alay barındıran bir ses tonuyla cevap verdi.
"Hı hı bende inandım, Maşallah ailen sana her şeyi vermiş ama insanlığı öğretememiş maalesef" Deyince Hakan sinirle üstüne yürüdü Bahar'ın ama Ömer ona engel olarak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'ı kıyamet
Genel KurguÜnlü bir iş adamı ve bir hayat kadını... Olacak şey miydi? Yolları kesiştiğinden beri biliyordu olmayacağını Leyla... Bunu en başından söylemişti ona Ömer ama gönül Ferman dinler miydi? Dinlemedi! Kıyamet gününün geleceğini bile bile yaşayan her...