Evet arkadaşlar yine ve yeni bölümle sizlerleyim. Artık hikayemiz bir İstanbul, bir İzmir'de geçtiği için, geçiş kısımlarını noktalarla ayırdım. İyi okumalar, umarım beğenirsiniz. Hatalarım varsa af fola.
"Oğlum nasıl doktor bey"
"Durumu stabil Hanife hanım, sadece uyanmasını bekliyoruz"
"Madem durumu iyi neden üç gündür uyanamıyor oğlum"
"Hanife hanım uyanamamaktan ziyade uyanmıyor oğlunuz"
"Ne... ne demek bu"
"Bakın Hanife hanım oğlunuzun aldığı darbeler az değil, bir çoğunu da kafasına almış tedavisini tamamlayabilmek için uyanmasını bekliyoruz ama oğlunuz uyanması gerektiği halde uyanmıyor. Daha doğrusu direnmiyor sanki. Başka diyebileceğim bir şey yok maalesef"
"Peki yanına girebilir miyim"
"Tabi ama sadece beş dakika" Tam Hanife hanım Ömer'in yanına girecekken arkasından duyduğu cılız sese döndü.
"Hanımım, birde ben görebilir miyim oğlumu?" Nergis anne gözlerinde yaşla sormuştu bu soruyu. Günlerdir karakol ve hastane arasında mekik dokumuş, şu yaşında hiç üzülmediği kadar üzülmüştü. Hanife hanım bu soru üzerine öfkeyle baktı Nergis anneye.
"Hangi yüzle gireceksin oğlumun yanına, sen hapislerde sürünecek olan oğlunun yanına git!"
"Yapma hanımım, Ali o kadar da suçlu değildi, haklı sebepleri vardı"
"Ali'nin suçu, o kadını abisine tercih etmesiydi"
"Ölü bir kadından bahsediyoruz hanımım, bu kadar acımasız olmayın"
"Olmayacak duaya bile isteye amin demiş, olmayınca da ölmeyi düşünecek kadar zayıf bir kadından bahsediyoruz" Bu sözlerle artık öfkelenme sırası Nergis annedeydi. Hanife hanımın gözlerinin içine baka baka söyledi sözlerini.
"Daha 16 yaşında hayatı karartılmış bir kızdan bahsediyoruz Hanife hanım! Leyla sizin kızınız gibi kuş tüyü yastıklara doğmamış, paradan başka bir şey düşünmeyen bir üvey annenin, küçücük yaşında ona tecavüz edip geneleve satan bir üvey babanın eline düşmüş" Nergis anne derin bir nefes aldıktan sonra devam etti sözlerine.
"Yine de çok güçlü bir karaktere sahipti Leyla ve inan o senin çevrendeki kibirden gözünün önünü bile göremeyen kızlardan çok daha fazla hak ediyordu mutlu olmayı" Bütün bu sözlerden etkilenen Hanife hanım yine de kuyruğunu dik tutma çabasındaydı.
"Ne yapabilirim ben mi ayırdım onları?"
"Sen ayırmadın belki ama bir kadın, bir anne olarak sarıp sarmalasaydın Leyla'yı o zaman belki Ömer'de böyle kolay vaz geçmezdi. O çocuk babası öldüğünden beri sizin için yaşıyor oysa siz ona bir mutluluğu bile çok gördünüz" Hanife hanım yine öfkeyle yaklaştı Nergis anneye.
"Git buradan Nergis, duydun mu git buradan!" Nergis anne çaresiz ve kırgın bir şekilde arkasını dönmüş gidiyordu ki Ömer'in odasında bir hareketlenme oldu. Koşarak gelen hemşirelerin ardından doktor da koşarak odaya girince, bir telaş sardı Hanife hanımı. Eli kalbinde oğlundan gelecek haberi beklerken, bir hemşirenin odadan çıkmasıyla korkarak sordu Hanife hanım.
"Ne, ne oldu oğluma?"
"Kötü bir şey yok Hanife hanım Ömer bey uyandı" Duydukları ile derin bir nefes aldı Hanife hanım
"Oğlumu görebilir miyim?"
"Şu an doktor yanında, çıktığında size bilgi verecektir"
............................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'ı kıyamet
Ficción GeneralÜnlü bir iş adamı ve bir hayat kadını... Olacak şey miydi? Yolları kesiştiğinden beri biliyordu olmayacağını Leyla... Bunu en başından söylemişti ona Ömer ama gönül Ferman dinler miydi? Dinlemedi! Kıyamet gününün geleceğini bile bile yaşayan her...