20

593 38 31
                                    

"Bunun tadına bakmanı istiyorum."

Jungkook, taktığı mutfak önlüğü ve elindeki yemek çubuğuna tutuşturduğu yumurta rulosu ile aşçı gibi görünüyordu. Bu durumda ben de onun çeşnicibaşı oluyordum.

Bir kaç saat önce mutfağa geçmiş ve sonunda guruldayan karnımız için bir şeyler yapmaya başlamıştık. Jungkook yumurtalı rulo yapmak istediğini söyleyince bende onu onaylayarak nasıl yapıldığını bilmediğim yemeği öğrenmek için onu izlemeye başlamıştım.

Bir kaç saat önce olanlar olmamış gibi davranıyorduk. O bana sarılıp ağlamadı, ben ağlamadım. Hayatını anlatmadı, ve beni alnımdan öpüp kalbimi tekletmedi.

Biraz canımı yaksa da belli etmemiştim. Belli ki beni sadece arkadaşı olarak görüyordu. Ama zıt düşüncelerime engel olamıyordum. Neden bir insan, yeni tanıştığı bir insana hayatını anlatsın? Ben olsam anlatmazdım, hatta bahsetmezdim bile. Ama o bana kendini açarak hayatını anlatmıştı. Bu davranışları içimdeki umut dolu Aleyna'yı dışarı salıyordu.

"Hey, sana diyorum. Nereye daldın öyle?"

Kulağımın dibindeki ses yüzünden irkilerek düşüncelerimden ayrıldım. Hemen dibimde duran Jungkook yüzünden tekrar kalbim hızlanmıştı. Bu çocuğun bende bıraktığı etkiyi sevsem de hoş olmuyordu. Kalp atışlarım onun duyacağı kadar hızlıydı.

Elimi yüzüne koyup iterek konuştum. "Çekilir misin biraz? Dibime girmişsin."

Oturduğum tezgahta ayaklarımı sallayarak bana yaklaşmasını engellemeye çalışsam da elimi yüzünden kurtardıktan sonra ellerini bacaklarıma koydu. Şort giydiğim için bacaklarımda olan elleri yüzünden istemsizce ayaklarımı sallamayı bırakarak ona bakmaya başladım.

"Ne yapıyorsun?"

"Sakinleşmeni sağlamaya çalışıyorum."

"Sakinim."

"Peki, o zaman şunun tadına bak hadi."

Sonunda ellerini çektiğinde derin bir nefes alarak geri verdim. Nerdeyse bayılacaktım.

"Bakayım."

Çubukları ağzıma yaklaştırdığında ağzımı açtım ve yaptığı mükemmel ruloyu ağzıma aldım. Çiğnemeye başladığımda ellerini indirerek heyecanla bana bakıyordu.

"Nasıl olmuş? Güzel, değil mi?"

Ağzımda dağılan rulonun tadına hayran kalmıştım. Önceden denemiştim fakat başarısız olunca bir daha yapmama kararı almıştım. Fakat Jungkook çok güzel yapmıştı.

Ağzımı bitirip konuşmaya başladım. "Harika olmuş, nerden öğrendin?"

Gözleri heyecanla parlamıştı. "Gerçekten mi?"

Kafa salladım. "Evet, bana da yapmayı öğretsene."

Güldü ve elindeki çubukları bırakarak kenardaki peçeteliğe uzanarak peçete aldı ve bana uzattı. Peçeteyi alıp ağzımı silerken o da konuşmaya başladı.

"Tek kaldığım için yemek yapmayı öğrenmem gerekiyordu. Uzun süre tek yaşayınca hayat sana her şeyi zorla yaptırıyor. Ben de kolay yemekleri yapmaktan başlayarak öğrendim. Mükemmel olmasa da yapıyorum işte bir şeyler."

"Peki, bana yemek öğretme işine ne diyorsun?"

Güldü. "Öncelikle kibarlık öğrenmen lazım baş belası. Sonra neden olmasın?"

Dediğine güldüm ve tezgahın üstünden zıplayarak atladım.

"Pekala, sıra bende. Kore yemeği bilmiyorum o yüzden sana başka bir yemek yapacağım. Göreceksin bak, parmaklarını yiyeceksin."

IMPOSSİBLE LOVE | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin