7

777 46 3
                                    

Yaklaşık iki saattir çalışma yapıyordum ve artık dinlenmem gerekti. Yoksa bayılacaktım.

Çantama ilerleyip hazırlanacağım sırada karnım guruldamıştı. Tabi ya, nerdeyse yedi saattir yemek yemiyordum.

Cüzdanımdan biraz para alarak odadan çıktım ve aşağıdaki kantine doğru yürümeye başladım.

İçeri adımımı atar atmaz önümde beliren ayaklarla irkilmiştim. Başımı kaldırarak önümdeki bedene baktım.

Cidden hala gitmemiş miydi? İki saattir ekiyordum ve o hala bekliyor muydu?

"Nerdesin sen Aleyna?"

Sesi sinirli yerine sakin çıkmıştı. Kapı pervazına yaslanarak bana bakmaya devam etti.

"Odada?"

"Neden?"

"Çalışıyorum."

Gözlerini kısarak baktı ve işaret parmağını yüzüme doğrulttu.

"Yalan söyleme, iki saat önce çalışma saati sona erdi."

Göz devirmek istiyordum. Kim bilebilirdi ki psikopat hocamın beni fazladan çalıştırdığını?

"Maalesef ben fazladan çalışmak zorundayım."

Parmağını indirerek yüzüme bakmaya devam etti. Bir açıklama bekliyordu belli.

"Bende sebebini bilmiyorum, sadece hocam daha fazla çalışmam gerektiğini söyleyip duruyor."

Konuşmam bitince yüzünde büyük bir sırıtış meydana gelmişti. Hayır yani komik bir şey mi söylemiştim?

"Y-yoksa sen dans edemiyor m-musun?"

Cümlesini bitirince sonunda tuttuğu gülme isteğini dışarı vurmuştu.

Tanrım, birazdan ağzını yüzünü dağıtacağım, sen bana mükayyet ol!

"Neden edemeyeyim, gayet de güzel ediyorum!"

"O yüzden mi fazladan çalışıyorsun?"

O gülmeye devam ettikçe sinirim bozuluyor ve vurma isteğim arttıyordu.

Bir şey demeden yanından geçerek kantine doğru yürümeye başladım. Bir kaç atıştırmalık alarak parayı verdim ve geri dönerek yukarı çıkmaya başladım.

Durup Jungkook'a baktığımda sandalyedeki çantasını almaya gittiğini görmüştüm. Gidiyordu sonunda!

Omuz silkerek yürümeye, bir yandan da elimdekilerden yemeye başlamıştım.

Odaya geldiğimde çantama doğru yürüyerek hazırlanmaya başladım. İşim bitince kulaklığımı telefona takarak şarkı dinleyerek odadan çıktım. Hırkamın önünü kapatıp başımı kapatmaya çalışırken merdivenlere yönelmiştim.

Tam merdivenden iniyordum ki birine çarparak geri sedeledim. Daha ne olduğunu anlamadan belimde hissettiğim kollar düşmeme engel olmuştu.

Ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtığımda tam dibimde sırıtarak duran Jungkook'u görmüştüm.

Her ne kadar sinir bozucu olduğunu düşünsem de gülüşü yakından daha güzeldi.

Boynundaki kollarımı yavaşça çektiğimde o da belimdeki ellerini yavaşça bırakmıştı.

Tanrım, utanmıştım sanırım.

"T-teşekkür ederim."

Benim kekelememe rağmen o gülerek gayet rahat konuşuyordu.

"Sorun değil, hayatını kurtardım sadece."

Söylediği şey gülme isteği oluşturmuştu. "Evet, sanırım. Ayrıca çarptığım için özür dilerim."

Ne! Tanrım özür diledim!

"Ah, Aleyna! Böyle yaparak beni şaşırtıyorsun."

"Ne yaptım?"

"Normalde senin benden özür beklemen felan, daha sonra da karnıma vurup kaçman gerekmez mi?"

Gülmeme engel olamamıştım. Şu an ne kadar tatlıydı öyle!

"Bu sefer suçluyum."

Gözlerini hayretle açarak elini beline koydu. "Ha diğerinde ben suçluydum yani?"

"Evet."

Kesin cevabımla biraz afallamış ve sonra kendine gelerek kafa sallamıştı. Ne yani, bu kadar kolay mı kabul etmişti?

"Pekala, bir ara özür dilerim. Şimdi gidelim."

"Ne? Nereye?"

Arkasını dönerek merdivenden inmeye başladı. Bende arkasından iniyordum. Arkasını dönmeden konuşmaya devam etti.

"Seni tanımak istiyorum, bu yüzden konuşmaya gidiyoruz!"

IMPOSSİBLE LOVE | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin