"Hadi artık başlayalım!"
Heyecanla doğrulup beni kendinden uzaklaştırarak ayağa kalktı. Gülerek kafa salladım.
Mutluydum şu an ve kimse bozamazdı.
"Çantamı alıp geliyorum!"
Kafa salladı ve bende odadan çıkarak odaya doğru gitmeye başladım. Odaya girdiğimde çantamın dibinde bulunan hocamı görmeyi beklemiyordum ancak.
"Ne yapıyorsunuz?"
Şaşkın olduğum her halinden belli olan yüz ifademle konuştuğumda o da düz ifadeyle bana bakıyordu.
"Hani çalışıyordunuz?"
"Y-yanına gidip, çalışacak mıyız diye sordum sadece."
Ufacık yalandan bir şey olmazdı. Ayrıca gerçekleri bilmesine gerek yoktu.
Derin nefes alıp bir adım atarak bana doğru yürümeye başladı. Ben şaşkınca ona bakarken o yürümeye devam ediyordu.
"Ne zamandan beri herkese bu kadar kolay güveniyorsun?"
Anlamamış ve bir süre ona bakmıştım. Anladığım anda ise kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım.
"Ne demek istiyorsunuz?"
"Dediğim şu, o çocuğa fazla güvenme ve kendine dikkat et."
Alaya sırıtarak ona baktım.
"Bunu, her gün beni fazladan çalıştırıp, sürekli azarlayan hocam mı söylüyor? Kusura bakmayın ama bana kendime dikkat etmemi söyleyecek en son kişi bile değilsiniz."
Şaşırdığı her halinden belliydi ama geri dönmeyecektim.
"Neden?"
"Çünkü, iyiliğimi isteseydiniz beni herkesin yanında rezil edip aşağılamaz, fazladan çalıştırıp yorgunluktan bayılma noktasına kadar getirmezdiniz. Yanımda beni koruyacak kimsem olmayabilir evet, fakat bana böyle davranma hakkını size kimse vermiyor efendim."
Sonunda içimden geçenleri söyleyebilmiştim, bu zamana kadar içimde saklayarak zaten bunalmıştım. Ayrıca birden cesaret gelmişti. Bir daha böyle bir cesaret bulamam diye düşünerek içimden geçenleri söylemiştim.
O ise hala düz ifadeyle bana bakıyordu. Anladığında ise kaşlarını çatarak bakmaya başladı.
"Bitti mi?"
"Evet."
"Güzel, şimdi beni iyi dinle."
Derin nefes alarak bir adım daha yaklaştı. Aramızdaki mesafe azaldığı için bir adım geri gitme isteği duymuştum bende.
"İlk olarak, ben senin hocanım ve benimle böyle konuşamazsın. Ayrıca eğer her şeyi hatasız, sorunsuz yapsaydın seni azarlamazdım. En ufak şeyde alınacaksan benim bir suçum yok. Ayrıca bayılıp bayılmaman umrumda mı sanıyorsun? Benim işim sizi güzel bir dansçı yapmak ve sende eksiklerini tamamlamak için çalışmak zorundasın. Yanında seni koruyacak kimse olmaması da umrumda değil. Ben işimi yapıyorum. Bunu duygusallığa bağlamayalım. Ayrıca, cidden çocuk musun? Kendini koruyamıyor musun sen? Salak falan mısın?"
Derin nefes alıp sustuğunda boş bir ifadeyle ona bakıyordum.
Söylediği hiç bir şey canımı yakmamıştı.
Sadece o cümle hariç...
"Yanında seni koruyacak kimse olmaması umrumda da değil."
Bu cümleyi ne zaman duysam kalbime ağrılar girer, boğazım yanar ve gözlerim dolardı.
Ama bunu ona belli etmemeliydim. Her ne kadar hocam olsa da ondan haz etmiyordum.
"Dediklerimi gene de düşün sen öğrencim. Ne de olsa öğrencilerimin üzülmesini istemem."
Dediği şeyle alev saçan gözlerimi ona dikerek bakmaya başladım. O ise bana alayla bakarak odadan çıktı.
Bir süre sonra kendime gelerek çantamı hızla topladım. Kapıyı hızla kapatıp yukarı Jungkook'un yanına doğru gitmeye başladım.
---
Yorum yapsanıza, okul vakti motivem düşük oluyor. Yorumlar ile mutlu oluyorum. 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMPOSSİBLE LOVE | JJK
Fiksi Penggemar"Senin hep yanında olacağım ve biz, mükemmel bir aile olacağız." ✎ 280818