13

604 43 11
                                    

"Bu kadar yeter! İyi çalıştınız çocuklar."

Hoseok hocamız dersi bitirip çıkınca ben de eşyalarımı odada bırakıp yukarı çıkmaya başladım.

Jungkook'un gönlünü almam gerekti.

Evet, bunu nasıl yaparım bilmiyordum fakat deneyecektim. Daha önce erkek bir arkadaşım olmadığı için ne yapılır hiç bilmiyordum.

Odanın önüne geldiğimde garip bir şekilde sessizlik vardı. Diğerleri çıkmıştı.

Yoksa o da mı gitmişti?

Vazgeçip geri dönecekken, verdiğim ani kararla gaza gelerek kapıyı tıklamadan yavaşça açtım. Etrafa bakınırken pufun üzerinde oturarak uyuyakalmış bir Jungkook görmeyi beklemiyordum ancak.

Kapıyı kapatıp yavaşça yanına geldiğimde, hala uyanmamıştı.

Tanrım çok güzel uyuyordu!

Yanına gidip ayaklarımın üstüne çömelerek onu izlemeye başladım. Hala uyanmamıştı ve uyurken melek gibi görünüyordu.

Birden aklıma gelen şeyle sırıtarak telefonumu cebimden aldım. Kameraya girip telefonu Jungkook'a doğru doğrultarak biraz yaklaştırdım. Ben kameraya odaklanmışken, birden kolumdan çekip göğsüne yatırmasıyla küçük bir çığlık atmıştım. Ne yapıyordu o?

"Uyanık mısın?"

Ses gelmeyince kaşlarımı çatarak üstümdeki kolunu çekmeye çalıştım.

Ne kadar ağırdı böyle bu be!

Sonunda uzun debelenme sonucu kolunu çekerek başımı kaldırdım. Ona bakmaya devam ediyordum ki aramızdaki yakınlıktan dolayı gözlerini bir anda açmasıyla yerimde sıçramam bir olmuştu.

Geri geri düşmeyi bekleyip gözlerimi kapatmışken belime dolanan kollar ile sırıtmıştım.

Tirpliydi, kızgındı felan ama koruyordu gene.

Sırıtarak gözümü açıp ona bakmaya başladım. O ise şaşkınlıkla bakıyordu.

"Burda ne yapıyorsun?"

Ses tonu ve yüz ifadesiyle ciddi olduğu belli oluyordu. Ne yani az önce bana sarılırken uyuyor muydu?

"Ne yapıyor gibi duruyorum?"

"Gözlerinle beni taciz ediyor gibi duruyorsun."

Tamam, bunu beklemiyordum. Hemde hiç. Hızla kollarını itmeye ve kendimi savunmaya çalışıyordum.

"H-hiçte bile! Neden seni tac-ah hayır. Neden sana bakacakmışım? Sadece buraya şey için gelmiştim... Şey için... Şey işte, of anla be! Ayrıca kollarını çeker misin artık? Cidden terledim burada Jungkook!"

Yakınmama karşılık gülerek kollarını çekmiş, dikleşerek bana bakmaya başlamıştı. Bende kendime çeki düzen verip yere oturdum ve bağdaş kurdum.

"O 'şey' diye tanımladığın şey nedir?"

Derin bir nefes alarak konuşmaya başlayacakken ayağının yanında telefonumu gördüm.

Kesin soracaktı, o yüzden onu almalıydım.

"Aaa! Dışarıya bak!"

O dışarıya dönerken hızla önüne geçip telefonumu aldım. Tam geri gidecekken omuzlarımdan tutan ellerle irkildim.

"Sen, orda ne yapıyorsun?"

Tanrım, çocuğun önünde ayaklarımın üstünde duruyordum! Rezil olmayı huy edinmiş biri olarak bu çok büyük bir rezillikti!

Hızla geri çekilip yalan aramaya başladım.

"K-küpemi kaybetmişim de orada mı diye bakıyordum."

Beni kaşları çatık izlerken hızla telefonumu cebime sokarak ona bakmaya başladım.

"Her neyse konu bu değil. Ben, aslında buraya şey demeye gelmiştim..."

Tek kaşını kaldırarak bakmaya devam ettiğinde derin nefes alarak devam ettim.

"Özür dilemeye..."

Yüzü ifadesiz hale büründüğünde devam etme gereksinimi duydum.

"Bak cidden özür dilerim. Ben, yani... Sadece ülkemden bahsedince aklıma kötü anılar geliyor ve istemsizce agresif oluyorum. Bu yüzden öz-"

"İyi de affettim ben seni."

"Hayır bak, hemen karar verme, cidden üzgünüm"

"Tamam, affettim sen-"

"Hayır, gerçekten doğru söylüyorum. Özür dileri-"

"Affettim ded-"

"Gerçekten öz-"

"YA AFFETTİM DİYORUM!"

Bağırdığında sıçrayarak ona bakmaya başladım.

"Neden bağ-BİR DAKİKA AFFETTİN Mİ?"

Sonradan idrak ettiğim şeyle ağzım kulaklarıma varana kadar güldüğüme emindim.

"Bir saattir affettim diyor-"

Evet, sözünü bitirememişti. Çünkü ben sözünü keserek ona hızla sarılmıştım.

Ona sarıldığımda, tüm sorunlarım yok olmuş, üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordum. En önemlisi huzurlu ve mutlu hissediyordum...

Belime dolanan kollar ve kulağımın yanında duyduğum kıkırtı sesiyle gülümsemiştim.

Sesi, duyduğum en güzel ses, kolları, hissettiğim en huzurlu kollardı...

Sarılışıma karşılık verip bana sarıldığında dünyanın en huzurlu insanı, benimle konuşup, yanımda şarkı söylediği zamanlar da ise dünyanın en mutlu insanı gibi hissediyordum kendimi...

IMPOSSİBLE LOVE | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin