12.Bölüm

8.4K 571 84
                                    

Uzun ağaçların gölgeleri çimlerin üzerine düşüyorken güneşin aydınlattığı çimlerin üzerinden çiçek topluyordum.

Her şey bir hayal gibiydi sanki...

Güzel çimlerin üzerine oturmuş elimdeki topladığım çiçeklere bakarken onun kokusu geldi burnuma.

Biliyordum yanımdaydı ve ben kendimi hem mutlu ve olmadığım kadar güvende hissediyordum.

Tuhaftı her şey tuhaf ama onun yanımda olduğunu bilmem bu tahflığa güven ve hiç olmadığım kadar mutluluk verirken kafamı kaldırdım.

Yanıma oturmuş bana bakan ve mutluluk veren safir mavisi gözlerine bakarken onunda benim gibi mutlu olduğunu biliyordum.

Çünkü gözlerindeki ışıltı bugüne kadar göremediğim kadar güzeldi.

Elimi kaldırıp yanağını avucuma aldığımda elmacık kemiğini baş parmağımla sevdim.

Kalbimin hızlanması veya duracak gibi olması umrumda olmadı.

Birden her taraf kararırken karşımdaki safir mavilerin sahibi yavaş yavaş kayboldu ve ben bir şey diyemeden kendimi sifiri karanlığın ortasında buldum.

Hızla ayağa kalkarken tek umursadığım şey safir mavilerin sahibini bulmaktı.

Elimdeki çiçekler yere düşerken bir ses işittim.

"Gitme...Gitme...Gitme..."

Arka arkaya kulağıma ilişen sesler ne kadar yapancı olsamda tuhaf bir şekilde tanıyormuşum gibi hissediyordum.

Hiçbir şey diyemiyordum, konuşmak istesem dilim varmıyor ve sifiri karanlığın ortasında tek başıma dikiliyordum.

Nerdeydi bana güven veren safir maviler..

Nerdeydi bana huzur veren gözlerindeki ışıltılar.

Sesler hala kulağıma gelirken artık duymak istemiyordum.

Hiçbir şey anlamıyordum nereye gitmeyecektim neden konuşamıyordum.

Ellerimi kulaklarıma siper ederken bir hıçkırık sesi duyuldu.

Sahibi olan benim hıçkırıklarımdı. Ağlıyordum ve bunuda yeni farkediyordum.

Hıçkırıklarımın içinde çığlık attım.

Yada çalıştım.

Hızla yataktan kalktığımda gördüğüm rüyanın etkisindeydim hala.

Güneşin huzur veren ışıkları odaya uğramadığına göre saatin gecenin kaçı olduğu bilmiyordum.

Daha doğrusu burada saat varmı onu bilmiyordum.

Önüme düşen ve dağılan saçlarım elimle geriye atarken ellerimin ıslanmasına aldırış etmedim.

Ağlamıştım hala rüyanın etkisinde kalmıştım ve ne sesler aklımdan gidiyor nede huzur veren safir mavisi gözler gidiyordu.

Hızla yataktan kalkarken rüyanın etkisinden kurtulmak için yüzümü yıkamam gerekiyordu.

Karşımdaki aynaya bakarken gözlerimin kızarmış olması yada şişmiş olmasına hiç şaşırmadım.

Saçlarımın dağınıklığı rüyanın berbatlığını anlatırken gözlerim buna imza atıyordu.

Kafamı toparlamam lazım ve acilen...

SAAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin