"Bazı anlar vardır zaman dışarda ,dünya dışarda. Sanki kendimizi dünyaya kapatmışız gibi. Sanki bütün kötü anılarım silinmiş sadece sen varmışsın gibi.."
"Bir gün sana doğru yola çıktım hava karlıymış , buzluymuş. Yürümeye başladım. Sadece gelip san...
"Önceden bilmezdim bi kelimenin bu kadar dile ağır gelebiliceğini , baba demenin bu kadar zor olabileceğini. Şimdi çıksan gelsen baba saçlarımı okşayıp kızım desen, bağrına bassan. Olmaz mı baba? Aldığın nefesin varlığını bilmek bile yetiyormuş meğersem. "
Hazer yağmurun altında ıslansa da ısrarla mezarın başından kalkmayan karısının omuzlarına arabadan getirdiği battaniyeyi örttü. Zolay Ağanın ölümünün üzerinden 1 hafta geçmiş ve Farah her gün saatlerce mezarın başında ağlamıştı. Hazer şiddetlenen yağmurla birlikte çaresizce Farahın ellerini tuttu. Burada kalırsa hasta olacaktı.
-Hadi Farahım, gidelim
-Ben baba demeyi çok özledim Hazer , çok.
Hazer cevap veremedi, ne denirdi ki? Farahı kollarının arasına alıp sımsıkı göğsüne bastırdı, birlikte arabaya yürüdüler. Farahı oturtup direksiyonun başına geçti. Yıllardır birilerinin ölüm haberini alıyordu Farah, en son Cihan. Ama aklından hiç geçmemişti babasının , en güvendiğinin ölebileceği. Ama ölüm çok yakındı hemde çok.
-Ben kendi evime gitmek istiyorum, annem yalnız
-Tamam hayatım nasıl istersen , size gidelim.
Araba durduğunda Farah az olan gücüyle arabadan indi, babasının kollarında öldüğü yerdeydi. İlerleyip konaktan içeri girdi, her sabah babasının boynuna sarıldığı yerdeydi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Salona girdi, annesinin elinde 45 yıllık hayat arkadaşının fotoğrafı vardı. Bir kez daha öpüp konsolun üzerine koydu. Farah annesinin yanına gidip dizlerinin dibine oturdu, başını annesinin dizlerine koydu.
-Babamsız nasıl olacak anne
Esma Hanım bir yandan ağlıyor bir yandan kızının saçlarını okşuyordu.
-Olmayacak kızım.
-Her baktığım yerde babam.
-Alışacaksın kızım.
-Babamda böyle demişti, kollarımda son nefesini vermeden önce.
Farah , Fıratla Hazerin gelişiyle ayağa kalktı. Abisine sarılıp uzun süre öyle kaldı, baba hasretini ancak biraz olsun böyle dindirebiliyordu. İkisi de gözyaşlarını sessizce birbirlerinin omuzlarına akıttı. Farah daha sonra abisinin karşısına oturup derin bir nefes aldı.
-Abi ,bi haber var mı? Babamıza bunu yapanlar bulunamadı mı hala
-Bütün herkesi seferber ettim bugün yarın haber gelecek babamıza bunu kimin yaptığını öğreneceğiz.
-Tahammülüm kalmadı abi , babamın mezarına gidip sana bunu yapanları bulamadım demek çok zor.
Şarkıyı açalım..
Fırat telefonun çalmasıyla yerinden kalktı. Beklenen haber gelmiş olabilirdi, herkes ona döndü.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Fırat telefonu kapattığında , ayakta kalakaldı. Elindeki telefon yere düştüğünde , Esma Hanım ayaklandı.
-Kimdi arayan oğlum
Fırat annesine değil Hazere bakıyordu.
- Babamın katillerini bulduk ana.
-Kim , söyle kim.
-Cevher Şaadoğlu, Hazerin amcası
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Farah duyduklarını anlamaya çalışırken beyninde " olamaz "diye sesler yankılanıyordu. Bir tarafta babası bir tarafta kocası kalakalmıştı Farah ortalarında.
-Ne diyosun sen abi
-Kocanın ailesi babamızın katilleri
Hazer çaresizlikle ayağa kalktı
-Farah bir dinleyin, ben..
Fırat , Hazerin diyeceklerini beklemeden avluya çıktı. Adamlara seslendi
-Semih ne kadar adam varsa topla, Şaadoğlu konağına gidiyoruz.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Farah ayakları titreyince arkasındaki masaya tutundu. Ama ayakları onu taşımadı , gözleri karardı. Ne derse desinler, her mutluluğun bir sonu vardı ve mutlu sonla biten aşk yoktu....