Arkadaşlar memlekete gideceğim ben. Bu yüzden 15 gün kitapla ilgilenemeyeceğim. Ama geldiğimde oy sınırını geçmiş olursanız bölümü hemen yazıp atacağımdan emin olabilirsiniz.
42. Bölüm
"Sorunun cevabı evet." Dedim kısa bir süre sonra. "Ben seni seviyorum Pamir. Hem de herkesten daha fazla."İnanamıyorum, söylemiştim. Söylemeye cesaret edemediğim şeyi sonunda söylemiştim. Sanki üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordum. Utanıyordum evet, ayrıca korkuyordum da. Korkumun sebebi tepkisiydi. Ama yine de bu hisler garip hissettiriyordu. Nasıl desem.....mutlu gibi. Bu anda sonsuza kadar takılıp hep aynı şeyleri söylemek istiyordum.
Gözlerindeki parıltıyı görmek beni o kadar mutlu etmişti ki. Tek ben sevmiyordum bu adamı. Aynı hisleri o da bana karşı hissediyordu. Bunu anlayabiliyordum ve bu kendimin özel olduğunu hissettiriyordu.
Hiçbir şey söylemedik. Sessiz bir şekilde birbirimize baktık. İkimiz de gözlerimizi birbirimizden ayırmıyorduk. Ben ilk onun konuşmasını bekliyordum, büyük ihtimalle o da benim. Ama ikimizden de atak gelmiyordu.
Sonunda bu sessizlik beni germeye başlayınca "Ee." Diye mırıldandım. "Bir şey söylemeyecek misin?"
"Söylememi mi isterdin?"
"Ee....evet."
"Biliyordum." Dedi ukala bir sesle. "Beni sevdiğini en başından beri biliyordum."
"Bende biliyordum." Dedim öfkeyle. Ukala bir tepki vermesi sinirlerimi ziplatmisti. "Hem de kendi ağzınla bile dedin."
"Evet." Dedi ve sandalyeden kalkıp yatağın baş ucuna oturdu. "İyi ki söylemişim." Eli yanağıma giderken kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Zaten onun yanında hep hızlıydı.
"Şimdi ne olacak?" Dedim meraklı bir sesle. "Bundan sonra ne yapacağız?"
"Ne yapmamızı istersin?" Dedi alayla sırıtarak.
"Sen söyle." Dedim yanaklarım kızarırken.
"Ama ben senden duymak istiyorum." Dedi ve yavaşça bana yaklaştı. Dudaklarımdan öpeceğini sanıp heyecanlandım ama o pislik yanağımı öptü. Sonrasında şaşırdığımı görünce suratı alaylı bir hal aldı. Öfkeyle göğsüne vurdum. "Pisliğin tekisin."
"Ve sen bu pisliğe aşıksın."
"Ve sen de bu prensese aşıksın." Dedim parmağımla kendimi gösterip.
"Hani nerede?" Dedi Pamir gözlerini etrafta gezdirerek. "Göremiyorum."
"Bu anı bozmasan olmuyor zaten." Diye homurdandım.
Bunun üzerine güldü. "Şaka yapıyordum sadece. Takılma." Ardından elimi tuttu ve dudaklarına götürdü. Yaptığı şeye şaşırırken farkında olmadan soluğum kesildi. Bu adam beni bir gün öldürecekti. "Aşık olduğum prensesi görebiliyorum."
"Kim?" Dedim sırıtarak.
"Duvar."
Sinirle elimi ondan çekip tekrar göğsüne vurdum. "Gerizekalı." Dedim kollarımı göğsümde birleştirirken. "Kimden romantik bir an bekliyorum ki. Ulan, sevdiğimi söyledim az önce. Normal bir erkek olsa öper falan ama sen hödüğün teki olduğun için anca alay ediyorsun."
Soluksuz bir şekilde bunları söyledikten sonra derin bir nefes aldım. Ve.....söylediğim şeyleri fark ettim. Allah'ım, az önce bunları söylememiştim değil mi? Utançla gözlerimi kaçırırken "Yani öper falan derken ciddi değildim." Dedim. "Yani öyle bir şey düşünmüyorum ve tabi istemiyorum. Yani senden romantik bir an da beklemiyorum. Yani ben-" Sözlerimi kesen şey dudaklarıma yapışan dudakları oldu. Ani tepkisiyle gözlerim büyürken çok geçmeden ona karşılık verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Elementi
FantasyHiç Maria gezegenini duydunuz mu? Ya da oraya gittiniz mi? Ben orada yaşıyorum. Ve inanın bana oradaki hayat dünyadakinden tamamen farklı. Sanırım bir dünyalı olmayı tercih ederdim. Benim de gezegenime göre sıradan bir hayatım vardı. Bazı sorunlarım...