***Oyverip yorum yaparsanız sevinirim. Birlikte büyüyelim...***
Alışveriş sistemi gerçekten çok tuhaf. Ne istediysem hepsini hiç bir şey vermeden alabildim. Hatta etraf bize bir şeyler satmak isteyenlerle doluydu. Biraz can sıkıcı bir durum olsa da sistemleri bu şekildedir belki diyerek geçiştirdim.
İnanılmaz eğlendik. Peark ile bol bol sohbet ettik. Kardeşimi daha yakından tanıma fırsatı buldum. Hatta Mika'nın beni yakında ailenin geri kalanı ile tanıştıracağını da öğrendim. Sabırsızlanıyorum. Peark dışında bir de kız kardeşim varmış. Peki Mika'nın eşi bu durumu nasıl karşılayacaktı. Peark'ın dediğine göre beni öğrendiğinde ben daha çok küçükken direk beni yanına almak istemiş. İnsanlığın elinde düzgün yetiştirilemeyeceğimden korkmuş. Bence bu beni seveceği anlamına geliyordu.
Odaya hep birlikte döndük. Elimdeki torbaları bırakmam lazımdı. Sonra da Mika'yı görecektik. Onu gerçekten önemsiyordum. Bizim için çok fazla şey yapmıştı.
Aldıklarımdan birkaçını beğendim ve üzerimi lavaboda değiştirdim. Peark ile Aiden'de bu alışveriş sırasında baya iyi anlaşmaya başladılar.
"Hadi gidelim" diye çıktım lavabodan.
"Nora seni uyarmam lazım babamı çok kötü görebilirsin... Ama o çabuk iğleşir"
Bu tip durumlara alışmam lazımdı. Onaylarcasına başımı salladım. Belki Mika'nın eşini de görebilirdim. Hasta ise mutlaka yanında olmalıydı.
"Tamam sakin olacağım" dedim ve Peark'a doğru elimi uzattım.
Eli elime değdiği an kendimi inanılmaz büyük ve gösterişli bir odada buldum. Etrafıma bakarken Mika'yı yatakta öylece yatarken buldum.
"Mika" diye yavaşça ilerledim ona doğru.
"Yapılan ilaçlar şu anda onun uyumasını sağlıyor tatlım"
Sesin geldiği yere doğru döndüm. İnanılmaz güzel, sarı upuzun saçlı, yeşil gözlü, uzun ve gösterişli bir kadın duruyordu. Yavaş ve tedbirli adımlarla bana doğru yaklaşıyordu.
"Çok değişmişsin, büyümüşsün" yüzünde güzel bir gülümseme vardı. Ruhuma dokundu.
"Beni daha önce görmüş müydünüz?" şaşırmıştım. Değişip büyüdüğümü nasıl bilebilirdi ki?
"Elbette... Seni hissettiğim ve olanları Mika bana anlattığından beri neredeyse her ay gelip seni kontrol ediyordum..." yanıma gelip elini omzuma koydu "Ama yeniden hamile kaldım ve beş yıldır gelemedim"
Hiçbir şey söyleyemedim. Çok değişik bir histi. Ailemi kaybettim derken başka bir ailemin olduğunu bilmek çok tuhaf bir histi.
"Küçük kardeşini görmek ister misin?"
"Çok isterim" dedim hevesle. Aiden'e döndüğümde Peark ile ikisinin de yüzü gülüyordu.
"Getireyim ben o halde sen babanın yanına geç istersen" dedi ve ortalıktan kayboldu.
Eva'nın babanın demesi çok hoşuma gitmişti. Yavaşça Mika'nın yanına doğru ilerledim. Öylece hiç kıpırdamadan yatıyordu.
"Mika" diye seslendim usulca. Yatağının ucuna oturdum. "Bizim yüzümüzden bu halde değil mi?"
"Hayır elbette kendini fazla zorlamış" diye atıldı Peark. "Bedeninden ayrılıp ruhuyla sana dokunmuş... Bunu yapmak çok zordur ve ruh bedene geri dönerken bir parça bırakır... Babam bu sebepten yatıyor"
"İyi olacak" dedim usulca. Ölü gibi yatması hiç hoşuma gitmemişti. Neden kendini bu kadar zorladı ki?
Birkaç dakika kimse konuşmadı. Konuşacak da pek bir şey yoktu açıkçası. Eva'yı bekliyordum. Kardeşimi görmek için sabırsızlanıyordum.
Odanın kapısı açıldı ve Eva elinde yaklaşık Altı aylık gibi görünen bir bebekle içeri girdi. Beş sene dememiş miydi?
"Sizin zaman anlayışınızla bizimkisi biraz farklı Nora" Bana bakmaya çalışan bebeği kucağında tutmaya çalışıyordu "Buradan dışarı çıktığımızda bizim için zaman hızlanıyor..."
"Nasıl yani şu anda biz buradayken gemide ne kadar zaman geçti?" Aiden inanılmaz meraklı bir şekilde sordu soruyu. Aslında benimde aklımdan geçen ilk soru buydu.
"Yaklaşık yedi ay olmalı"
Aiden'in hayal kırıklığını gördüm. Açıkçası bende hayal kırıklığına uğramıştım. Bizim için kimse gelmemişti. İletişime geçmemişlerdi. Yollarına devam ediyor olmalılardı.
Bunu düşünmemeye çalışıp Mika'nın yanından kalktım ve kardeşime doğru yürüdüm. Bana atılmaya çalışıyordu. Kollarımı uzatıp onu Eva'nın kucağından aldım.
"İsmi ne?"
"Leylin... Pek sevecen değildir aslında ama seni sevdi"
"Bende onu sevdim"
Bir saniye kucağımda durmuyor bir sağa bir sola bakmaya çalışıyordu. Çok değişik bir duygu.
Mika birden derin bir nefes alıp yataktan fırladı. Leylin korkudan kucağımdan sıçrayıp boynuma sarılmıştı. Nefesi hırıltı gibi çıkıyordu.
"Nora" diye bağırdı peşinden. İnanılmaz derecede korkmuştum.
"Buradayım" dedim ve Leylin'i Eva'nın kucağına verip Mika'ya doğru yürüdüm. Yanına gittiğimde kolumdan sıkıca tuttu.
"Dünya'ya gitmemiz lazım"
"Ne?"
"Oradaki insanlar... Bize ihtiyaçları var... Oraya gitmemiz lazım"
***Oyverip yorum yaparsanız sevinirim. Birlikte büyüyelim...***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Dünya
Science FictionDünyada kalmak için gönüllü olan çok fazla insan var. Yeni bir dünya bulamayacağımızı düşünen, bir yıldızın çekim kuvvetine yakalanıp yok olacağımızı düşünen, hatta uzaylılar ile karşılaşıp saldırıya uğrayacağımızı düşünen. Ama bizler umudunu kaybet...