Bölüm 20

107 11 1
                                    

***Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. Birlikte büyüyelim...***


Hayallerimdeki gibi değil. Her yer bina... Kimisi yıkılmış... Camları patlamış. İnsanların Paliar'daki gibi sevgi dolu barışçıl olduklarına neden inandım ki. Merhaba dediğim ilk insan elimdeki çantayı alıp kaçtı. Mika dikkat çekmemek için ışınlanmadı gitmesine izin verdi.

Etrafta bir tek ağaç bile yok neredeyse. Olan da kurumuş artık canlı değil... Bu iğrenç gezegene bakarken gözlerim doluyordu. Bu güzelim gezegeni biz bu hale getirmiştik. İnsanlık gelişeceğine aksine daha çok gerilemişler. Evet teknolojik anlamda iyiler fakat bunu hiç de iyiye kullanmamışlar. İnsanların beynini yıkamak için onları istedikleri gibi yönlendirmek için ellerinden geleni yapmışlar.

Barış içinde yaşamaları gerekirdi. Dünya'nın sonuna bu kadar az kalmışken insanlardaki bu hırsın, savaşın sebebini bir türlü anlayamıyorum.

Etrafı izleyerek yolumuza devam ediyorduk. Eva Leylin için gelmemişti ama sürekli Mika ile iletişime geçiyordu. Aiden ise benim gibi şaşkındı. Çantam çalındıktan sonra elimi bir saniye bile bırakmamıştı. Aslında bırakmasını da istemiyordum. Bu yer beni çok korkutmuştu.

"Belki tüm ülkeler bu şekilde değildir" dedim Mika'nın ve Peark'ın da duyabileceği bir şekilde.

"Çok iyimsersin..." diye mırıldandı Mika.

"Öyle olmasını umduğum şeyi söylüyorum"

Yürümeye devam ettikçe daha kötü şeyler göreceğim aklımın ucuna bile gelmezdi. Sokağın ortasında bir adam kadını öldüresiye dövüyordu. Hemen kadını kurtarmak için atıldım ama Aiden engel oldu. Mika ise adamın ensesine çökmüştü çoktan. Adam ise Mika'ya da saldırmaya çalışıyordu ama gücü yetmemişti.

"Bırak beni" diye haykırdı adam.

"Kadın sana yalvarırken neden bırakmadın?" diye aynen adam gibi bağırarak cevap verdi.

Kadın yerde yatmış hıçkırarak ağlıyordu. Peark kadını tuttu ve ayağa kalkmasına yardım etti. Adam bunu görünce iki katı hareketlenmeye ve Mika'nın elinden kurtulmaya çalıştı.

"Sen benim karıma nasıl dokunursun orospu çocuğu"

Mika ve Peark ne dediğini pek anlamasa da Aiden ile biz ne demek istediğini anlamıştık.

Adam Mika'nın elinden kaçmaya çalışsa da pek başarılı olamadı. Dönüp vuramıyordu da. Tek yapabildiği tehditler savurup bağırıp çağırmaktı.

Mika boşta kalan eliyle adamı kendine çevirdi ve ayaklarını yerden kesti. "Bir daha bu kadına veya herhangi birine el kaldırırsan seni gebertirim" dedi. Sesi inanılmaz sinirli çıkıyordu. "İnan bana nasılsa görmez gidecek deme ben anlarım ve o an yanında biterim..."

"Bırak beni" diye bağırdı.

Mika adamın sözünü dinleyip onu direk bıraktığında adam bir anda tökezledi. Neden yüzümde bir gülümseme oluştu. Karısının yanına hızla gitti ve sert bir şekilde tutup sürükleyerek götürmeye başladı. Mika'nın bu adamın zihninden çıkacağını sanmıyorum.

Biraz dolaştıktan sonra tenha bir yer bulup Prlin'in yanına gittik. İnanılmaz teknolojik bir ortamdı. Her yerde ekranlar vardı. Çalışanların bir kısmı sürekli gezegenleri izliyor, bir kısmı gönderdikleri uyduları takip ediyordu. Benim gözlemlediklerim haricinde bir sürü çalışan da olduğu ortadaydı. Bu insanlar neden bir gemiye binmemişlerdi acaba.

Kısa bir gezinin ardından uzun masanın olduğu yere geldik. NASA'nın başkanı ve Prlin toplantı talep etmişti. Çözüm için bir an önce çalışmalara başlanmalıydı. Sandalyelere oturduk. Bizimle birlikte içerine yaklaşık on beş kişi daha vardı. Prlin ve NASA'nın başkanı odaya girdiler.

"Evet arkadaşlar... daha önce de konuştuğumuz gibi ikiz gezegenimizden misafirler var... Başlarının anlattıklarını dinledik. Bunun üzerine diğerleri de geldi... Şimdi Prlin eğer dediğiniz gibiyse bu Korah dediğiniz yaratıkları nasıl durdurucaz?"

"Onları göremeyiz veya konuşamayız... Zaten iletişime geçsek de bir faydası olmaz. Gizlenmeyi çok iyi bilirler. Güneşe yaptıkları her ne ise bunu çözmemiz lazım"

Oturanlardan biri "iyide Güneşi sürekli izliyoruz... Değişik bir şey olsa eminim ki fark ederdik"

"Sandığından daha zeki yaratıklardan bahsediyoruz... bunu kim bilir kaç bin seneden beri yavaş yavaş yapıyorlardır... Kimsenin fark etmemesi açısından"

"Madem bizi yok etmek istiyorlar neden gelip saldırmıyorlar?" dedi aynı adam.

"Güzel soru?" dedi Prlin ve ağır adımlarla adama doğru yürümeye başladı "Dünya'da hüküm süren kurallar olduğu gibi evrende de bu tip kurallar vardır... Bunları denetleyen varlıklar" Adamın yanına geldi "Sen bir suç işleyecek olsan gizlenir misin yoksa açıkça mı yaparsın?"

"Gizlenirim elbette" dedi. "Ama anlamadığım evrenin kuralları var ise ve bu kuralları denetleyenler varsa neden bizim haberimiz yok"

"Farkındalığınız yok çünkü... Açık görüşlü değilsiniz. İnançlarınız farklı... Evrimleşmemişsiniz... Bir bebeğe nasıl kural yoksa sizde de aynı şey geçerli"

Salondaki kimse sesini çıkartamadı. Evrenin kuralları olması fikri değişik gelmişti. Merak ettiğim şey ise Korah'lar buradan ne istiyordu? 


...

***Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. Birlikte büyüyelim...***


Yeni DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin