"Ne öğrenmek istiyorsun?"
Okuldan çıkıp bir kafeye gelmiştik ve şu an kahve içiyorduk. Benim hakkımda ne öğrenmek istediğini merak ediyordum.
"Kendini anlat mesela."
"Neden?"
"Seni tanımak istediğimi söylemiştim."
Derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.
"Adımı zaten biliyorsun. Türk'üm ve bir kaç yıldır buradayım. Buraya geliş amacım da yeni bir hayata başlamak ve dans eğitimi görmek. Onun dışında dans etmeyi çok severim. Küçüklüğümden beri dans ile aram çok iyidir."
Anlamışçasına kafa salladığında bu kadar yeter diye düşündüm.
"Peki ailen?"
Sorduğu soruyla duraksamıştım. Ailemi hatırladıkça kalbimin üstüne öküz oturuyordu. Sonra da nasıl öldükleri aklıma geliyor ve sinirleniyordum.
"Onlar öldüler."
Dişlerimin arasından tıslamam onu ürkütmüş olacak ki hızla konuşmaya başladı.
"B-ben bilmiyordum. Özür dilerim. Gerçekten, keşke sormasaydı-"
"Hey! Sakin ol. Sorun değil, bu gerçeği değiştiremeyiz değil mi?"
Bana bakıp kafa salladığında kollarımı göğsümde birleştirerek arkama yaslandım.
"Pekala, şimdi sen anlat."
"Neyi?"
"Kendini. Seni tanımak istiyorum."
Kıkırdadı ve kafa sallayarak anlatmaya başladı.
"Doğduğumdan beri buradayım. Busan'da doğdum. Tek yaşıyorum. Şarkı söylemeyi severim. Anlamışsındır zaten. Ayrıca dans da etmeyi seviyorum. Onun dışında eğlenceli aktivite olarak paten sürerim."
Derin nefes alarak devam etti.
"Ayrıca, senin gibi benim de ailem yok."
Kafa sallamakla yetinmiştim. Yüzündeki acı gülümsemeyi görünce konu değiştirmeye çalıştım.
"Biliyor musun? Bende paten sürmeyi severim. Yani, beraber sürebiliriz!"
Heyecanla söylediğimde bana bakarak gülmeye başladı. O gülünce ben de gülmeye başladım.
Aslına bakarsanız, etrafa neşe saçıyordu.
"Pekala, seninle bir gün paten süreceğim."
Kafa sallayarak kahve içmeye devam ettim. İyi arkadaş olacağız gibi görünüyordu.
~
Biraz daha konuştuktan sonra kalkmıştık. Beni evime kadar getirmişti. Ne kadar kabul etmesemde inat ederek kabul ettirmişti.
"Teşekkür ederim."
O beni duymamış evimi dışardan süzmeye başlamıştı.
"Woah, evin dışardan çok güzel. Kim bilir içi nasıldır?"
Bunun altında bir şey aramam gerekiyor muydu? Sanırım gerekiyordu.
"Evet içi de güzel."
"Görmek istiyorum."
Dedim ben!
"Ne?"
"İçini diyorum, merak ettim."
Kaşlarımı istemsiz havaya kaldırarak ona bakmaya başladım.
"Tabii ki hayır."
Gülerek karşılık vermişti. Hadi ama neden sürekli gülüyordu?
"Tamam şaka yapıyorum. Belki başka sefere."
Cümlesini bitirdikten sonra göz kırparak arkasını döndü. Çıkışa doğru yürürken tekrar seslendim.
"İyi geceler!"
Arkasını dönmeden elini kaldırdı. "Sanada!"
Gözden kaybolduğunda ben de içeri girerek kapıyı kilitledim.
Odama çıkıp çantamı bırakarak banyoya yöneldim. Duş alıp giyindikten sonra aşağı inerek televizyon karşına geçtim.
Tek olmama rağmen evim büyüktü. Biriktirdiğim ve ilk geldiğim zamanlarda çalışıp kazandığım parayla kendime güzel bir ev almıştım. Üniversiteye başlayınca çalışmayı bırakmıştım. Kenarda biriktirdiğim para bana yetiyordu.
Biraz dizi izledikten sonra saatin geç olduğunu fark ederek ayaklandım.
Pek yorulmasamda fazladan çalıştığım için uyuyup dinç olmam lazımdı.
Yukarı çıkıp yatağıma uzanmadan önce masamın üstünde duran çerçeveye yaklaştım. Annemin ve babamın resimleri vardı.
Çerçeveyi elime alarak incelemeye başladım.
Özlemiştim.
Çok özlemiştim.
"Anne seni özledim."
"Baba, bana bıraktığın defter hala başucumda duruyor. Kullanmaya kıyamıyorum..."
Babam bana ölmeden önce bir defter vermişti. Bu deftere sahip çıkmamı, ona da babasının verdiğini söylemişti. Aslında erkek çocuğu olsaymış ona verecekmiş fakat tek çocuk olduğum için bana vermişti. O defteri hala saklıyordum.
Çerçeveyi bırakıp ışıkları kapatarak yatağıma geri döndüm. Bir kaç dakika sonra uyuyakalmıştım.
---
ALEYNA'NIN EVİ ↙️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMPOSSİBLE LOVE | JJK
Fiksi Penggemar"Senin hep yanında olacağım ve biz, mükemmel bir aile olacağız." ✎ 280818