BÖLÜM 18

589 38 64
                                    

Medyada Damien Rice - The Greatest Bastard




İyi okumalar...




"Bizim bu müdürün evi de evmiş yani."

Ağzını bir karış açmış eve hayranlıkla bakan Emre'ye,

"Hadi çok konuşma da içeri girelim. Bak içeride beni o canavardan korumazsan çıkışta seni döverim, bir daha da konuşmam. Gerçi sen çıkışta seni dövmeme neden olacak bir şeyi yine yapacaksın ama en azından seninle konuşmamama neden olmazsın." dedim. Güldü ve konuşmak için ağzını açtı. Kim bilir ne saçmalayacak? Konuşmaya başlayınca yanılmadığımı anladım ve bana "Ben malımı bilmez miyim?" bakışı attırtacak şeyleri söyledi.

"Ela'ma dokunan elleri birbirine düğümleyip fiyonk yaparım. Ben bu aşk için üç sene sabredip ne numaralar çevirdim. Yıllarca sana 'Akşama geleceğim anahtarlar nerede?' diyeceğim günü bekledim. Sonra sen de bana 'Anahtarlar çekmecede, sopam da hazır bak elimde.' diyecek ve beni bir güzel döveceksin. Biraz canım acıyacak ama sana olan sevgim bir cc bile azalmayacak."

Sinirle,

"Sus sus. Sen konuşunca kendimi aç karınla ağrı kesici içmişim de midem delinmiş gibi hissediyorum."

Kaşlarını çattı. Düşünüyor gibiydi.

"Aşk olsun Ela'm. O kadar kötü mü? Hemen gönlünü alacağım."

Elimi dur dercesine kaldırdım.

"Aman kalsın. Gönlümü almaya çalıştığın zaman da safra kesemde taş varmış, bir de dişim ağrıyormuş sonra ağrıların ikisi yarışa girmiş ve beni öldürmeye çalışıyorlarmış gibi hissedeceğim."

Kaşlarını daha çok çattı. Şimdi iki saat bunu düşünecekti. Emre'yi olduğu yerde bırakarak kapıya doğru ilerledim. Üç basamaklı merdiveni sorunsuz bir şekilde çıkarak kapıyı çaldım. Hehehe düşmedim n'aber.

Kapıyı otuzlu yaşlarının sonlarında gibi görünen orta boylu zarif bir kadın açtı. Müdürün eşi olmalıydı. Gülümsedim.

"Merhaba ben Ela ya da kısaca Hemşirela."

Ela mı daha uzundu, Hemşirela mı? Şimdi Ela bir, iki, üç, dört, yok yok on! Abartma istersen Ela. Üç harfliydi. Hemşirela ise... Kadın bana bakarken şimdi bunun sırası olmadığını düşündüm ve gülümsedim. Kadın gülümseyerek,

"Hoş geldin canım. Biz de sizi bekliyorduk." dedi. Siz mi? Kafamı arkama çevirdim. Bismillah! Emre sessiz sessiz gelmiş arkamda duruyordu. Kadına ayıp olmasın diye sadece kötü kötü bakmakla yetindim.

Kadın kenara çekilerek elini buyrun anlamında uzattı. Derin bir nefes alarak biraz sakinleştim ve içeri adımımı attım. Asıl aksiyon şimdi başlı...

"Aaahh! Kim koydu bu basamağı buraya?!"

Kapıdaki tümseğe takılmış ve yeri boylamıştım. Çocuklar gülmeye başlayınca ben de güldüm ve ayağa kalktım.

"Sürpriz!! Neredeymiş bakayım doğum günü veledi? Aa buradaymış."

Berkem'e sıkıca sarıldım. Biraz daha sıkarsam çocuğun suyu çıkacaktı. Kulağına eğilip,

"Şeytanların doğum günü kutladıklarını bilmiyordum." dedim. "Anne!" diye bağırınca hemen kollarımı gevşettim.

"Ay canım, canım. Nasıl da tatlı..." ses tonumu sadece benim duyabileceğim şekilde düşürerek "...Chucky çakması Voldemort yavrusu tatsız şey." diye devam ettirdim.

"O kadar mı kötü?" diyen sese karşılık,

"Kötü ne kelime asam olsa Avada Kedavra'yı çakarım." dedim.

HEMŞİRELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin