***Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. Birlikte büyüyelim...***
Neler olduğunu anlamadan Prlin bir anda odada belirdi. Hızla Mika'nın yanına ilerledi. "Ne gördün Mika" diye silkeledi onu. Ağzımı bile açamadım. Önemli bir durum oluyor olmalı.
"Onlar... Yanıyorlar." Bir çeşit transta gibiydi. Hep aynı noktaya bakıyordu "Güneş ölüyor... Bu suikast... Korah'lar" dedi ve olduğu yere geri bayılırcasına yattı.
Eva hızla yanımıza geldi "Neler oluyor?" Leylin'i Peark'a doğru uzattı.
"Bedeninden ayrılınca bazı gerçekleri görmüş olmalı... Bekleyelim uyandığında öğreneceğiz neler olduğunu" Prlin son sözlerini söyledikten sonra ortalıktan kayboldu.
Odadaki herkes korkmuşa benziyordu. Hiç kimse konuşmasan birbirine öylece bakıyordu. Bu sessizliğe biri nihayet son vermişti. Çığlığı ile... Leylin Peark'ın kucağında durmak istemiyordu anlaşılan. Çığlık atarak ağlamaya başladı.
Eva kalkıp kucağına alır almaz sustu. "Çocuklar hep birlikte bir yerlere gidelim Mika uyanana kadar"
Hepimiz çok korkmuştuk. Güneşin yok olmasını birileri mi sağlıyordu? Bu çok korkunç bir olay. Birde neden özellikle bana söylemişti? Dünya'yı görme fikri kötü gelmiyordu aslında. Ama bir suikast varsa da bunu biz nasıl önleyecektik ki?
Hep birlikte oturup bir şeyler içeceğimiz kafe gibi bir yere geldik. Burada ilk defa kahve içecektim. Eva'nın söylemesine göre çok ağır oluyormuş. Denemekten zarar çıkmaz diye düşündüm. Mika ile olanları konuşmuyorduk. Ama herkesin aklında bunun olduğu apaçık belliydi. Leylin ise Eva'nın kucağında uyuyup kalmıştı. Öylece konuşuyorduk. Gemi hakkında çok şey konuştuk. Yönetimi ve tabi ki Dünya.
Kendilerinin insan olduklarını kabul etmiyorlardı. Onlara göre insan olamayacak kadar yabani ve vahşi değillerdi. Aslında bir yerde haklılar. Burada Dünya'da olan her şey var. Ama para denen bir şey yok. Herkes çalışıp hizmet veriyor. Yakında bizimde çalışmamız gerekecek. Fakat eğitimlerimizin tamamlanması lazımmış.
Kahvemden bir yudum aldım. Evet sertti ama hoşuma gitmişti sertliği. İçimi baymıyordu. Gülümsedim "Evet sertmiş ama beğendim" dedim.
"Aynı babana benzemişsin" dedi Eva. Bir an için babam aklıma geldi. James... Ben onun kızıydım. Ne olursa olsun öyle olmalıydı. Beni bırakmamalıydı. Babam olarak bahsettiği kişinin Mika olduğunu anlamam biraz zaman aldı. "O da kahveyi sert sever" diye ekledi.
Gülümsemekle yetindim. Hiç tanımadığım birinin üstelik kendisinden olmayan bir adamın çocuğuydum... Bana bu kadar iyi davranması nedense normal gelmiyordu. Ya da insanlar içinde sürekli entrika içinde büyümem beni evhamlı biri haline getirdi.
...
Mika uyandı. Olanların hiç biri hatırlamıyor. Ama Prlin Dünya'ya gitme konusunda karar aldı. Bizi götürmüyor. Tek başına gidip sadece bir keşif yapacakmış. Biz ise düşünce okuma çalışmalarına devam ediyoruz. Aiden çok rahat bir şekilde yapıyordu. Ben ise çok zorlanıyordum. Aiden'e bunu nasıl yaptığını sorduğumda da hep aynı cevabı alıyordum.
"Seni düşünüyorum" her zamanda yüzünde bir gülümseme oluyordu.
"Nasıl ya zihnimizi boşaltmamız lazım ben bunu yapamıyorum"
"Bilmiyorum Nora sen haricinde bir şey düşünmediğim zaman oluyor... İstediğim kişinin düşüncelerini görebiliyorum" yüzündeki gülümseme biraz sinir bozucuydu.
"Nora yanlış anlıyorsun tamamen... Zihnini boşalt dediğimde odaklanman kadar az şey düşün demek istiyorum..." Mika gerçekten çok sabırlıydı. Ama nasıl odaklanacağım bilemiyorum.
"Yapamıyorum Mika"
"Olumsuz olursan yapamazsın zaten... Gece uyurken neler düşündüğünü fark etmeni istiyorum. Uykuya dalarken aklından neler geçiyor?"
Bu günlük eğitim bitti. Bir şeyler yedik hep birlikte. Bu gezegenin yemeklerine çabuk alıştım. Çoğunlukla meyve ve sebze tüketiyorlardı. Çok nadir et yemekleri yiyorduk. Hayvanlara çok değer veriyorlardı. Biz gemide ise resmen katliam yaratıyormuşuz. Etsiz bir öğün yemek çıkmıyordu.
Yemekten sonra dolaşmaya karar verdik. İlk geldiğimizde Mika'nın bizi götürdüğü sahile gittik. Yıldızların kara delik etrafında çizdiği yörünge sebebinden çıkan görsel şölen harikaydı. Bir o kadarda korkunç. Mika'nın anlattığına göre bu gördüğümüz izler belki de milyarlarca yıl önce yutulan yıldızın ışığıdır. Anlamadığım bu gezegenin kaynağı olan yıldız nasıl kara deliğe kapılmıyor? Prlin'in anlatmasında göre güçlendi ve gücü çekin kuvvetini engelliyor. Biz derslerde hiçbir şeyin kara deliklerden kaçamayacağını öğrenmiştik. Dünya bilimcilerinin fizik kurallarına aykırı bir durumdu.
Leylin uyandı ve kumun keyfini çıkarmaya başladı. Bizden başka kişilerde vardı. Önümüzden geçen herkes başı ile mutlaka selam veriyordu. Herkes çok saygılıydı.
"Mika bir şey sormak istiyorum"
"Seni dinliyorum Aiden"
"Burada ki herkes çok sevecen ve saygılı..."
Mika olaylarcasına başını salladı. Hepimiz Aiden'e bakıyorduk.
"Peki annem niye birini öldürdü?"
"Annen çok hırslı bir kadındı. Prlin'in genine en çok sahip olanlarımızın başında geliyordu. Prlin onu özel olarak kendi yerini alabilmesi için eğitiyordu. Sonra Prlin yerini vermekten vazgeçmiş."
"Kimi öldürmüş peki?"
"Prlin'i"
***Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. Birlikte büyüyelim...***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Dünya
Science FictionDünyada kalmak için gönüllü olan çok fazla insan var. Yeni bir dünya bulamayacağımızı düşünen, bir yıldızın çekim kuvvetine yakalanıp yok olacağımızı düşünen, hatta uzaylılar ile karşılaşıp saldırıya uğrayacağımızı düşünen. Ama bizler umudunu kaybet...