Sağlık Meslek Lisesi'nde on birinci sınıf öğrencisi stajyer Ela'nın yaşamından kesitler sunacak bir hikâyedir.
Eğlence amaçlı yazılmıştır.
***
"Tembel hayvan mı daha üşengeçtir, tembel Ela mı?" O ben oluyor...
Zeynep'le hasta odasına pansumana kim gidecek tartışmasından galip çıkamadım ve malzemeleri toplayıp hasta odasına gittim. Yatakta uzanmış tavanı seyreden teyzeye seslendim.
"Merhaba teyzeciğim. Pansuman zamanı."
Teyze beni fark edince gülümsedi ve karnındaki ameliyat yerini açtı. Yanına yaklaşmadan önce gazlı beze biraz tentürdiyot döktüm. Teyzeye ameliyat yerini açıkta bırakacak şekilde kıyafetlerini tutmasını söyledim. Her şey çok normal ilerlemiyor muydu ya? Kendimle gurur duyarak pansumanı yaptım.
Bir iki dakika sonra işim bitince kuru bir gazlı bezi yaranın üzerine koyarak malzeme tepsisindeki flastere uzandım. Ucunu kaldırarak yeterince uzun olduğunu düşündüğüm bir parça kopardım.
Ne olur eldivenime yapışma. Ne olur eldivenime yapışma. Şişş ne yapıyorsun? Yapışmasana oğlum? Kime diyorum alo? Bak hiç dinliyor mu?
Elimi deli gibi sallayarak flasterden kurtulmaya çalışıyordum. Bir elimden kaldırdığımda diğerine yapışıyordu.
"Ya yeter ya! Seni kim icat etti? Ya teyze görüyor musun? İnsanı sinir eder bunlar. Flasterciğim hazır mısın? Ela'nın güzel sözlerinin tadına bakman farz oldu."
Tam yüksek düzey hakaret modumu etkinleştiriyordum ki teyze birden kahkahalarla gülmeye başlayınca korkuyla yerimden sıçradım. Ses önce yükseldi ve odayı doldurdu, sonra tüm koridorlarda yankılanmaya başladı. Teyzenin ağzında diş olmadığı için oldukça korkutucu görünüyordu. Güldükçe yüzü değişiyor, tuhaf bir hâl alıyordu. Tövbe, tövbe, çok tövbe. Korkuyla bağırdım.
"Teyze bu nasıl bir tip? İçine şeytan mı girdi, cin mi? Doktor yetiş doktor! Ne gülüyon ne?"
Kadın, kusura bakmasın teyzeliği bitti artık, ya da artık her neyse üzerindeki örtüyü kaldırdı. Her tarafı flasterlerle kaplıydı ve bunlar üzerine sonradan sarılmış gibi değil de vücudunun bir parçasıymış gibi duruyordu.
Eldivene yapışıp insanın sinirlerini hoplatan, yapışkanlığı bitmiş ve çöpe atılmaya mahkûm edilmiş gerizekalı flasterler aşkına! Kadın flastere dönüşüyordu.
Korkuyla kapıya doğru koştum ama kadın bir Örümcek Adam misali elini uzatarak flaster fırlattı ve sağ ayak bileğimden yakaladı.
Çığlık çığlığa bağırırken bir yandan da kurtulmaya çalışıyordum ama ben çırpındıkça flasterler her yanıma sarılıyordu.
Birkaç saniye sonra yüzüm hariç her yerime flasterler sarılmıştı. Ama hâlâ durmuyorlar ve yüzüme sarılmaya başlıyorlardı.
"Hayır! Hayır! Hayır! Haaaayııııırrr!"
Yatağımdan terden sırılsıklam olmuş bir hâlde sıçradım. Kâbus görmüştüm. Allah'ım neden benim kabuslarım bile bu kadar saçmaydı?
Odama bakınıp etrafta flaster olmadığına emin olduktan sonra yataktan kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Aklımda hastaneye gidip tüm flasterlere işkence etmek vardı ve kesinlikle bunu yapacaktım. Nasıl mı? Görürsünüz. Hehehe.
Banyoda işlerimi hallettikten sonra odama geçtim ve üzerime bir şeyler giydim. Hafta sonu olduğu için evde takılacaktım. Salona geçince koltukta oturup sohbet eden anneme ve Emre'ye günaydın dedim ve televizyonun karşısındaki koltuğa oturdum. Televizyonda gereksiz bir şey vardı boşverin. Güzel güzel gereksiz şeyi izlerken birden köşeli düşen jetonla elektrik çarpmış gibi yerimden sıçradım.
Emre! Emre! EMRE!
"Ne işin var senin burada?" diye bağırdım tam karşısına dikilirken. Gülerek ayağa kalktı.
"Seni özledim Hemşirela'm. Bugün arkadaşlarla kamp yapmaya gideceğiz ama öyle böyle bir kamp değil. Birkaç değişik ülkeden ve şehirden hemşirelik öğrencilerinin de geleceği bir kamp olacak. Yarın akşam döneceğiz. Hadi hazırlan."
Gözlerimi pörtlete pörtlete "Geleceğimi kim söyledi? Hem annem izin vermez." diye bağırdım. O da bağırarak "Annen izin verdi." dedi. Ben de "Bağırma bana. Gelmiyorum ben." diye bağırdım. O da "Böyle olacağını bildiğim için bombayı sona sakladım. Deniz de geliyor." diye bağırdı. Ben de "Niye söylemiyorsun? Hadi gidelim." dedim ve odama koştum. Arkamdan Emre'nin anneme söylediği şeylerle biraz duraklasam da devam ettim.
"Ne yapayım seviyorum. Her şeyi yaparım."
Emre'nin söylediği şeyleri düşünerek eşyalarımı toplamaya başladım. Keşke Deniz'i değil de onu sevseydim diye düşünmeden edemiyordum. Ama gıcık aldığım bir çocuğu nasıl sevebilirim. Büyük de konuşmayalım ama yok yani olmaz. Aklıma Flaster Kadın gelince hemen özüne döndüm. Bu kadar ciddiyet yeterdi.
"Ulan flasterler bir daha beyaz önlüğüme yemek döktüğümde lekeyi gizlemek için üzerine sizi yapıştırırsam ne olayım."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.