BÖLÜM 4

1.3K 77 61
                                    

Medyada Panic! At The Disco - Emperor's New Clothes

Not: Bölümü medyadaki şarkı eşliğinde yazdım yani normal bir şey beklemeyin 😂 Şaka bir yana grubun şarkıları muhteşemdir. Lütfen klibe takılmayınız.


İyi okumalar...


Bugün sınav varmış. Bugün sınav varmış. BUGÜN SINAV VARMIŞ!

Durakta az önce Zeynep'ten öğrendiğim lanetli bilginin kemik iliğime kadar kemirmesi eşliğinde volta atıyordum.

"Hah! Daha okul açılalı kaç gün oldu ki?"

"Altı hafta." Zeynep'in çekingen sesi benden korktuğunu anlamamı sağlıyordu. Korksun tabi sınav varken ben ben değildim. Tüm tatlılığım, sakinliğim, sakarlığım, yok yok o kadar da değil, gidiyordu. Ağlamaklı bir sesle,

"Hangi dersmiş peki?" diye sordum. Bir yandan da damarı dikey mi yoksa yatay mı kesince dikmenin daha zor olacağını düşünüyordum. Çünkü eğer düşük not alırsam ki bu yüzde yüz bir olası bir ihtimalimsi kesin, annem beni değişik yöntemlerle öldürmeden kendim halledersem daha iyi olur diye düşünüyorum.

"Çocuk Sağlığı ve Trafik."

Eyvahlar olsun bir de iki tane. 'Merhumu nasıl bilirdiniz?' faslına ne zaman geçiyoruz?

İşaret parmağımı dudaklarına bastırdım.

"Tamam sus. Bu kadarı kâfi. Gidelim ve ölelim." diye bağırdım ve havalı bir dönüş yaparak yürümeye başladım.

"Ela." diye seslenince elimi 'Sus yeter seni hain arkadaş. İnsan iki tane sınavımız olduğunu en yakın arkadaşına söylemez mi? İki yıl boyunca sana verdiğim emeklere yazık. Bir daha böyle bir şey yaparsan arkadaşlığımız biter bak ona göre.' dercesine kaldırdım ve yürümeye devam ettim.

"Ama Ela." diye tekrar konuştuğunda durdum ve döndüm.

"Ne var?!" diye bağırdım.

"Nereye gidiyorsun?"

Ağzımı konuşmak için açtım ama söyleyecek bir şey bulamayınca geri kapattım. Sahi nereye gidiyorum?

"Şeye. Şeye. Sana ne be! Dolmuş geldi binelim hadi." dedim ve durağa koşarak duran dolmuşa bindim. Arada geçen ayağımın takılıp yere yapışmam ve tekrar kalkıp yürümem gibi aşamaları zaten bildiğiniz için artık söylemiyorum.

Zeynep cam kenarına geçince ben de yanına oturdum. Çantamdan kitaplarımı çıkarıp bir elime Çocuk Sağlığı ve Trafik kitabını aldım ve çalışmaya başladım. Çalışırken bir yandan da Deniz'i düşünüyordum. Keşke bir sonraki durakta bu dolmuşa binse. Ama o zengindir şimdi dolmuşa binmez. Bu düşünceye nereden geldim bilmiyorum ama yine de ben filmlerdeki kızlar gibi şanslı olmadığım için şansıma küsüyorum.

"Ela sana diyorum."

Zeynep'in sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Efendim?"

"Nerelere daldın yine? Bak yine Brendon Urie yanlış uçağa binmiş ve Muğla'ya gelmiş. Sonra hiçbir yeri bilmediği için sokaklarda dolanırken sen görüp tanımışsın ve gidip koluna yapışıp 'Brendon al beni, kaçır beni, evlen benimle.' diye ağladığını ve onunda seni anlamasa bile güzelliğine ve bakışlarına vurulup 'Let's get married my sweet Nursela" dediğini ve yıldırım nikâhı kıydığınızı, bir de üstüne küçük Brendon'larınızın olduğunu düşünüyorsan döverim seni."

(Brendon Urie medyadaki şarkıyı söyleyen şahsiyet.)

Hehehe. Sırıttım.

"Öyle bir şey düşünüyordum ama bu sefer başrol oyuncumuz farklı biriydi.

O da güldü.

"Sınava çalıştıktan ve atlattıktan sonra belki o oyuncu hakkında bir şeyler anlatırsın."

Dolmuş okulun önündeki durağa gelince durdu. Ayağa kalktım ve güldüm.

"Belki."

Dolmuştan indik ve okulumuzun güzelim değil bahçesine girdik. Şöyle bir baktım okuluma. Bir sonraki bölümde belki kopya maceramıza tanık olursunuz ha. Kim bilir? Hadi ben kaçtım.



HEMŞİRELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin