12. Bölüm: Örümcek Bacaklı Adam

10.5K 777 60
                                    

Nur hızlı adımlarla bahçeye çıktı. Hava almaya ihtiyacı vardı. Derin derin nefesler alarak havayı ciğerlerine çekti. Yanında nefes alıp veren başkasının sesini duyunca hemen kafasını yana çevirdi. Toprak'ı görmeyi hiç hemde hiç beklemiyordu. Toprak'ta kafasını ona çevirdi. Ve yapmayacağı bir şey yapıp gülümsedi.  Gözleri birbirlerine çok yakındı. Nur bir süre şaşkınlıkla Toprak'a baktıktan sonra bir iki adım geriye gitti.

"Sen ne hakla yanıma gelirsin?" Toprak söylediklerini umursamadan gülümsemeye devam etti.

"Bu bahçe bu okulda olan herkese açık." Gözlerini devirmeden yapamadı Nur.

"Tamam. O zaman bende odama giderim." Gideceği anda Toprak kolundan tutup onu durdurdu. Nur öfkeli gözlerini ona çevirdi.

"İyi misin?"

"Sen ne zaman başkalarını umursamaya başladın ki?"

"Bak! İntihar eden kız bu." İki kız Nur'un orada olmasını umursamadan ve ses tonlarını düşürmeden konuşamaya devam etti. Nur içinde büyüyen bir öfke hissetti ve kolunu Toprak'tan kurtardı.

"Bütün okula intihar ettiğimi söyledin."

"Biliyorsun ki..."

"Seni dinlemek istemiyorum. Arkadaşım için üzülmeyi doğru düzgün bile yapamıyorum senin yüzünden." Koşarak okulun içine girdi. Arkasında donakalmış bir Toprak bıraktı.
***********
"Bırak beni!" Diye bağırdım fakat kadın umursamadı bile.

"Yol boyunca bir çeneni kapatamadın. Az kaldı."

"Nereye gidiyoruz?"

"Patrona gittiğimizi söylemiştim sana."

"Patron nerede ki?"

"Onu da zamanla öğrenirsin." Kadın bir anda durdu ve geniş kapıda bulunan el işaretinin üstüne elini koydu. Kapının açılmasını bekliyordum lakin onun yerine zemin açıldı. Çığlıklarım eşliğinde yerde yuvarlandık. En sonunda zemine kadınla ayrı bölgelere düştük. Kendime gelip etrafıma bakındım. Birkaç meşale kalın duvarlara dizilmişti ve etrafa az da olsa ışık veriyordu. Burası bana bir mağarayı anımsatmıştı. Bir adım atmamla ayağımdan çıkan ses etrafta yankılandı. Birinin beni duymasından korktuğum için hemen etrafıma bakındım. Kadın hızla yerden kalktı ve bileğimden yakalayıp beni çekiştirdi.

"Hey bırak beni." Diye bağırdım. Kadın beni umursamadan devam etti.

Yaklaşık 20 dk bu böyle sürdü. Kadın en sonunda bileğimi bıraktı. Ardından bir iki adım öne çıktı.

"Efendim...ejderha elementine sahip olan kız şu an arkamda." Benden bahsettiğini duymam kanımı dondurdu. Etraf bir anda aydınlandı ve bir adam yüzü önümde belirdi. Büyük bir koltuğa oturmuş bacakları örümceklerin bacaklarıyla aynı iken belden yukarısı bir insanla aynıydı. Gördüğüm manzarayla bir iki adım geriye gitmeye başladım. Bunu fark eden kadın hızla kolumdan tuttu ve beni öne attı. Dengemi kaybedip yere düştüm.

"Demek ejderha elementi gücüne sahip olan sensin." Bir anda ayağa kalktı ve üzerime gelmeye başladı. Korkuyla geriye doğru gitmeye çalıştım.

"Benden uzak dur!" Sesim titremişti. Adam birden durdu.

"Benden korkuyor musun?" Bir an ne diyeceğimi bilemedim ve sadece sustum. Kadın büyük bir ilgiyle olanları izliyordu.

"Güçlerini kullanabiliyor musun?"

"Eğer kullanabilseydim şu an burada olmazdım." Adam dediğime karşılık gülümsedi.

"Güzel! Güçlerine güveniyorsun." Hızla ayağa kalktım ve avucumu açtım. Kadın tam bir adım atmıştı ki adam elini kaldırdı. İlk defa gücümü saldırmak için kullanacaktım. Tabi yapabilirsem!

Bu sefer saniyeler içinde kan kırmızısı renginde güç elimde belirdi. Derin bir nefes aldım ve...

Ona ateş ettim. Bu sefer daha kolay olmuştu. Adam kaçmak için bir harekette bulunmadı. Gücüm ona geldi ve adam yere kapaklandı. Kalktığı zaman gülüyordu. Aynı zamanda yüzünde şaşkınlık ifadesi de vardı.

"Bu harika! Daha güçlerini kullanmasını bilmeden beni yere kapaklayabildin. Ayrıca itiraf etmeliyim canım çok acıdı." Tekrar avucumu açtığım an konuştu.

"Bu kadar yeter değil mi? Sonuçta hala güçlerini kullanmasını bilmiyorsun seni rahatlıkla yenebilirim." Avucumu indirmedim ve kan kırmızısı rengindeki güç elimde belirdi. Bu sefer daha güçlü bir atış olmalıydı. Ona doğrulttum ve gücü serbest bıraktım. Adam yine kaçmak için bir harekette bulunmadı. Bu sefer yere düşmesiyle birlikte yerde hafif bir delik oluştu. Hızlı bir şekilde kalktı. Canı acısa da yüzündeki gülümseme kocamandı.

"Çabuk öğreniyorsun."

"Bırak gideyim. Benden ne istiyorsun?" Kadın hızla yanıma geldi.

"Efendim. Benim yerime onu alın. O benden daha güçlü ve daha genç sizin işinize daha çok yarar."

"Ne demek istiyorsun?" Diye dehşetle sordum.

"Bende zaten öyle düşünüyordum." Adam hızla kadının yanına geldi ve boğazından tutup havaya kaldırdı.

"Senin yerine o daha çok işime yarayacak." Kadını yere attı ve örümcek bacaklarından birini kadına sapladı. Kadının çığlıklarıyla benim Çığlıklarım birleşti. Adam kana bulanmış bacağını çıkardı.

"Sen gel. Bir mendil getir. Bacağım kirlendi." Orada duran birisi koşarak uzaklaştı. Gözlerim kocaman açılmış bir şekilde adama bakıyordum.

"Be...beni de mi öldüreceksin?" Korkudan kekelemiştim. Adam yavaşça üstüme yürümeye başladı. Korkuyla o üstüme geldikçe ben geri gitmeye başladım.

"Sen benim istediğim her şeyi yapacaksın. Sonsuza kadar. Bir ejderha elementini daha nerede bulabilirim?" Göz yaşlarım yavaşça yanağımdan süzülmeye başladı.

"Lütfen...Ben senin hiçbir işine yaramam."

"Hayır sen çok güçlüsün. Yakında sen de bunu keşfedeceksin." Sırtımda hissettiğim soğuk duvarla daha fazla titremeye başladım.

"Sen Dilara Özsoy senle birlikte çok güçlü olacağım."
***********
Pamir saklandığı yerden polislerin girdiği geçite baktı. Bu geçit onları dünyaya götürecekti. Bütün polisler geçitten geçince etrafta kimse kalmadı.

Pamir vampirlik güçleri sayesinde kimseye görünmeden buraya gelmişti. Bazen vampir olduğu için kendini şanslı sayıyordu. Ama bazen...

Derin bir nefes aldı ve geçitten geçmeye hazırlandı. Pamir Dilara'ya bir şey olmasına asla izin vermeyecekti.

Neden bunları yapıyordu? Neden Dilara'ya bir şey olmasından ölesiye korkuyordu?

Tüm bunların cevaplarını sonra öğrenmeye çalışacaktı. Kendini hızla geçite attı. Mavi ışık etrafını kaplarken dünyaya gelmişti işte.

O hayatı boyunca vampirlik güçlerini saklamaya çalışmıştı. Şimdi element güçlerini de saklaması gerekecekti. Polisleri hemen gördü ve peşlerine takıldı. Vampir olması iyi duymasını da sağlıyordu. Bu yüzden konuşulanları duymak onun için zor olmadı.

"Dilara'nın sinyali yerin altından geliyor."

"Yanında çok güçlü bir şey olmalı bu yüzden rahatlıkla sinyalini buluyoruz."

"Peki bu ne olabilir?" Çok yavaşlardı ve böyle giderse Dilara için çok geç olabilirdi. Hızlıca koştu ve bir polisin elindeki telefonu aldı. Ardından durmadan devam etti. Yaptığı tehlikeliydi ama Dilara daha önemliydi. Telefondan sinyalin yerini buldu ve tüm hızıyla birkaç dakikada oraya vardı. Geniş olan ve üstünde el izi olan bir kapının altından geliyordu sinyal. Pamir hızla zemini deldi ve bir yol olduğunu gördü. Az kalmış olmalıydı. Hemen içine atladı ve kaydığı yolun bitmesini bekledi. Kısa sürede umduğu oldu. Hızla koşmaya başladı.

En sonunda bir alana vardı. Yol burada bitmişti. Hemen etrafına baktı fakat kimse yoktu. Yerde bir cisim  görünce hızla o tarafa gitti ve cismi eline aldı.

Bu bir kolyeydi. Hemde Dilara'nın hiç çıkarmadığı bir kolye.

Ejderha ElementiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin