24.Bölüm

6.6K 368 47
                                    

Bazen unutup gitmek istediğiniz  anlarınız olur, hatta o yaşananları anı yerine bile koymak istemezsiniz. İşte ben o yaşananları bir bir aklımdan silmiş ama karşıma geri çıkmasını engelleyememiştim.

Yanımda belimi tutan ve beni kendinden bir saniye bile ayırmayan safir mavilerinin bunu sakinleşmem için yaptığını biliyordum.

Sakindim...

Sakindim ben... Karşımda oturan kişiyi öldürmek için can atan diğer yarımı bastırmaya çalışırken, ne kadar sakin kalabiliyorsam o kadar sakindim.

Gözlerini gözlerimden bir an olsun ayırmazken saydam tabakanın arkasından ağzını görebiliyordum. Gülüyor muydu o? Yoksa gözlerim üzerine atlayıp onu öldürmek için bir neden mi arıyor du?

"Onun burada ne işi var?"

Soğuk ve ciddi sesim ortamı ele aldığında az sonra kopacak fırtına ve kasırgaların haberini saklayacak kadar da ustaydı. Ronald platformda Casper'ın yanında duruyorken üzerinde gezinen gözlerimden pek fazla etkilenmiş gibi gözükmüyordu.

Casper gözlerini benden ayırmadan yerinde debelenmeye başlarken boşa kürek çekmekten başka hiçbir şey yapmıyordu, çünkü ağzı gibi elleri ve ayaklarından bağlandığı saydam tabakaların açılacağını zannetmiyor, hatta ihtimal bile vermiyordum.

Bu durumdan hoşlanmadığını karşımızda sergilediği hareketlerden açıkça gösteriyordu, serbest kalmayı istiyor belkide bağırıp çağırmak istiyordu ve gözlerinin arkasında gördüğüm nefretle de beni öldürmek istediğine emindim.

Çünkü bir aralar beni kaçırdığı için ondan intikam aldığımı düşünüyor ve bu sinirle söylediklerimi bile aklında anlamlandıramıyordu.

Aynılarını yaşamışlığın tecrübesi ile böyle konuşuyordum.

Ronald Casper'ın sergilediği hareketleri boş gözlerle izlediğinde sormuş olduğum soruyu cevaplamak üzere bakışlarını benden tarafa çevirdi.

"Casper ile bir işim kalmadı ve bundan sonra da hiçbir bokuma yarayacağını zannetmiyorum, en azından geldiği yere giderse sana ve size bir tehtit niteliği taşımaktan kurtulur... Sadece küçük bir arkadaş iyiliği."

Kıvırcık ve siyah gözlerinin içinde ki ışıltı ile gülümseyerek bakıyordu.

"Onu tekrardan Kara Kutu'ya mı yollayacak sınız? "

Yanımdan ayrılmayan ve güçlü bedeni ile üzerimde gölge misali duran safir mavilerine kafamı çevirerek baktım. Bu soruyu Ronald'dan çok ona sorduğumu anlamıştı, kafasını hafifçe salladı ve gözlerini kapattı.

Yaşananların hoşuna gitmediğini biliyordum aslında şu ortamda kimsenin hoşuna gidecek bir durum yoktu. Ada az ötemizde yüzünde ki donuk ifadesi ile ben gibi Casper'dan nefret ettiğini açıkça belli ederken, yanında duran Deniz ise kolları göğsünde bağlı olayları tepkisiz bir şekilde izliyordu.

Ama buna rağmen kafasında geçen soruların yandaşlarının beynimde dolaştığını bilmiyordu.

"Kara Kutu'dan bir kez kurtulmayı başarmış, tekrar kurtulamayacağını nereden biliyorsun?"

Deniz'in sorusu ile Emir sakince bir nefes verdi bunu saçımda olan küçük esintiden anlamıştım, cidden bu kadar yakın mıydık?

"Kitabı yok edeceğiz, eğer kitap yok olursa içindeki her şeyde onunla birlikte yok olur."

SAAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin