17

541 39 7
                                    

"Bence artık barışmalıyız."

"Hayır."

Ya bir düşünsene, neden hemen hayır?

Yaklaşık bir saattir barışmaya çalışıyordum. Yemek ziyan olunca ve ağzı yanınca ufak çocuklar gibi küsmüş ve kendine pizza sipariş vermişti. Benim evimde beni aç bırakarak karşımda pizza yedi, hemde hepsini!

Şimdi de televizyonun karşısına geçmiş korku filmi izliyordu. 'Sana ceza','umarım korkarsın da gece rüyalarına girer' tarzı cümleler duysam da bıyık altından gülüyordum.

Hadi ama, ben Türk kızıyım. Kim korka-

"Aaah, o ney!?"

Birden koluma dolanan ellerle düşüncelerimden sıyrılmış yanımda küçülen Jungkook'a bakmıştım.

"Ne ney?"

"Ekrandaki şey ne!?"

Ekrana döndüm ve gülmeye başladım. Bundan mı korkuyordu?

"Bundan mı korkuyorsun? Sadece kafasına balta geçirilmiş, üstü başı kan olan ve Samara'yı andıran bir varlık."

"Bu normal bir şeymiş gibi söylüyorsun cidden."

Yavaşça kollarımdan ayrılıp elleriyle gözlerini kapattı. Ben ona gülerken başıyla saçma saçma hareketler yapıyordu.

"Kapatsana şunu, kapat. Bak kapat diyorum. Kızım kapatsana!"

Gülerek kumandayı aldım ve ekranı kapatarak geri koydum. Ona döndüğümde hala aynı durduğunu gördüm.

"Kapattım Jungkook."

"Emin misin, ben sesler duyuyorum?"

"O benim guruldayan karnımın sesi seni aptal."

Omuz silkip gözlerini açtığında ona bakmaya devam ediyordum.

"Git yemek ye."

"Bu zaten benim aklıma hiç gelmemişti, çok saol cidden. Üşenmesem gidip yapardım zaten."

Kollarımı göğsümde birleştirerek koltuğa geri yaslandığımda aniden parlayan etraf ve şiddetli gök gürültüsü ile yağmur yağmaya başlamıştı. Ne güzel, hem açtım hem de üşüyecektim.

"Sanırım, bu yağmur şiddetini arttırmadan gitsem iyi olacak. Sonra gör-"

Daha sözünü tamamlayamadan etrafın kararmasıyla sinirli bir nefes vermiştim. Bu gece her şey üst üste gelmek zorunda mıydı?

"O neydi?"

Ah, birde baş belam vardı şu an. Koluma sarılmış bir adet Jungkook gibi...

"Elektrik kesildi Jungkook salak mısın?"

Bu az önce benimle küs değil miydi? Neydi bu yakın hareketler? Karanlığı ve korkuyu mu bahane ediyordu yoksa?

"Sen benimle küs değil misin, bıraksana kolumu."

"H-hayır ya, biraz ürküyorum bırak beni."

"Asıl sen beni bırak, kolum acıyor."

Cümlemden sonra çakan şimşek ve parlayan ışık ile kolum daha da acımaya başlamıştı.

"Jungkook bırak kolumu! Birde erkeksin sen ya!"

"Erkekler korkamaz mı?"

"Korkar, ama böyle saçma bir şeyden değil."

Hızla kolumdan çıkmıştı.

"Saçma değil bir kere tamam mı!?"

Koltuğun diğer ucuna gidip geri yaslanarak duvarı izlemeye başladı. Dudağını büzmüş, çocuk gibi trip atıyordu.

Şu an onun tatlı olduğunu göz ardı etmeye çalışarak bende önüme döndüm. Çalan her şimşekte sinirli bir nefes alış-veriş ve sessiz mırıldanmalar duyuyordum.

"Sen gitmiyor muydun?"

"Görmüyor musun dışarıyı, nasıl gideceğim?"

Haklıydı, dışarda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Ne yani burada mı kalacaktı?

"Eee, ne yapacaksın?"

"Burada kalabilir miy-"

"HAYIR!"

~

"Teşekkür ederim Aleyna, iyi geceler."

"İyi geceler."

Sinirle odanın kapısını kapatarak odama doğru yürümeye başladım. Hayır dememe rağmen burada kalabilmesine hayret ediyordum cidden.

Hayır dememle ürkerek yerinde sıçramış ve yavru köpek bakışları atmaya başlamıştı. Ben de ne kadar diretsem de o bakışlara yenik düşerek kabul etmiştim. Biraz kolay olmuştu ama bilerek yapmamıştım. Öyle bakmasaydı kabul etmezdim bir kere.

Birde, belki vicdanım el vermemiş olabilir. Eğer bu havada dışarı çıkar ve hasta olursa vicdan azabı çekerdim.

Aslında, başka odada yattığına göre bir sakınca yoktu. İnsan yemiyordu sonuçta. Sadece erkek olduğu için paranoyaktım sanırım.

Evime daha Hana bile gelmemişken evime ilk defa birini getirmiş ve evimde kalmasına izin vermiştim.

Hızla odama geçerek kapımı kilitledim. İnsan yemiyordu ama tedbir önemliydi sonuçta. Daha fazla düşünmek istemediğim için üstümü hızla değişerek yatağıma girdim ve kendimi uykuya teslim ettim.


IMPOSSİBLE LOVE | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin