BÖLÜM 7

1K 63 71
                                    

Medyada Queen - I Want To Break Free



İyi okumalar...



Nerede bu gömlek? Nerede bu pantolon? Nerede bu çanta, defter, kitap, kalem, silgi... Nerede benim bu aklım? Aaa, beş karış havadaymış. Dur elimi uzatıp alayım.

"Anneee. Okul kıyafetlerimi bulamıyorum. Sen mi aldın?" 

Odanın kapısı açıldı ve annem ufukta göründü.

"Kızım kaç kere söyleyeceğim dolabında askıda asılı diye."

Kaç kere söylemişti ki? Hatırlamıyorum vallahi. Neyse.

"Sağol anneciğim. Sen de olmasan." deyip anneme sarıldım.

"Bana ne zaman marketten kardeş alacağız?"

Sorum üzerine annem gözlerini devirdi.

"Ela bunu konuşmuştuk. Lütfen başlama yine."

Büktüm dudaklarımı, salladım kafamı. Küçüklüğümden beri bir kardeşim olsun istiyordum ama annem çalıştığı için başka bir çocuğa daha bakabileceğini düşünmüyordu.

Yanağıma bir öpücük kondurdu ve af diler bakışlar eşliğinde çıktı odadan. Kısa bir süre arkasından baktım ve dolaptan kıyafetlerimi aldım. Ben de okuldan sonra parka gider oradaki çocuklarla oynardım artık.

***

"Okul yolu yan gider, okul yolu düz gitmez.
Elalar bayram etmez, Elalar bayram etmez.
Hastaneler olmasa, üç gün staj olmasa,
Bu kızcağız kalpten gider, bu kızcağız kalpten gider."

Söylediğim şeylere gülerek okula doğru yürüyordum. Pantolonumun cebinden telefonumu çıkarıp saate baktım. Güneşten ekran görünmeyince elimle gölge yaparak şekilden şekile girmeye başladım.

"Ahh!"

Kim dedi kaldırımda yürürken güvende olunur diye? Belli ki ağaçları hesaba katmamış. Kafamı çarptığım ağaca "Sakın bir daha karşıma çıkma. O kadar fidan dikme etkinliklerine katıldım. Dostuz sanıyordum. Her şey yalanmış." bakışımdan atarak yürümeye devam ettim. Daha ikinci adımımı atmadan bir gülme sesi gelince sesin geldiği tarafa döndüm. Emre'ydi. Hani şu "Hiç de sevmezdim şu Emre'yi." vardı ya işte o Emre.

"Akıllı telefonların açık hava modu var biliyorsun değil mi? Gerçi az önce gördüklerimden sonra bilmediğine eminim."

"Hahahahahahhahahahahaaaaaaaa...
İlahi Emre ne kadar komik olduğunu unutmuşum."

Bana tuhaf tuhaf bakınca abartılı gülmeyi biraz fazla abarttığımı anladım.

"Hadi okula gidelim." deyip önden yürüdüm. Arkamdan söylene söylene geliyordu. Okula varana kadar öyle havadan sudan konuşmadık. Sessiz sessiz yürüdük. Ne konuşacağım be ben bununla?

Nihayet okula vardığımızda sınıfa geçip sırama yerleştim.

"Sen ne güzel bir sırasın öyle. Ne de güzel uyunur senin üzerinde. Gel bakalım Ela Ablana." diyerek ışık kapanır kapanmaz yedinci rüyasına geçiş yapan bir kedi Tom edasıyla uykuya daldım. Hayvanı o kadar oynatır, konuşturursak tabi uyur hemen.

9.5 rüya sonra

"Ela uyan sınav sonuçları açıklanacak."

"Hmm." Bana ne ki?

"Uyansana ya. Hiç mi merak etmiyorsun?" Zeynep'in defalarca kolumu dürtmesine dayanamayarak kafamı kaldırdım. O kadar uykum vardı ki üşenmesem çantamda bant var mı diye bakacağım. Ne için mi? Tom gibi göz kapaklarıma yapıştıracağım. Diğer Tom. Jerry'ninki.

Ben kendime gelene kadar hoca masasına yerleşmiş ve kâğıtları çıkarmıştı. Hadi Ela yüzünü kopkoyu kapkara katran karası çıkarma. Kara çıkaracağın kesin de.

"Zeynep aferin kızım 98."

Abooo! Öyle bir not da mı varmış? İnsan birazını arkadaşına verir. Ama nerede.

"Emre 51. Buse 50. Ali 79."

Emre bile geçmiş. Benim ne yapıp edip geçmem lazım.

"Ela 42."

Ve işte o aaaann ben yaşayamaaaam...
Tamam ya çok da şey yapmayayım. En azından biraz çalışıp ikincisiyle düzeltebilirim.

İşte okul bitene kadar uyudum, uyudum ve uyudum. Okul çıkışında Zeynep bir yere gideceği için yine yalnız kalıyordum. Bu kız bir şeyler çeviriyor ama bakalım.

"Zeynep nereye gidiyorsun?" Sorum üzerine biraz tereddüt etti ama cevap verdi.

"Bir arkadaşımla buluşacağım. Sen de gelsene."

İşim yoktu. Annemler işte olduğu için eve gidince canım sıkılıyordu. Kabul ettim.

"Tamam. Sonra da bize geçeriz."

Zoraki gülümsedi.

"Tamam ama baştan söyleyeyim gideceğimiz yeri pek sevmeyeceksin."

Neden öyle dedi ki şimdi? Bu kız her zaman böyle gizemli konuşmayı sever zaten. Gidelim bakalım.








HEMŞİRELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin