16

575 40 28
                                    

"Bu az öncekilere göre daha güzeldi, tebrik ederim."

Gülümseyip teşekkür ederek kenarda duran çantamın yanına gittim. İçinden çıkardığım suyu içerken bir yandan da toparlanıyordum.

"Şey, ben açım."

Su içerken dediği şeyle gülmüş, boğulma tehlikesi yaşamıştım. Hep acıkıyordu. Hayır, yediği şeyler nereye gidiyordu acaba?

Suyu bırakıp ona döndüm.

"Evinde yemek yok mu?"

Başını iki yana sallayıp dudak büzdüğünde gülme isteğimi bastırarak konuşmaya devam ettim.

"Dışarda ye o zaman."

"Param yok."

Ona 'hehe kesin yok' bakışı attığımda bana göz devirmiş ceplerini karıştırmıştı. İki yandan dışarı çıkardığı ceplerine bakıp konuşmaya devam ettim.

"Tanrım, sabahtan beri aç mısın sen?"

"Sayılır, kahvaltı yapmamıştım. Okula gelirken para almayı unutmuşum."

Hangi insan bu kadar saf olurdu ki?

"Ben saf değilim, sadece gel kalmıştım, olamaz mı?"

İçimden dediğimi düşündüğüm şeyi dışımdan demenin utancını yaşarken, o çoktan çantasını almış kapıya yürüyordu.

"Sana gidelim, yemek yemek istiyorum."

"Ha?"

"Korkma, sadece yemeği yiyeceğim seni değil."

Dediği şeye göz devirmek istesem de kendimi tutarak ona baktım.

"Ondan değil, sadece..."

"Ne yani, bana güvenmiyor musun sen?"

"Hayır ya, ne alaka? Sadece evime gelecek ilk erkeksin o kadar."

"Oha! Hiç eve erkek atmadın mı yani?"

Bir dakika, bu ne demek istiyordu şimdi? Bana ne muamelesi yapıyordu?

"Ne demek istiyorsun? Ben her gün eve erkek atan birine mi benziyorum seni gerizekalı?"

Gözlerimden ateş çıktığına emindim. Çok sinirliydim. Bana böyle muamele yapılmasından nefret ediyordum. Ayrıca şu an karşımda gülmesi de sinirimi bozuyordu.

"Sakin ol sadece şaka yapıyordum."

Derin bir nefes alarak gözlerimi kapattım. Sakinleşmem gerekiyordu.

"Cidden, bu kadar kızacağını düşünmemiştim özür dilerim."

Tanrım, sesinden pişman olduğu belliydi. Ama intikam alsam fena olmazdı. Gülümseyerek gözlerimi açtım.

"Sorun değil, sadece bir daha söyleme."

Kafa sallayıp şirinece güldüğünde şu tatlı yüzüne aldanmamak için arkamı döndüm ve çantamı aldım.

"Sana güzel bir yemek yapacağım, gidelim."

~

"Ne zaman pişer?"

"Biraz daha sabret Jungkook. Daha soralı üç dakika bile olmadı."

"Ne yapayım, açım ben."

Omuz silkip söylediğinde işime geri döndüm. Güzel bir Türk yemeği yapmıştım evet, ama daha hazır değildi.

Gereken tek şey acıydı, bolca acı.

Bana yaptığı şakanın intikamını alacaktım. Öyle kolay affetmezdim. Hem biraz eğlenmiş olurduk.

Mutfaktan çıkıp içeri gittiğinde sinsice gülerek tencerenin kapağını açtım. Şimdiden güzel kokuyordu, mutfağı sarmıştı.

Tezgahın yanındaki baharatların içinden pulbiberi alarak ocağın yanına geri döndüm. Kapağını açıp tam dökecekken tereddüt etsemde umursamayıp dökmeye başladım.

Umarım bir alerjisi falan yoktur. Sonra şaka yapacağım diyerek çocuğu hasta etmek istemiyordum.

Biraz daha pişmesini bekledikten sonra masayı hazırlayarak tabakları da koydum. Her şey hazır olduğunda çağırmak için salona doğru gitmeye başladım.

İçeri girdiğimde gördüğüm ilk şey karnını tutup açık televizyonu izleyen Jungkook olmuştu. Cidden bu kadar aç mıydı? Onun yüzünden vicdan azabı çekecektim sanırım.

Ufak bir öksürükle dikkatini çektim.

"Yemek hazır, seni aç ayı."

Gülerek arkamı dönüp yürüdüğümde o da kalkmış arkamdan geliyordu.

"Ben aç ayı değilim, sadece bugün yemek yemedim ve çok açım."

"Hee tabi tabi."

Mutfağa girip yerime oturarak onu beklemeye başladım. Yavaş yavaş geliyordu. Mutfağa girdiğinde derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

"Ne yaptın, çok güzel kokuyor?"

Gülerek ona baktım. O da sandalyeye oturmuştu.

"Sana demiştim, güzel yemek yaparım."

"Evleneceğin erkek şanslı desene."

Gülerek söylediğinde çoktan yemeye başlamıştı. Ben de tam yiyecektim ki bir anda kaşığı hızla bıraktım.

Ben kendime ayırmamıştım!

Acıyı sevmezdim, her ne kadar aç olsam da yiyemeyecektim sanırım.

"Aleyna, b-buna bir şey katmadığına e-emin misin?"

Yemeği bırakıp bana döndüğünde ağzı açık nefes alıyor ve kekeleyerek konuşuyordu. O kadar acı değildir bence...

"Hayır."

"Ama ağzım yanıy-Aaah! Çok acı bu be!"

Hızla yanındaki bardağı alıp kafasına dikmesiyle gülmeye başlamıştım. Resmen gözünden yaş gelmişti ama komikti.

"Komik değ-AH ÇOK ACIYOR!"

"Bir daha bana şaka yapmamayı öğrenirsin umarım."

IMPOSSİBLE LOVE | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin