BÖLÜM 5

1.2K 84 108
                                    

Medyada Ed Sheeran - Sing




İyi okumalar...




"11/E sınıfının dikkatine. 11/E sınıfının dikkatine. Başkanınız Ela Mutlu konuşuyor. Dikkat, dikkat."

Sınıfta hâlâ arasında konuşan bir iki kişi görünce sağ ayağımı üzerine çıktığım sıranın üzerine vururmuş gibi yaptım. Vurursam düşerdim çünkü. İnsanın kendini tanıması güzeldir. Neyse konuya dönelim.

"Buse ve Emre'nin de dikkatine." diye bağırınca isteksizce bana döndüler. Sırıttım.

"Arkadaşlar biliyorsunuz ki iki ders sonra Çocuk Sağlığı ve ondan bir ders sonra da trafik yazılımız var. Sınıfta Zeynep ve Mustafa'dan başka çalışan olmadığı için kopya çekmemiz gerektiği malum."

Sınıftan onaylayan mırıltılar çıkınca devam ettim.

"Sistem basit. İletişim hâlinde olan herkes parmaklarını kullanarak cevapları söyleyecek. Baş parmak A, işaret parmağı B... diye gidiyor. Murat sen açık uçlu sorular için kalorifer peteklerine küçük kağıtlar yerleştir. Yasin sen soru soracağın zaman her zamanki gibi ayağını yavaşça yere vur. Yavaşça kısmına dikkat et lütfen."

Sınıftaki diğer herkesi de tek tek koordine ettikten sonra,

"Bunu da atlatacağız dostlarım." diyerek sıradan uçtum. Zaten düşecektim bari uçayım da eğlenceli olsun.

Sırama oturup son kez her şeyi gözden geçirmeye başladım.

"Ela tali yol neydi?"

"Ela biliyorsan desendan aortun ne olduğunu söylesene ya?"

"Ela toplam lökosit (beyaz kan hücresi, akyuvar) sayısı kaçtı?"

Organize olmuş gibi art arda soruları yönelten arkadaşlarıma "Bir dakika" dedim ve kitapları karıştırdım.

"Trafik yoğunluğu bakımından desendan aorttan ayrılan on bin tane akyuvarun geçmesine olanak sağlayan damar yoluna tali yol denir."

Sınıftan bir kahkaha kopmasıyla 'Neyi yanlış söyledim acaba?' diye düşünmeye başladım. Yanımda oturan Zeynep'e döndüm.

"Neyi yanlış söyledim yine?"

Gülmesini zar zor durdurarak,

"Neyi doğru söyledin ki?" dedi ve gülmeye devam etti. Kollarımı göğsümde çaprazladım ve suratımı astım. Bunlara iyilik de yaramıyor.

Birkaç dakika sonra matematik hocamız sınıfa girdi.

"Günaydın ve hayır arkadaşlar." diyerek masaya geçti. Nasıl da biliyor ders çalışmak için izin isteyeceğimizi.

2 ders sonra

"Mehmet Hoca geliyor. Çabuk yerleşin."

Sınıfa koşarak giren Emre'nin uyarısıyla herkes ayarladığımız şekilde oturdu. Hoca sınıfa girdi.

"Arkadaşlar sıranızın üzerinde kalem ve silgiden başka bir şey kalmasın. Sıraların altlarını boşaltın." diye bağırdı ve kağıtları dağıtmaya başladı. Bizim sıraya gelince kağıdı önüme bıraktı ve gözlerimin içine içine bakıp,

"Ela tatlı matlı bir kızsın. Severim de seni ama sınav zamanları sana hiç güvenmiyorum."

Yanımda gülen Zeynep'e dirseğimle vurdum.

"Aşk olsun hocam ne güven vermeyen hareketimi gördünüz?" dedim. Hoca güler gibi oldu ve devam etti. Kağıtları dağıtmayı bitirince masaya geçti. Saatine bakıp,

"Sınav başlamıştır." dedi.

"Bismillahirrahmanirrahim. Allah'ım bu sınavı geçmeyi de nasip eyle Yarabbim. Amin." diyerek ilk soruyu okudum.

Soru 1: Yenidoğanlarda sarılığın nedenlerinden üç tane yazınız.

Basit.

-Bilirubin seviyesinin artması.
-Sarı rengin çok güzel bir renk olduğunu bebeklerin de bilmesi ve o renge bürünmesi.

Üçüncüyü de bilmiyorum. On puan değil de yedi puan alayım ne var? Diğer soruları da yaparken birden yan tarafımdan bir karaltı yükseldi ve güm diye yere indi.

"Allah! Deprem oluyor, kaçın!" diye bağırdım. Yerimden kalkıp geri oturdum.

"Sus sus benim."

Yan tarafımdaki Yasin fısıldayınca yerin sallanmasının ayağını yere vurmasından kaynaklandığını anladım. Gözlerimi devirdim.

"Gençler ne oluyor?" Bir kere de hocaya fark ettirmeden yapsa şaşardım.

"Yok bir şey hocam deprem oluyor sandım da." diyerek kağıdıma döndüm. Yoktu ona kopya falan.

***

Ahh! Uzun bir okul gününün ardından okuldan çıkmış eve doğru yürüyordum. Hava güzel olduğu için yürümeye karar vermiştim. Zeynep ise bu güzel havanın tadını çıkarmak yerine dolmuşla gitmeye karar vermişti.

Düşüncelere dalmış yürürken yanıma bir araba yaklaştı. Siyah, lüks bir arabaydı. Eyvah kesin beni kaçıracaklardı. Anneme son kez sarılamadan bu diyardan göçüp gidecektim. Bir daha okula gidemeyecektim. Bir dakika bu kötü bir şey değil ki. Bir ara beni kaçırması için birini bulmalıydım. Arabanın içine bir yan bakış atıp kaçmaya karar verdim. Kaçırılacak olmam meraklı olmama engel değildi.

Çantamın kollarını sıkıca tuttum ve arabaya baktım. İçindeki tanıdık gibiydi. Yan bakış atmayı bırakıp iyice cama doğru eğildim. Aa şey değil mi ya bu? Bakıştığım kişinin kim olduğunu anlamam üzerine aniden geri çekildim. Deniz'di bu.

Arabanın camını indirdi ve sol kolunu  kapıya dayadı ve gülümsedi.

"N'aber Ela ya da kısaca Hemşirela."





Yazmadan duramıyorum. 😄 Bölümleri beğeniyorsanız oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

HEMŞİRELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin