"İkinci olarak gelmemeliydin." Dedi öfkeyle Pamir. Kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Sanane." Dedim. "Niye beni umursuyorsun?" Bir süre cevap vermedi. Bu sorunun cevabını düşündüğü her halinden belliydi. Sonunda derin bir nefes aldı.
"4 ay gibi bir süre istesek de istemesek de hep birbirimizle karşılaştık. Yaşadığımız bir çok şey oldu. Artık senin düşmanın olmaktan çok uzağım." Dedi. Ardından kararsız bir sesle ekledi. "Yani artık arkadaş sayılırız."
"Arkadaş mı?" Dedim şaşkınlıkla. Günün birinde Pamir'le arkadaş olacağımı kim bilebilirdi?
"Belki de haklısın." Dedim. "Ama biz istemeyerek birlikte olduk. İstemeyerek bunca şey yaşadık." Bunun üzerine tek kelime etmedi ve motoruna bindi. Binmeye kalkacağım anda "Bence sen kendin gitsen daha iyi olur." Dedi. Şaşkınlıkla ona bakarken motoru çalıştırdı ve giderek uzaklaşmaya başladı.
"Oha!" Dedim kendime engel olamayarak. "Bir insan bu kadar mı dengesiz olur? Hani az önce arkadaş sayılırdık?" Sinirle yolda yürümeye kalkacakken birinin sesini duymamla durdum.
"İstersen seni bırakabilirim Dilara." Bu sesi çok iyi tanıyordum. Atalay'dı. Yanımda duran siyah renkte bir arabanın içinde oturuyordu ve bana doğru bakarak sırıtıyordu.
"Köleniz olduğunu düşündüğünüz kişileri eve bıraktığını bilmiyordum." Dedim alaylı bir sesle.
"Ah hadi ama Dilara." Dedi. "Benden bu kadar korkmana gerek yok."
"Elimden zor kaçtın." Dedim öfkeyle.
"Hayır kolay oldu." Dedi. Bunun üzerine derin bir nefes aldım. Şu an onun yanında olmam çok tehlikeliydi. Bende durmuş onunla tartışıyordum.
Üstelik kesinlikle haklıydı. Ondan korkuyordum. Çünkü onu şans eseri alt edebilmiştim. Şirketin merdivenlerini hızla çıkarak kapıdan girdim. Arkamdan Atalay'ın "Bu sefer kaçmana izin veriyorum. Yine görüşeceğiz." Dediğini duydum.
Babama yardım etmek için ikinci olarak ben geliyordum ve o da geliyordu. Onunla orada karşılaşacak hatta birlik olacaktık. Üçüncü kişi Pamir olmasa vazgeçmem çok muhtemeldi.
Hızla toplantı odasının kapısını açtım. Düşündüğüm gibi babam tek başına oturmuş planı tekrar gözden geçiriyordu. O kadar dalmıştı ki kapının açıldığını bile duymadı.
"Baba." Dedim. "Biraz konuşabilir miyiz?" Babam sesimi duyduğu an bana baktı ve kafasını salladı.
Yavaşça yanına gelip koltuğa oturdum ve gözlerine baktım. O ise elindeki kağıtla ilgilenmeyi tercih ediyordu.
"Atalay'la aranızda ne var?" Dedi.
"Zaten onu anlatmaya geldim." Dedim. Ve başından başlayarak Atalay'la yaşadığımız bütün olayları anlattım. Babam bazen kafasını salladı. Bazen de kaşlarını çattı. En sonunda bitirdiğimde derin bir nefes aldı.
"Her ne olursa olsun ona ihtiyacım var." Dedi. "Yanımda olacak."
"Ama tehlikeli!" Dedim. "Bana her an zarar verebilir."
"Ama Atalay yanımda olmazsa düşmanlarım bana zarar verir." Dedi babam sert bir sesle. Bunun üzerine şaşkınlıkla ona baktım.
"Sen kendini düşünüyorsun." Dedim.
"Kendimi düşünmek zorundayım." Dedi. "Şimdi git ve güçlerine çalış. Orada sana ihtiyacım var." Sinirle ayağa kalktım. Söylemek istediğim çok şey vardı ama boğazım düğümlenmişti. Neden böyle birine yardım ediyordum?
Hızla kapıdan dışarı çıktım ve arkama bile bakmadım.
************
Biliyorum bölüm çok kısa oldu. 7 gündür yeni bölümü yazıp atmıyordum. Sizi bekletmek istemediğimden bölümü yazmaya çalıştım ama inanın hiç yazasım yoktu. Daha fazla yazarsam saçmalayacağımı anladığım için burada bıraktım. Bir sonraki bölümü daha uzun yazmaya çalışacağım. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Elementi
FantasíaHiç Maria gezegenini duydunuz mu? Ya da oraya gittiniz mi? Ben orada yaşıyorum. Ve inanın bana oradaki hayat dünyadakinden tamamen farklı. Sanırım bir dünyalı olmayı tercih ederdim. Benim de gezegenime göre sıradan bir hayatım vardı. Bazı sorunlarım...