***Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. Birlikte büyüyelim...***
Kitabın derinlikleri daldığımda kitaptaki kızın hayatının da benim hayatım gibi bir anda inanılmaz değiştiğini anlatıyor. Kızın hayatı çok kötü ilerlerken bir anda çok iyi bir hal oluyordu. Tabi ki bu durum zamanla gerçekleşiyordu. Orta kalınlıkta bir kitap olduğu halde birkaç saatte bitirdim. İçim bir nebzede olsa rahatlamıştı. Bu benim sınavımdı. Bu hayat benimdi ve iyi bir hayat yaşayıp yaşamamak benim elimdeydi. Önüme gelen zorluklarla savaşmam gerekiyordu.
Kitaptan kafamı kaldırdığım anda karşımda uzun ince tuhaf giyimli birinin dikildiğini gördüm. Öylece dalmış bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde o da irkildi. Beni korkuttuğunu fark etmişti sanırım.
"Korkuttum mu?" Konuşmasında çok az bir tıslama vardı. Sanki dili bağlı da o şekilde konuşuyor gibiydi.
"Evet... Siz kimsiniz?"
Elini göğsüne doğru götürdü ve başını öne eğdi "Mika"
Yine aynı kalp atışı başlamıştı. Annemin sözü ettiği kişiydi bu. Fiziksel anlamda ne kadar çok benziyorlardı. Ortalamanın biraz üstünde boyu vardı. Teni biraz solgundu. Ama her haliyle bize benziyordu.
Eli hala göğsündeydi ama başını kaldırdı. "Annenle konuştuk. Her şeyi öğrendiğini söyledi"
Tek kelime edemedim. Olduğum yerde adeta kala kalmıştım. Sadece onaylarcasına başımı salladım. Kesinlikle korkmuyordum. Hatta beni almaya geldiyse de gitmeye hazırdım. Bu metal yığınından kurtulup nihayet ayağımın toprağa basacak olması fikri harika geliyordu.
"Yanına gelebilir miyim? Yer çekiminiz beni biraz yoruyor."
Yine onaylarcasına başımı salladım ve yanıma gelişini izledim. Yürürken cidden zorlanıyor gibiydi.
"Nora... o gönderilen mesajların seninle bir alakası yok ama..." Gözlerini kapattığında göz kapağının bizimkinden daha farklı olduğunu fark ettim. Perde gibiydi. "Buraya görüşmeye gelecekler... Onlar geldiğinde burada olmaman lazım. Varlığını hemen hissedeceklerdir"
"Sizinle gelmek istiyorum" ağzımdan kelimeler çok zor çıkmıştı.
"Nora senin ailen burada... Hem Paliar senin yaşadığın hayattan çok farklı"
O da haklıydı. Neden beni almak istesin ki?
"Bana kızmanı istemiyorum... Annen ile baban seni çok seviyor... Ama Paliar'a gelirsen Annen ve baban bütün bu olanlar yüzünden yargılanmak zorunda kalacak"
Hiçbir şey söyleyemedim. Babamın hiçbir suçu yoktu ki. Hiçbir şeyden habersiz sadece söylenenlere inanmıştı.
"Annenin de tek suçu babanı çok sevmekti" dedi Mika. Dona kalmıştım. Benim aklımdan geçeni mi okumuştu. Yoksa ben düşünüyorum sanıp konuşmuş muydum? "Bana çok benziyorsun... Sandığımdan daha çok..."
"Ben az önce sesli mi konuştum?" Zihnimi okuyor oluşu korkutmuştu.
"Biz zihin okuyabiliyoruz Nora... Daha önce hiç birinin aklından geçenleri duyduğunu hissettin mi?"
Hayır dercesine kafamı salladım. Düşünceleri okuyamıyordum ama istediğim kişinin ne yaptığını tahmin edebiliyordum. Şu anda babam kafasını dağıtmaya çalışıyor. Yemekhanede bütün işleri üstüne almış olsa gerek. Jane spor salonunda. Benden haber bekliyor. Leyla her zamanki gibi beni çekiştiriyor. Derse girmediğimi bastırarak konuşuyor olsa gerek. Aiden... "Buraya geliyor"
"Erkek arkadaşın mı?" yüzündeki gülümsediğinde dişlerinin farklı olduğunu fark ettim. Daha iri ve oldukça sivrilerdi.
"Aiden mi? Hayır" Cevabım çok hızlı ve net olmuştu. Düşüncelerine dikkat et Nora diye kendimi tekrarladım.
Mika ise bana bakıp hala gülümsüyordu. "Gitseniz iyi olacak"
Aiden'in geldiğini duymuştum. Kapıya doğru baktığımda içeri girdiğini gördüm. Yüzünde gülümseme vardı. Hemen Mika'ya bakmak için başımı oturduğu yere doğru çevirdim. Ama ortalıkta yoktu. Bir saniye içinde nereye kaybolmuştu ki? O an aklımda bir anda sesi belirdi "Senden tek istediğim toplantıda yapılacağı yere mümkün olduğunca uzak ol"
"Duydum ki birilerinin canı sıkkınmış... Bende aşağıdan oyun konsolu ödünç aldım" diye elinde konsolla yanıma doğru yürüyordu. Ben ise hala şaşkındım. Nasıl bir anda kaybolmuştu. Nasıl zihnime girmişti. Aynı bizim mesaj göndermemiz gibiydi. Ama biraz daha farklısıydı. Beynimin içinde hissetmiştim adeta. Mesaj kanalında değildi kesinlikle. Arkanda olan biriyle konuşmak gibiydi. Kulaklarımda sesini duyduğumu zannettim.
"Aiden pek havamda değilim"
"Biliyorum o yüzden buradayım" dedi ve yanıma gelip oturdu. "Bütün olanları biliyorum."
Ne demek bütün olanları biliyorsun.
"Leyla bana da bu gün saçma sapan şeyler anlattı... Sen ve babam hakkında"
Bir anda içim rahatladı. Her şeyi biliyorum dediği şey Leyla'nın saçma sapan konuşmasıymış meğerse. Kimse bilmemeliydi olanları. Nasıl açıklardım ben uzaylıyım aslında diye. Gerçek babam farklı bir gezegenden.
İstemsizce gülmeye başladım. "Leyla..." gülmekten konuşamamaya başladım resmen. "Keşke konu sadece Leyla olsa"
"Haklısın... Sakladığın bir şeyler olduğu belli..." hemen ellerini kaldırıp bana baktı "Yanlış anlama anlatmak zorunda değilsin"
"Anlatsam da inanmazsın"
"Ne olursa olsun inan bana umurumda değil..."
Derin bir nefes aldım. Şu anda en son ihtiyacım olacak şeydi yargılanmak. Aklımda bu kadar çok şey varken birde saçma sapan ithamlarla uğraşamazdım. Bundan sonraki hayatımı nasıl geçirmem gerektiğine dair ciddi sorularım vardı aklımda.
***Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. Birlikte büyüyelim...***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Dünya
Ciencia FicciónDünyada kalmak için gönüllü olan çok fazla insan var. Yeni bir dünya bulamayacağımızı düşünen, bir yıldızın çekim kuvvetine yakalanıp yok olacağımızı düşünen, hatta uzaylılar ile karşılaşıp saldırıya uğrayacağımızı düşünen. Ama bizler umudunu kaybet...