Sessizliğin bile bir ses olup beynimde uğultulara dönüştüğü anda ayağa kalkıp kapıya doğru kararsız bir adım attım.
Uras bana bakıp tekrar karşısındaki kişiye baktı ve gülmeye başladı.
İçeri giren Aras'ın omzuna vurarak "Size iyi eğlenceler," dedi ve montunu alıp çıktı.
Nefesimi tuttuğumu yeni fark ettim.
Büyük bir rahatlamayla gözlerimi kapatıp Aras'ın yanına doğru gittim.
Aras ciddi bir ifadeyle yüzüme bakarken diyeceklerini tartmaya çalışıyor gibi gözüküyordu.
Anlamak istercesine gözlerinin içine baktım ve "Bir şey mi oldu?" diye sordum.
Cevap vermek için uzun süre bekledi ve başını başka bir tarafa çevirip "Yıllardır bu kadar mı kazanabildim güvenini?" diye sordu.Ona bakarak "Ne alakası var güvenle Aras?" dedim beni yanlış anlamasını istemediğim için.
"Neyle alakası var?" dedi koltuğa geçip otururken.
"Kimseye yük olmak istemedim. Başımın çaresine bakabilirim sandım," dedim karşısındaki koltuğa oturup bağdaş kurarken.
"Bu bıçaklama mevzusu ne?" dedi parmaklarıyla oynayarak.
Dirseklerini dizlerine koyup başını ellerinin arasına aldı ve derin bir nefes verdi.
Saçları önüne doğru dökülürken bir elini saçlarının arasından geçirip onları toparladı.
"Abin ne demek istedi ben de anlamadım," diye karşılık verdim şaşkın bir ifade takınarak."Asel," diyerek bir süre sustu ve "Yetmez mi?" diye sordu. "Yıllardır çektiklerin yetmedi mi, birde hapishanelerde mi sürünmek istiyorsun?"
Abisinin olanları anlattığını anlayarak konuşmaya başladım. "Hadi abini anladım, bilmediği için rahat rahat konuşabiliyor.
Adam çocuğa zorla bir şeyler yapıyordu. Hem zorla mendil sattırıyor hem de dövüyor, buna nasıl göz yumabilirdim?"
Oturduğum yerde doğrulup sıkıntı içerisinde bir nefes verdim.Yanıma gelip "Tamam gel, şimdi bunları konuşmayalım," diyerek beni oturduğum yerden kaldırdı ve keskin yüz hatlarıyla bana baktı.
Elimi omzuna atarak güldüm. Gülerken yanağımı sıkıp "Karnın aç mı?" dedi.
"Senin ellerinden bir tosta asla hayır demem," dedim dişlerimi göstererek.
Mutfağa gittiğimizde o malzemeleri tezgaha çıkarırken ben sandalyeye oturup onu izledim.
"Abim eve her zaman gelmez, rahat olabilirsin," dedi arkasını dönmeden.
"Benim bir işe girmem gerekiyor," dedim düşünceli bir şekilde. "Kimsenin hayatına giremem böyle bir şekilde. İş bulmam, kendime bir hayat kurup bir eve taşınmam gerekiyor."Derin bir şekilde bir noktaya odaklanırken "Yalnız değilsin," diyerek güven verici bir şekilde gülümsedi. "Aras, biliyorum teşekkür ederim. Her zaman yanımdasın ama bu öyle bir şey değil. Ben gerçekten bu hayatta tek başıma bir şeyler yapmaya çalışacağım,"
diye karşılık verdim.
Tostu tost makinesine koyup yanıma geldi ve sandalyeyi bacaklarının arasına alıp ters bir şekilde oturdu.
Ona bakarken "Ben nasıl bir hayat kuracağım Aras?" diye sordum bana bir çıkış yolu bulmasını istercesine.
Acınılası bir kız mıyım ben?
Tek miyim gerçekten?
Duvarların bile bana acıdığını hissettiğimde başımı önüme eğip tırnaklarımla oynamaya başladım."Sen kurmayacaksın. Senin için kurulu bir hayat seni bekliyor. Ne yapacağım diye sorgulama Asel. Sen busun, bunları yaşaman gerekiyormuş ve yaşadın.
Ama bak geçti o günler, hepsi geride kaldı.
Onlara takılı kalırsan bundan sonraki hayatının da o günlerden bir farkı olmaz.
O yüzden bir farklılık yapmaya çalış ve güzel şeylerin seni beklediğine inan.
Milyonlarca insan nasıl bir şekilde geçiniyorsa sen de öyle geçineceksin.
Yalnızlık kelimesi bir daha ağzından çıkmasın. Çünkü ben yalnızlığı bile senin yanından kovacak kadar yanındayım.
Seni hiçbir zaman yalnız bırakmayacağım.
Söz, abi sözü," diyerek saçlarımı karıştırdı ve güldü.
![](https://img.wattpad.com/cover/121778575-288-k512925.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARSINTI
Teen FictionYere düşüp kanlar içinde parçalara ayrılan cam bardağın parçalarında çocukluğumu aradım. Kanamazdı bardaklar. Parçalara da ayrılmazdı kalpleri. Kalpleri yoktu ki onların. Parçalarını kaybetti hepsi... Çocukluğum yoktu benim. Bir sabah uyandığımd...