Bölüm 18

141 12 2
                                    

***Oyverip yorum yaparsanız sevinirim. Birlikte büyüyelim...***

 Hepimiz öylece kala kaldık.

"Nasıl?" diye kekeledim. Nasıl mümkün olabilirdi?

"Prlin insan değil Nora..."

"Ne yani ölümsüz mü?" Aiden'de kekeliyordu.

"Elbette hayır... Prlin'in bedeni öldü... Fakat kendine bir varis bulamadığından ruhunu bedeninden ayırmıyor. Bu ona her dakika-saniye acı ve ızdırap veriyor" Mika bunları anlatırken gözü hep uzaklardaydı. Onun gitmesini istemiyordu anlaşılan. Açıkçası yerine kalma ihtimali beni korkutuyordu. Bende istemiyorum gitmesini.

Uzun süre hiç birimiz konuşmadık. Gerçekten bizim gerçekliğimizden çok farklı bir yer burası. Doğru bildiğimiz çoğu gerçek yanlış. İnandığımız her şey yalan.

Bu konu daha fazla uzamadı. Aiden'de sorularından vazgeçti. Onunda kafası karışmıştı belli ki. Peark bizi odamıza götürdüğünde açıkça uyardı. Bu olanlara alışmamız konusunda. Yargılama yapmamamız gerektiğini düşünüyordu. Prlin sorgulu sevmezmiş. Sonuç odaklı bakarmış her gerçeğe.

Aiden'i bilmiyorum fakat ben düşünmeden yapamıyorum. Belki bu doğrular ile büyüseydim her şey daha farklı olabilirdi.Bildiğim her şeyin yanlışlığı ilk başta güzel gelse de ölmüş olan birinin ruhunu hala bedeninden çıkarmamış olması yanlıştı. İnsan olmasa da bunu yapabiliyor olması inançlarımıza karşı gelmekti. Kaldı ki bunu yerine birini bulmak için yapması... Neydi onu özel kılan? Kurtarıcı olması mı? Neyin kurtarıcısı?

Sabah kalktığımızda Aiden çoktan uyanmıştı. Televizyon açık öylece televizyonu izliyordu. Dünya'dan canlı haber varmış.

"Kimliği belli olmayan soluk tenli garip görünüşlü biri NASA'ya giriş yaptı. Neredeyse iki saattir içeride. Ateş emri verilse de bölgeye kimse giremiyor. Son zamanlarımızda uzaylı saldırısı ile karşı karşıya mıyız?" Spiker ne kadarda sakin anlatmıştı. Uzaylı saldırısı diyor ve sakin kalabiliyor.

"Prlin" dedim sessizce. Ne yapıyor acaba saatlerdir içeride?

Aiden bana döndü. Usulca yanıma geri yattı. "Nora benim kafam çok karışık"

"Benimde öyle"

"Sana bir şey itiraf etmek istiyorum"

"Gemiyi özledin" dedim gülümseyerek. Aiden'in suratı bir anda düştü. Yanlış tahmin Nora.

"Hayır... Dünya'da kalmış olmayı dilerdim"

İlk defa aynı görüşte değildik sanırım. "Öleceğimi bile bile Dünya'da kalamazdım ben..."

Çok korkunç bir düşünce. İnsan öleceğini bile bile nasıl Dünya'da kalmayı tercih eder ki? Daha da korkunç olanı üremeye devam etmeleri. Onca doğan insana yazık değil mi? Yok olacak bir Dünya'ya gelmek isterler miydi?

"Haklısın ama bu gerçeklik bana çok uzak geliyor..."

"Düşüncelerimden uzak dur" dedim. Bu konuda ciddiydim. Özgürce hiçbir şey düşünemeyecek miyim ben?

Gülümseyerek "Tamam" dedi.

Üstümüzü değiştirip Mika'nın yanına gitmek için odadan çıktık. Yeşilliklerin arasında dolaşarak yürüyorduk. Burada hayvan görmek neredeyse imkansızdı. Gündüzleri genellikle hepsi saklanıyordu. Geceleri ise dinlediğinizde sesleri duyuluyordu. Herkes doğaya ve yaşama özen gösteriyorlardı. Bildiğimiz kadarı ile Dünya'da orman hayvanları zevk amaçlı silahlarla öldürülüyordu. Düşününce ne kadar aciz bir durum gibi geliyordu.

Aiden birden olduğu yerde durdu. "Anne"

Marie burada mıydı? Baktığı yöne doğru baktım. Evet Marie buradaydı. Bir anda içimi korku kapladı. Mika'nın anlattıkları ve Prlin'in yarım da olsa gösterdikleri aklıma geldi. Ağlıyordu.

"Aiden..." dedi ve hızla gelip Aiden'e saldırdı. Aiden ise hiç hareketsiz öylece kalmıştı. "Sana neler anlattılar bir tanem"

"Bilmem gerekenleri" sesi çok ciddi ve sert çıkıyordu. Ben ise konuya hiç bulaşmamaya karar verdim.

"Ben senin annenim... Olanları bir de benden dinlemelisin"

"Anne yanında olmayışımın sebebinin ne olduğunu bilmiyorsun değil mi?"

Marie hayır anlamında başını salladı.

"Ne burada yaşadıkların ne de Prlin'i öldürmüş olman" Elini kaldırıp bana doğru uzattı "Nora'ya yaşattıkların" diye haykırdı. "Herkesi örgütleyip onu uzaya atma isteğin" sesi inanılmaz kızgın çıkıyordu. İstemsizce Marie'de bende irkildik. Gözlerinden akan yaşları görebiliyordum.

"Ben-"

"Sakın tek kelime etme... Neden yaptığını da anladım artık?"

Marie sadece başını sallıyordu. Aiden konuşsa da Marie onun düşüncelerini okuyabiliyor olmalı.

"Sen hala kurtarıcının varisinin tek kendin olmanı istiyorsun..."

Cidden beni bu sebepten mi atmak istemişti uzaya? Bunca yaşadıklarından sonra bu hırsın sebebi neydi ki?

"Bilmediğin çok şey bebeğim"

"Sakın... Sakın bir daha buraya gelme... Buraya gelmenin yasak olduğunu biliyorum. Düşüncelerini görebiliyorum anne..."

Marie korkmuş görünüyordu. Acaba Marie'nin aklından ne geçiyordu? Aiden gibi her an düşünce okumayı isterdim.

"Bir daha asla yaklaşma bize"

***Oyverip yorum yaparsanız sevinirim. Birlikte büyüyelim...*** 

 ÖNEMLİ BİR KONU

 Arkadaşlar bu platformun amacını anlamayan arkadaşlar var anladığım kadarı ile aramızda. Burası yazı yazmayı sevenler ve okumayı sevenlerin bir araya geldiği bir platform. Kız düşürme yeri değil. Lütfen yazılarım hakkında soracağınız soru veya öneriniz yok ise "nerelisin, tanışak mı?, yaşın kaç? sevgilin var mı?" gibi sorular ile bana mesaj atmazsanız sevinirim. Birkaç arkadaşı yumuşak bir dil ile uyardım. Bir daha aynı nazikliği göstermeye bilirim. (Hoş bu tip mesaj atanların yazılarımı okuduğunu da sanmıyorum ama neyse)

Yeni DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin